Tüketici Hakları Derneği'nin (THD), baş döndürücü hızla yükselen sebze fiyatlarına ilişkin açıklaması, beni çok gerilere, siyah önlüklü ilkokul günlerine götürdü.

Okumayı-yazmayı yeni yeni sökmeye başladığımız dönemde, her öğrencinin hafızasına kazınan kalıplaşmış cümleler ve ilintili resimlerin yer aldığı eğitim yaşamının ilk basamağını oluşturan okuma kitapçığı geldi gözlerimin önüne:

'Baba bana elma al'

'Ali, armut ye…'

'Ayşe, al sana kiraz'

'Doya doya ye'

Demek ki, ö dönemde babaların kesesi miniklerin bu talebini karşılayacak şişkinlikteymiş…

Ya da, söz konusu sebzelerin fiyatı anne-babaların alım gücünün çok altındaymış.

Bir de şimdileri düşünüyorum.

Oğlan, canının armut, ya da kiraz istediğini söylemeye kalkışsa, bir güzel paylanır, kös kös oturur yerine...

Zaten fiyatlar uçmuş,

Bir de cep delik, cüzdan boş olunca ne yapsın ana-baba?

Böyle giderse, öğreti farklı bir hal alacak;

'Ali bu elma.'

'Ayşe bu kiraz'

'Ahmet bu armut'

'Kaya, bu muz'

'Doya doya seyret'

Meyvede durum böyle de sebzede farklı mı?

Sebze fiyatları da meyve fiyatlarıyla yarış ediyor.

THD, TÜİK'in istatistiklerinden bir derleme yapmış.

Rakamlar, gelinen noktayı açıkça gözler önüne seriyor.

İşte durumun fotoğrafı:

İstatistiklere göre, Mart 2018 – Mart 2019 dönemine ilişkin 22 kalem sebzede son bir yıllık enflasyon yüzde 102 oldu. Sebze enflasyonu, Ocak 2018 – Ocak 2019 döneminde yüzde 94.72, Şubat 2018 – Şubat 2019 döneminde ise yüzde 95.25 olarak belirlenmişti.

TÜİK istatistiklerine göre, 22 kalemden oluşan sebzedeki ortalama yıllık fiyat artışı ( yıllık enflasyon) son bir yıllık maaş artışlarının 5 katı, yıllık enflasyonun ise 5.18 katı seviyesinde gerçekleşti.

Böyle giderse büyükler için de bir kitapçık gerekecek:

'Bu domates'

'Bu biber'

'Bu patlıcan'