'Bir Şehir Kurmak: Ankara 1923 - 1933' sergisi Ankaralılarla buluştu. Ali Cengizkan ve Müge Cengizkan'ın küratörlüğünde Vehbi Koç Vakfı kuruluşunun 50'inci yılı kapsamında hazırlanan sergi 12 Ocak 2020 tarihine kadar CerModern'de ziyaret edilebilecek. Bugün Kızılay olarak bilinen, Sıhhiye Köprüsü'nden Meclis Kavşağı'na, Kolej'den Demirtepe'ye kadar uzanan 'Yenişehir', serginin odağına alınıyor. Mimar Müge Cengizkan, 'Sergi, Ankara'nın başkent olarak kuruluşunun ilk 10 yılındaki yapılaşma, modernleşme ve Yenişehir'in kurulum tarihine yakından bakıyor. Bu, aynı zamanda 'moderne beş kala' barınma kültürüne bakma tarihidir. Sergi, 20'inci yüzyılın ilk çeyreğinde, savaş yorgunu bir ülkede yeni bir şehrin nasıl kurulduğunu ele alıyor.' dedi. Müge Cengizkan ile projenin oluşum sürecini,850 metrekarelik bir alana yayılan ve katmanlardan oluşan serginin hikayesini, sergide kullanılan kart postların nasıl gün yüzüne çıktığını konuştuk.

Bu projenin amacı nedir, neden böyle bir projeye ihtiyaç duyuldu?

Aslında, 1926-1929 aralığını anlatan albümün üzerinde çok durmadık. Ankara'nın 1923 yılında başkent olması ve 1925 yılında alınan kamulaştırma kararı ile yepyeni bir şehir kurmayı var eden bu çalışma bize buranın nasıl kurulduğunu anlatıyor. Aslında daha önce hiç bakmadığımız ya da sadece kamu yapıları üzerinden baktığımız dönemi başka bir konseptle incelemeye karar verdik. Bu sergi ile aslında o ezberlerden de kurtulmuş olduğumuzu düşünüyorum. O elimizdeki albüm ile 8 tematik alanı ve Yenişehir Bölgesini var eden konut yapılarına baktık. Dolayısıyla resmi tarihten ayrıştırdık ve bu ayrıştırma bizim başka alanlara bakmamıza neden oldu.Çalışmada, Ali Cengizkan, bugüne kadar toplamış olduğu belgelerin yanı sıra ve o dönemin milletvekillerinden Mimar Mithat Aydın'ın arşivinden de yararlandı.Örneğin Mehmet Nihat Nigizberk gibi isimlerin arşivlerine bakmak bambaşka bir ışık sundu. Yani öne çıkan isimlere değil ikinci adamların arşivlerine bakmak başka kapıları aralattı.

Hep ön irdelendi ama biz bu çalışmayla arka planı irdeledik. 30 kamu yapısının hala 18'i ayakta. Ama 320 konut yapısının sadece 10'u ayakta. Biz söylemlerimizi, çok hızlı tüketilmiş ve yıkılmış olan bu 10 yıllık döneme bakmadan değerlendiremeyiz. Yani aslında bir dönemi atlıyoruz. O döneme bakmadan aradaki boşluğu tamamlamadan yeni dönemin kooperatif yapılarının mimari yapısını yeterince değerlendiremeyiz.

'Bahçelievler'deki Bahçelievler ve Ayrancı'daki Güven konut kooperatiflerini Ankara'nın ilk konut kooperatifleri olarak biliyoruz. Halbuki, VEKAM arşivlerinden çıkan belgeler bize daha önce memurlar için kooperatif kurulduğunu söylüyor. Yani insanların hiçbiri Ankara'da değildi. Kasaba ölçeğindeki 33 binlik nüfus Başkent'in buraya taşınmasıyla 300 bin olarak hesaplandı. Yani bu insanlar buraya geldiklerinde nerede barınacaklar. Ulus zaten yangın bölgesi. Yakup Kadri bile Kaleiçi Mahallesi'ndeki ahşap bir evin küçük bir odasını kiralıyor çünkü barınabileceği bir yer yok. Mimar Kemaleddin burada ölüyor ailesini yanına bile getiremiyor. Çünkü barınacağı yeri yok, yaptığı inşaatta barınıyor.

