Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası (DB) ile 2024-2028 yılları arasını kapsayan 5 yıllık döneme ilişkin güçlü işbirliği kapsamında mali işbirliği programı oluşturulduğunu belirterek, 18 milyar dolarlık ek finansman anlaşması imzaladığını duyurdu. Bu anlaşma ile birlikte daha önce alınmış ve devam etmekte olan 17 milyar dolarlık kredi ile birlikte DB'nın Türkiye'ye sağlayacağı toplam kredi miktarı 35 milyar dolara yükselmiş oldu.

Söz konusu tutar için geçtiğimiz yılın temmuz ayında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile geçtiğimiz aylarda görevden alınan Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın DB Başkanı Abay Banga ile bir araya geldiğini belirtelim. O görüşmeden yaklaşık 2 ay sonra eylül ayında ekonomi ajanslarına 18 milyar dolarlık bir tutar için görüşmelerin başladığı bilgisi gelmişti.

Dünya Bankası, ülkelerin belirli sektörlerde reform yapmalarına veya belirli projeleri uygulamalarına (okul binalarının ve sağlık tesislerinin yapımı, su ve elektrik temini, hastalıklarla mücadele, çevrenin korunması gibi) yardımcı olmak için uzun vadeli ekonomik kalkınma ve yoksulluğun azaltılmasını destekleyen teknik ve finansman sağlıyor. Kredilerin geri ödemeleri 10-15 yıl gibi uzun bir süreyi kapsıyor. DB yardımı genellikle uzun vadeli ve hem üye ülkelerin katkılarından hem de tahvil ihraçları yoluyla karşılanıyor.

Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı kapsamında Dünya Bankasının 3 yıl içinde Türkiye'ye sunacağı ilave 18 milyar dolarlık finansman paketinin 6 milyar dolarının Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (IBRD), 9 milyar dolarının Uluslararası Finans Kuruluşu’ndan (IFC) sağlanacak. Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı’ndan (MIGA) ise kısa vadeli garantiler aracılığıyla 3 milyar doları harekete geçirmesiyle 3 yıl içinde sağlanacak finansmanın yaklaşık üçte ikisinin özel sektörün geliştirilmesinde kullanılması öngörülüyor. Tutarlar peşin bir ödeme yerine, projede ilerlemeye göre hakediş şeklinde ödenecek.

Dünya Bankası ile IMF kardeş kuruluşlar diyebiliyoruz. Dolayısıyla, DB Türkiye’ye kredi imkanı açtıysa; IMF’nin Türkiye’nin uyguladığı ekonomik programa destek verdiği anlamını çıkarabiliriz. Çünkü, DB’nın kredileri proje bazlı olsa da, IMF eğer istikrar yönünde bir güven duymuyorsa, bu kredilerin sınırlı kalacağı biliniyor. Bu durumda da Türkiye ile IMF’nin bu kredi öncesinde mutlaka görüştüğü ortaya çıkıyor.

Banka ve Fon’un birlikteliği ve işbirliğine ilişkin 2007 yılında DB-IMF İşbirliğine İlişkin Ortak Yönetim Eylem Planı (JMAP) hazırlandığını hatırlatalım. Bu plan kapsamında, Fon ve Banka’nın ülke ekipleri, makroekonomik ve sektörel konuların iş bölümünün ve gelecek yıl ihtiyaç duyulan çalışmaların belirlendiği ülke düzeyindeki çalışma programlarını birlikte tartışmayı kararlaştırdı. Banka-Fon İşbirliğine ilişkin gözden geçirmede, işbirliğinin geliştirilmesinde her iki kurumun ülke ekiplerinin yapacağı bu ortak istişarelerin önemi 2007 yılında özellikle vurgulanmıştı.

Tüm bu gelişmeler öncesinde bizde ise mart ayı sonunda yapılan yerel seçim öncesi Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 16 milyon emekli için 5 bin lira ilave destek verilmesi konusu gündeme geldiğini hatırlatayım. İşin doğrusu kulağımıza gelen bilgilerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu tutarın emeklilere ilave verilmesinden yana olduğu yönündeydi. 16 milyon emekli için 5 bin lira verilseydi, bütçeden 80 milyar lira bir para çıkacaktı.

Bu seçimlere katılım yüzde 78’lerde oldu. Katılımın düşmesinde iki unsur önemli oldu. İlki İsrail ile yapılan ticarete kızgın olan mütedeyyin kesimdi. Onlar ‘CHP’ye oy vereceğime gidip kullanmam’ düşüncesi ile hareket etti, oy kullanmadı. İkinci kesim ise yıllarca emek verip bugünlerde sefalet bir hayata sürüklenen emeklilerdi. Bu kesim doğrudan iktidarı cezalandırmaya yöneldi. Dolayısıyla emeklilere 5 bin liralık destek verilseydi belki de, yerel seçimlerde iktidar bu kadar belediyeyi kaybetmeyecekti. Neyse bunun sonucunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz. Yani konu sadece ‘belki’ de kaldı.

Ama Erdoğan’ın emeklilerle ilgili 5 bin lira ilave desteğe yanaşmaması sayesinde, IMF’nin Dünya Bankası’nın bu 18 milyar dolarlık proje kredisinin önünü kesmediği de ortaya çıkmış oldu. O gün kulislerde tartışılan 5 bin lira ilave destek meselesi sanki şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Bu kapsamda IMF kredi açtığı zaman ağırlıklı olarak bütçe ve ödemeler dengesi üzerinde ciddi bir inceleme başlattığını da belirtelim. Bu nedenle iktidarın IMF’den kredi talebi yerine Dünya Bankası’ndan proje bazlı işbirliği kapsamında 18 milyar dolar koparması önemli.