Mühendis Tek-Sen Konfederasyonu’ndan konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, “Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı ve Teknik Hizmetler Sınıfı çalışanlarının özlük ve mali haklarının hiçbir şekilde gündeme alınmaması ciddi bir ihmal olarak karşımıza çıktı. Ülkemizin gelişimine, kalkınmasına ve büyümesine yön veren; lokomotif rol üstlenen biz mühendis, mimar ve teknik hizmetler sınıfı çalışanlarının talepleri Hakem Kurulu görüşmelerinde görmezden gelindi” denildi.
Resmi olarak 28 Temmuz’da başlayan toplu sözleşme sürecinde kamu çalışanlarının yeteri kadar temsil edilemediğine, yetkili konfederasyonun Hakem Kurulu Toplantısı’nda masaya oturmasının doğru bir adım olmadığına işaret edilen açıklamada, “Hukuki açıdan da söz konusu kararların gözden geçirilmesi bir zorunluluk haline geldi. Kamu emekçilerinin iradesini yok sayan bu yaklaşım, toplu sözleşme sisteminin meşruiyetini ciddi biçimde tartışmalı hale getirdi” ifadeleri kullanıldı.
“MEYDANLARDA DİLE GETİRİLEN İRADE, TOPLU SÖZLEŞME MASASINDA KARŞILIK BULMADI”
Toplu sözleşme görüşmelerinden çıkan sonucun kamu çalışanlarının haklı taleplerine cevap vermekten uzak kaldığı vurgulanan açıklamada, şöyle denildi:
“Kamuoyuna yüksek perdeden verilen sözler, masada aynı kararlılıkla savunulmadı; meydanlarda dile getirilen irade, toplu sözleşme masasında karşılık bulmadı. Yetkili konfederasyon ve sendikaların sorumluluk makamında bulunmalarına rağmen, bu süreci etkin, kararlı ve çalışan lehine bir kazanıma dönüştürememeleri büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Bu durum, sendikal mücadele açısından ciddi bir sınav niteliği taşımış olup, maalesef milyonlarca kamu emekçisini hayal kırıklığına uğrattı.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun aldığı kararla ortaya çıkan rakamlar, kısa sürede eriyerek alım gücünü koruyamayacak; çalışanların yaşam standartlarını iyileştirmek bir yana, mevcut mağduriyetlerini daha da derinleştirecek. Bugün gelinen noktada kamu çalışanları; faiz yükü, enflasyon baskısı, yetersiz ücret artışları ve ağır vergi dilimleri arasında sıkışmış durumda. Her geçen gün artan yaşam maliyetleri, alınan ücret zamlarını kısa sürede eritirken, kamu emekçilerinin alım gücü sürekli olarak geriliyor. Çalışanların maaşları yılın ilk aylarından itibaren hızla eriyerek enflasyona yenik düşüyor.
Kamu emekçileri insanca yaşam koşullarını sağlayacak bir ücreti, adil bir vergi sistemini ve toplu sözleşme masasında gerçek anlamda temsil edilmeyi hak ediyor. Yetkili sendikaların görevi, kamu çalışanlarının hak ve menfaatlerini kararlı bir şekilde savunmak, taleplerini güçlü bir iradeyle masaya taşımak. Ancak bu dönem, sendikal sorumlulukların yerine getirilmediği ve kamu çalışanlarının beklentilerinin karşılanmadığı bir süreç olarak tarihe geçtiğini unutmamız gerekiyor.”
Toplu sözleşme sürecinde, kamu çalışanlarına sunulan yetersiz teklifin yanı sıra Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı ve Teknik Hizmetler Sınıfı çalışanlarının özlük ve mali haklarının hiçbir şekilde gündeme alınmamasının, büyük bir eksiklik ve ciddi bir ihmal olarak görüldüğü vurgulanan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: “Oysaki bizler, bu ülkenin omurgası olduğumuzu her fırsatta ortaya koyuyoruz. İnsan hayatının her alanında modern yaşamı kolaylaştıran, toplumun ihtiyaç duyduğu hizmeti en nitelikli şekilde sunan, üretimin, teknolojinin ve kalkınmanın taşıyıcı kolonu olan bizlerin, toplu sözleşme masasında yok sayılması asla kabul edilemez.
Kamu hizmetlerinin en yüksek kalitede ve sürdürülebilir şekilde sunulabilmesi, teknik personelin emeği, bilgisi ve alın teriyle mümkün. Buna rağmen, bizlerin haklarının göz ardı edilmesi yalnızca çalışanların değil, ülkenin geleceğinin de zayıflatılması anlamına geliyor. Buradan bir kez daha vurguluyoruz: Bizler bu ülkenin kalkınmasının, modernleşmesinin ve çağdaş yaşam standartlarına ulaşmasının temel taşıyıcı gücüyüz. Görmezden gelinmek yerine, emeğimizin hakkını almayı; sözde değil, masada da temsil edilmesi gerektiğini bu süreçte sıkça vurguladık.”
“TOPLU SÖZLEŞME SİSTEMİNİN DE MEŞRUİYETİ TARTIŞMALI HALE GELDİ”
Yetkili sendikanın toplu sözleşme masasından kalkmasıyla bu kararın sonuçlanmasının, bugün yalnızca bir müzakere eksikliği değil, aynı zamanda anayasal temsiliyet hakkının zedelenmesi ve milyonlarca memurun iradesinin hiçe sayılması anlamına geldiği belirtilen açıklamada, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne çağrıda bulunarak, “Bu durum, demokratik katılımın ve toplu sözleşme hakkının özüne aykırıdır. Mühendis, Mimarlar ve Teknik Hizmetler Sınıfı temsilcisi olan Mühendis Tek-Sen Konfederasyonu olarak; bu sürecin acilen yeniden ele alınması, kamu çalışanlarının haklı talepleri görmezden gelinmeden TBMM’nin gündemine getirilerek, yasal düzenleme yapılması gerektiğine inanıyoruz. Hukuki açıdan da söz konusu kararların gözden geçirilmesi de bir zorunluluk haline geldi. Kamu emekçilerinin iradesini yok sayan bu yaklaşım, toplu sözleşme sisteminin meşruiyetini ciddi biçimde tartışmalı hale getirdi” ifadeleri kullanıldı.
Yaklaşık 6,5 milyon memur, memur emeklisi ve sözleşmeli personeli ilgilendiren zam oranları Hakem Kurulu’nun kararıyla, 2026 yılı için ilk altı ayda yüzde 11, ikinci altı ayda yüzde 7; 2027 yılı için ise sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 4 zam yapılacak. Karar Resmî Gazete’de dün yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Verilen sözler masada savunulmadı
Mühendis, Mimar, Şehir Plancısı ve Teknik Hizmetler Sınıfı’nda görev yapan kamu çalışanlarının sendikalarının bir araya gelerek kurduğu Mühendis Tek-Sen Konfederasyonu, 2026-2027 Dönemi’ne ilişkin Hakem Kurulu’ndan çıkan 8. Kamu Toplu Sözleşmesi’nin toplu sözleşme sisteminin meşruiyetini tartışılır hale getirdiğini bildirdi.
Muhabir: Nursel DİLEK MANAVBAŞI
Yorumlar