'RANT KAÇINILABİLİR DEĞİL!'

Araştırma esnasında sizi heyecanlandıran bir hikayeye denk geldiniz mi?

O dönemde de rant var. Rant dediğimiz olgu Kurtuluş Savaşı'nın bitmesinin ardından ortaya çıkıyor. Aslında rant kendiliğinden doğuyor. Bunun kaçınılabilir olduğunu düşünmüyorum. Bunu nasıl regüle edecekleri konusunda deneyimleri yok ve biraz da önüne geçmekte zorlanıyorlar. Yani, Mustafa Kemal Atatürk bütün mal varlığını herkes ile paylaşıyor. Ama yanındaki diğer insanların aynı şekilde davrandığı ve bu özveriyi sürdürdüğü söylenemez. O dönemde de rant ve kişisel hırsların olması çok ilginç geldi bana.

'30 BİNLİK NÜFUS 300 BİNE ÇIKIYOR'

• Ankara'da 1950'li yıllara kadar yoğun bir kentleşme yaşanıyor. Ankara bu tarihten itibaren göç almaya başlıyor. Bize Ankara'nın kentleşme politikasından biraz bahsedebilir misiniz?

1950 yılından önce 1923 ve 1925 yıllarındaki kırılma bence çok daha güçlü. Bir kaç yıl içerisinde 30 binlik nüfusu 300 bine çıkarıyorlar. Çünkü devlet buraya yerleşmeye çalışıyor ama yer yok. 'Yenişehir' dediğimiz bir tarla. Atatürk'ün bile kalabileceği konutu yok. Demiryolundaki Gar'da küçük makina dairesinde kalıyor. Yani ne barınabilecekleri ne de çalışacakları yer yok. Bir bakanlık yapısı yapılıyor. Mesela Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu, şu an Devlet Opera ve Balesi Binasının karşısındaki yapıyı Kültür Bakanlığı olarak tasarlıyor. Hariciyeciler diyor ki: Dışarıdan konuğumuz geliyor biz ahşap döşemeli hiçbir şeye benzemeyen bir şeyde ağırlıyoruz o bakanlık yapılsın bize verilsin.

O dönemde bir yapı içerisinde her katta başka bir bakanlık var.Hem kendi yaşadıkları konutlarda hem de çalıştıkları mekanlarda üst üsteler. Aslında çok da öngörülüler savaştan yeni çıkılmış 1923 yılında Cumhuriyet kurulmuş 1924 yılında Alman bir plancıyı davet ediyorlar. Almanya'dan gelen şehir plancısı şehrin ana hatlarını çiziyor ve bu hatlar doğrultusunda kentiplanlıyor. O dönem için bir mucize. Planı sadece bir yapılaşma olarak görmemek gerekiyor toplumsal boyutu da var o planların. Toplumsal dinamikleri gerçekleştirmek daha zor.

320 KONUTTAN 10'U AYAKTA

• Ayakta kalan 10 yapıdan bahsettiniz nedir bunlar?

O dönemden 18 kamu kurumu 10 tane de konut ayakta. 18 kamu kurumundan Bakanlıklar Bölgesi ve Hıfzıssıhha Enstitüsü, Sağlık Bakanlığı ve lojmanları en azından büyük oranda ayakta. Eski Havagazı Fabrikası bütünüyle gitmiş durumda. Bugün Kızılay olarak bilinen, Sıhhiye Köprüsü'nden Meclis Kavşağı'na, Kolej'den Demirtepe'ye kadar uzanan Yenişehir, serginin odağına alınıyor. Bu bölgede 1933 yılına kadar inşa edilen 350'ye yakın kamu ve hizmet yapısı ile konutlar, arşiv belgeleri ve fotoğraflara dayandırılan kapsamlı üç boyutlu kent modellemeleriyle ayağa kaldırılmış durumda. Modellemeyle ortaya konan mimari ve yapısal özelliklerin yanı sıra, Yenişehir sakinlerinin yarattığı beşeri haritalama da bir Ankara bilgisi olarak ilk kez paylaşılıyor. 1933 yılı Yenişehir'indeki 320 konuttan 10'u, 28 kamu yapısından 18'i halen ayakta bulunuyor.

