Ankaragücü yeniden merhaba dediği Süper Ligde, ilk maç için karşılaşabileceği en tehlikeli rakiple sezona giriş yaptı.

Bir kere Konyaspor, geçen sezonun en kompakt futbolunu oynayan, Fenerbahçe ile girdiği Şampiyonlar ligine katılma mücadelesini son haftalarda kaybederek 3'üncülükle yetinen, ülkemizi UEFA Konferans Liginde temsil etme hakkını kazandığı için lig hazırlıklarına erken başlayan, yitirdikleri ve eksik gördükleri yerlere nokta transferler yapan ve yeni nesil teknik direktörlerden birine sahip olan bir ekip…

Yani geçen sezonki kadrosunun büyük bölümünü göndererek 15 transfer yaparak (ki yerine göre 2-3 oyuncu daha transfer etmeyi düşünen) takımı yeniden kuran, yeni katılımlar yüzünden takım olma ruhunu henüz başaramamış bir Ankaragücü'nün ilk maç için en son düşüneceği bir rakipti Konyaspor.

Doğrusunu isterseniz, maç öncesi gerek başkanın gerekse Teknik Direktör Mustafa Dalcı'nın söylemleri taraftarları her sonuca hazır olmaları ve asla destekten vazgeçmemeleri anlamını taşıyordu.

15 transferle yeniden kurulan ve kısa sürede adaptasyon sürecini tamamlayamayan bir takımın elbette ki zamana ihtiyacı vardı ve 12. Adam olarak kendilerini her zaman bağrına basan taraftarlar, en güvenilen güç olduklarını yine, yeniden gösterdiler. Bugüne kadar en kötü durumlarda bile takımını asla yalnız bırakmayan gerçek Ankaragücülüler, işin bilincinde olduklarını maç boyunca yaptıkları tezahüratlar ve verdikleri destekle ortaya koydular.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bütün düşünceler maç başlayınca bir anda alt üst oldu. Bir kere çoğu ilk kez birlikte oynamalarına rağmen futbolcuların performansı, uyum konusunda kendilerine istenilen zamandan çok önce takım olmayı başaracaklarını gösterdiler.

Geçen yılki kadrosundan sadece 3 futbolcusu Bahadır Güngördü, Abdullah Durak ve Ghayas Zahid, ilk onbirde yer alırken, kiralık olarak gittiği Göztepe'den geri dönen Atakan Çankaya dışında yeni transferler Marlon, Nihad Mujakic, Oğuz Ceylan, Pedro Moreira, Tasos, Macheda ve Beridze kadroda yer aldı.

Sarı-Lacivertliler, beklenilenin aksine rakibin gardını erken düşürmek isteyen bir boksör gibi maça hızlı başladı, kontrataklarla sonuca gitme çabası içinde oldu… Doğrusu bunda da son derece başarılı oldu. Ankaragücü ilk 45 dakikada rakip kaleye 8 şut çekerken 2 isabet bulabildi. Bunlarda da kaleci Sehic başarılı oldu. Buna karşın konuk takım sadece 2 isabetsiz şut atabildi.

Girilen gol pozisyonlarında da etkili olan Başkent ekibi eğer Oğuz Ceylan, Zahid ve Tasos bitirici vuruşlarında biraz daha dikkatli olabilselerdi, maç daha ilk yarıda kopabilirdi. İkinci yarı biraz daha dengeli geçti. Karşılıklı ataklar vardı. Her iki ekip de sahadan galip ayrılabilirdi. Eskilerden Zahid ve Abdullah Durak, kendilerine güvenen hocalarını mahcup etmediler. Yeni transferler Macheda, Tasos ve Pedrinho da olumlu sinyaller verirken Marlon ise maçın yıldızı konumundaydı.

Ankaragücü, zor koşullarda başladığı maçta güçlü rakibine oranla galibiyeti kaçıran taraf oldu. Yeni transferlerin zamana ihtiyacı var, iyi hazırlık geçiremeyen (Jese Rodriguez) ve takıma sonradan katılanlar uyum sürecini atlattıktan sonra bu ekip çok can yakacak gibi. Bir kere büyük liglerde, büyük takımlarda oynamış çok iyi transferleri var. Bunların da kazanılmalarıyla Ankaragücü sahada da alternatifli bir kadroya sahip olacak. Bir artısı da gerekirse yeni takviyeler yapabilecek güçlü bir başkan ve yönetimi de var.

Bana göre yeniden döndüğü Süper Ligin ilk haftasına tam olarak hazır çıkamayan Ankaragücü, güçlü rakibi karşısında sergilediği futbol ile Başkentli futbolseverlere güven verdi.