Son yazımızda Türkiye ve dünyanın (daha doğrusu dünyanın gelişmiş ülkelerinin) hangi yönde ilerlediklerini gösteren en açık olgulardan birinin bilim ve eğitim meselelerine yaklaşım olduğunu söylemiş...

Ve Türkiye'deki eğitim kurumlarının adım adım siyasete, hatta tarikat ve cemaatlere emanet edilmesinin ilköğretimden üniversitelerimize kadar tüm eğitim kurumlarında büyük bir kalite kaybına yol açtığını belirtmiştik ...

2021 YKS sınavlarında 'matematik'te adaylardan 217 bin 504'ünün, 'fen'de 312 bininin sıfır çekmesini, ÖSYM rakamlarına göre 15 yıllık dönem içerisinde sıfır çeken öğrenci sayısının 4 kat artmasını, 2021 yılında dünyanın 'en iy üniversiteleri sıralamasında ilk 500 arasına tek bir üniversitenin girebilmiş olmasını da bu durumun bir kanıtı olarak göstermiştik.

***

Bu durum hiç kuşkusuz üniversitelerin eğitim öğretim kadrolarının bilimsel kriterlere göre oluşmasının yanı sıra bilim ve eğitime ne kadar destek verildiğiyle de ilgili...

Bir örnek verelim:

2014-2020 yılları arasında Avrupa Birliği (AB), araştırma programlarına 60 milyar avroluk fon ayırmıştı. 2021 itibariyle başlayacak yeni yedi yıllık dönemde bu fon 100 milyar avroya yükseltildi. Bu da yılda yaklaşık 14.2 milyar avroya denk geliyor...

Türkiye'nin 2022 bütçesinde ise Milli Eğitime ayrılan toplam kaynak yalnızca 189 milyar 10 milyon 851 bin TL oldu. Bu rakam yaklaşık 12 milyar 600 bin avro ediyor...

Yani AB'nin yalnızca tek bir program çerçevesinde araştırma programlarına bir yılda tahsis ettiği fon ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) bütçesinden çok daha fazla. Unutmayalım ki, MEB'in 2022 bütçesinin 132 milyar 28 milyon lirası (yaklaşık yüzde 70'i) personel giderlerine, 20 milyar 602 milyon lirası da SGK primlerine harcanacak. Geriye eğitim ve araştırma için yalnızca 35 milyar TL kalacak!

***

Bir yanda yalnızca araştırma programlarına yılda 14.2 milyar avro ayıran Avrupa Birliği...

Diğer yanda tüm eğitim ve araştırma için yılda toplam 1 milyar avro ayıran ülkemiz...

Tek başına bu rakamlar bile dünyanın nereye bizim nereye gittiğimizi göstermeye yetebilir!

***

Bilindiği gibi MEB'in yanı sıra bir de TÜBİTAK adlı bir kurumumuz var...

Bu kurumun amacı Kuruluş Kanunu'nun 1. maddesinde 'Türkiye'de müsbet bilimlerde araştırma ve geliştirme faaliyetlerini ülke kalkınmasındaki önceliklere göre geliştirmek, özendirmek, düzenlemek ve koordine etmek; mevcut bilimsel ve teknik bilgilere erişmek ve erişilmesini sağlamak' olarak belirlenmiş...

TÜBİTAK Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada 2021 genelinde 2.500 firmaya 750 milyon TL ve 160 üniversiteye 820 milyon TL (toplam 1 milyar 570 milyon TL) destek sağladıklarını, kurumun 2022 AR-GE bütçesini yüzde 15 artırma talebini TBMM Bütçe Planlama Komisyonu'na sunduklarını açıkladı...

***

TÜBİTAK, 'karınca kararınca' da olsa yarışmalar düzenleyerek gençlerin bilimsel araştırmalarına destek veriyor...

Ama nereye kadar?...

Bunu en iyi bu yarışmalarda birincilik kazanan iki gencimizin geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan öyküleri anlatıyor.

***

Lise öğrencileri 18 yaşındaki Arda Mavi ve Zeynep Dikle birlikte çalışarak yapay zekayla işaret dilini konuşma diline çeviren 'Sesgoritma' adlı bir program geliştirmeyi başardılar...

Bu programla katıldıkları 2019 TÜBİTAK Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması'nda Türkiye birincisi oldular...

Ardından ABD'deki Intel Uluslararası Bilim ve Mühendislik Yarışması'na (ISEF) gönderildiler ve orada da dünya dördüncülüğünü elde ettiler...

Gerisini Arda şöyle anlatıyor: 'Amerika dönüşü, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal dahil bir çok üst düzey isimle görüştük. Bizi tebrik ettiler. Şimdi hiçbirine ulaşamıyoruz. Eğitimimiz için o zaman da, talepte bulunduk. Başvurduğumuz her bakanlık bize lisans için uluslararası eğitim bursu verilmediğini söyleyerek kapıları kapadı.'

(Devam edecek)