SERGİ SAVAŞ YORGUNU BİR ŞEHRİN NASIL KURULDUĞUNU ANLATIYOR

Bize biraz serginin içeriğinden bahsedebilir misiniz?

'Bir Şehir Kurmak: Ankara 1923-1933' sergisi, Ankara'nın başkent olarak kuruluşunun ilk 10 yılındaki yapılaşma, modernleşme ve Yenişehir'in kurulum tarihine yakından bakıyor. Bu, aynı zamanda 'moderne beş kala' barınma kültürüne bakma tarihidir. Sergide, 20'nci yüzyılın ilk çeyreğinde, savaş yorgunu bir ülkede yeni' bir şehrin nasıl kurulduğu, Cumhuriyetin 10'uncu yılına kadar ortaya konan irade ve olgularla birlikte ele alınıyor.

Bu çerçevede, Yenişehir 1923'te, içinden patikalarla geçilen boş bir arsadır, mülkiyeti vardır ama halî (tenha, boş) arazidir. Bu boş arazinin 1925 yılında kamulaştırılarak Belediye ve Vakıf İdaresi eliyle nasıl geliştirildiği ve 1933 Kızılayı'na nasıl ulaşıldığı sergide incelenmektedir.Sergide, 'Yeni toplumun gereksindiği 'yeni konut' nedir, nasıl elde edilmiştir? Teba kültüründen yurttaş haklarına geçilirken 'yeni insanların' şehrin sakinleri olarak yarattıkları barınma kültürünün özellikleri nelerdir? Siyasetçiler, mal sahipleri, plancılar, mimarlar, müteahhitler, entelektüeller barınma kültürünü, bizatihi kendi barınma gereksinimleri üzerinden nasıl belirlemişlerdir? 'Yeni toplum' ufukta belirirken, planlı çevrenin toplumsal dinamikler içinde erimesi ve tarih yazımında boşluklar oluşması doğal mıdır?' sorularına yanıt aranıyor.

Sergi mekanındaki 'Film Odalarında' dönemi konu edinen belgeseller ve dönem filmleri 1920'ler Ankara'sını gözümüzde canlandırıyor. 'Enstantaneler', aralarında Mustafa Necati, Halide Edip Adıvar, Arif Hikmet Koyunoğlu, Carl Christoph Lörcher, Erzurumlu Nafiz Kotan, Grace Ellison gibi isimlerin bulunduğu 40'a yakın siyasetçi, yazar ve entelektüel, mimar, plancı ve müteahhittin, başkentin ilk on yılındaki barınma deneyim ve yazılarını bir araya getiriyor. 'Nadire Kabineleri', dönemin kişileri ve mekanlarıyla ilintili efemera ve basılı koleksiyon malzemesini sunuyor.

1923-1933 ANKARASI 350 FOTOĞRAFLA ANLATILACAK

Sergide, döneme ilişkin bildik Ankara görselleri yerine, birinci el, özgün ve yeni üretilen görseller kullanılıyor. Sergileme ilkesi olarak eski / yeni karşılaştırmaları başta olmak üzere, nostalji üreten karşılaştırmalardan özellikle kaçınılıyor. Nostaljinin yarattığı yabancılaşma, yabancılaşmanın yarattığı romantik kaçıştan uzak durulmaya çabalanıyor.1923-1933 dönemini anlatan yaklaşık 350 fotoğraf, döneme ilişkin 'Kesitler' aktaran sekiz ana tema altında bir araya getiriliyor. Mimarlık ve kent modellemelerinden üretilen videolar ile birlikte 1939 yılı hava fotoğraflarından dönemin Ankara'sı canlandırılıyor. Araştırma sonucu ortaya konan Yenişehir'i oluşturan konut tipleri, maketler aracılığıyla sergide temsil ediliyor.

Muhabir: Haber Merkezi