Son yazımızda Almanya ile Türkiye'nin korona salgını karşısında uyguladıkları 'kısmi kapanma' önlemlerinin birbirine benzediğini, ancak Almanya'nın güçlü ekonomisi sayesinde ekonomik olarak olumsuz etkilenecek kesimleri korumaya yönelik önlemleri alabildiğini söylemiştik...
Ne var ki salgın uzadıkça Almanya'nın ekonomik gücü de tükenmeye başladı...
Sonunda 'üçüncü dalga' karşısında bir süredir gevşetilmiş olan 'kapanma' önlemlerini sıkılaştırmak isteyen Merkel, sanayici ve işadamlarından gelen tepki karşısında geri adım atmak zorunda kaldı.
***
Türkiye'nin artan vaka ve ölümlere rağmen neden göstermelik bir takım kısıtlamalar dışında gerçek bir 'kapanma'ya gidemediğini bu durum açıklıyor...
Türkiye'nin kırılgan ekonomisi, kapanmanın getireceği yükleri karşılayabilecek durumda değil...
En başta borçlanma kıskacına girmiş ekonomiden sürekli para kaçıyor.
***
Sözcü gazetesinden Mehtap Özcan Ertürk'ün geçtiğimiz hafta yayınlanan haberine göre, Merkez Bankası'nın yurt dışı yerleşikler menkul kıymet portföyü verileri, yılbaşından 27 Mart haftası ile biten döneme kadarki 13 haftada hisse senetlerinden kesintisiz 2 milyar dolar çıkış olduğunu gösteriyor....
'Türkiye'ye 3 yılda giren para 3 ayda buhar oldu' başlığıyla yayınlanan habere göre yabancı sermayenin Türk tahvil ve hisse senetlerinden kaçışı kesintisiz devam ediyor...
Devlet iç borçlanma senetlerinde (DİBS) de sadece bir hafta hariç diğer tüm haftalarda çıkış görülürken toplam 4.4 milyar dolar yurtdışına çıkmış bulunuyor.
***
TÜSİAD Başkanı Kaslowki, ekonominin içinde bulunduğu durumu şöyle tanımlıyor: 'Koronavirüs krizi ile hayatımız değişti. Önceki yıl yaşadığımız kriz sonrası tam acaba bahar mı geliyor derken doluya tutulduk diyebiliriz. Şimdi adeta bir süre kış uykusuna giriyoruz.'...
Yıllardır ekonominin en gözde sektörünü oluşturan inşaat sektöründe de durum kötüye gidiyor... İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkanı Tahir Tellioğlu, geçen ay bir açıklama yaparak inşaat sektöründe daralmanın devam edeceğini ve satışlarda düşüş beklediklerini belirtti... Sektördeki şirketlerin iflas oranının 'ürkütücü' boyutta olduğunu söyleyen Tellioğlu, inşaat malzemelerinde tekelleşmenin sektörü olumsuz etkilediğine dikkat çekti ve 'Kamu müteahhitlerinin yüzde 20'si iflas anlamında sıkıntı yaşayabilir' uyarısında bulundu...
Ekonomiye döviz kazandıran en önemli sektör olan turizmde ise koronavirüs salgınının büyümesi nedeniyle Almanya ve İngiltere gibi ülkelerin Türkiye'yi 'riskli ülke' ilan etmesi ve yakın zamana kadar ülkeye turist akışını sağlayan Rusya'nın salgın nedeniyle uçuşları durdurması nedeniyle bir sezonun daha kaybedilmesi gündeme gelmiş durumda.
***
Hal böyleyken, sağlık kesiminden kapasitenin zorlanması nedeniyle 'acil kapanma' çağrıları gelmeye devam ediyor...
Enfeksiyon hastalıklarının moleküler genetik yöntemlerle tanımlanması konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, bu konuda yapılan yanlışları şöyle özetliyor: 'Mart ayında büyük bir hata yaptık ve çok sayıda ölümle ödedik. Mart ayında 5 bin 10 binlere çıktığı zaman günlük vaka sayısı, ben şunu bekliyordum, yen önlemler alınmalı, kısıtlamalar gelmeli derken biz tam tersini yaptık. Okulları açtık, yasakları kaldırdık. Bu yolla salgınla nasıl başa çıkacaktık? Bunu 60 bini geçen vaka sayıları ile işte 300'ün üzerindeki ölüm sayıları ile ödüyoruz.'...
Ceyhan'ın salgına karşı alınmasını önerdiği önlemlerin başında ise 'kapanma' geliyor: 'Tek silahımız devletin alması gereken önlemler ve bireysel önlemler. Devletin alması gereken ilkbahar ile kıyaslarsanız şu andaki önlemleri ne kadar hafif olduğunu, ne kadar vaka sayısını önlemede yetersiz olduğunu görürsünüz zaten.'
(Devam edecek)