Ankara, Türkiye’nin en önemli kentlerinden biri…

Üstelik başkent…

Aslında bu özellik bile cazibe merkezi olması için yeterli bir neden olarak görülebilir…

Öyle ya başkentte yaşamanın sağladığı pek çok avantaj var…

Adı üstünde; başkent

Büyükşehir olmanın da pek çok avantajına sahip…

Ülkenin diğer kentleriyle karşılaştırıldığında artıları eksilere fark atar…

Ama bir türlü cazibe merkezi olamadı Ankara…

Göç aldı elbette,

Alıyor da…

Ama kaçış planları yapanların sayısı da az değil hani…

Bir şeyi kırk kere söylersen gerçekleşir yollu ianış, sanki Ankara için söylenmiş…

‘’Gri kent’’ yaftası yerlisi için de yabancısı için de kanıksanmış neredeyse…

Bence kent değil de kent sakinlerine sunulanlar gri.

Daha doğrusu sunulmayanlar…

İnsan gibi yaşama olanakları örneğin…

Nüfusun önemli kesimi kazandığıyla geçinemeyecek durumdaysa,

Ay sonunu nasıl getireceğine dair hesaplar yapmaktan bıkıp usandıysa kentin rengi de grileşiyor gitgide…

Yoksulluk yeşili bile griye çeviriyor…

Hoş o da pek yoktu ya…

Peki, Ankara’dan kaçış, yerini Ankara’ya koçuşa bırakır mı?

Zor ama imkansız da değil…

Ulaşım sorunu, yeşil alan eksikliği, plansız büyüme ve yapılaşma, alt yapı konusunda karşılaşılan sıkıntılar, insan odaklı yatırımlar, kent estetiği imkansızı aşma yolundaki engellerden bazıları.

Başkent, hak ettiği güzelliklere bir an önce kavuşmalı…

Belediyelere, yetkili yetkisiz herkese önemli görevler düşüyor bu hedefe ulaşmada…

Denizi yok ama ‘’Gri’’ ye mahkum olmayı da hak etmiyor Ankara…