Bu köşede yayınlanan 29 Kasım tarihli yazımızda “Biden giderayak ne yapmak istiyor?” sorusunun cevabını aramış ve şu saptamayı yapmıştık: “Biden ve Pentagon yönetiminin Netanyahu’yu Lübnan’da ateşkes anlaşmasını kabul etmeye zorlamasının arkasında Rusya-İran karşıtı cepheyi güçlendirme çabası yatıyor.”

Hiç kuşkusuz Ortadoğu’da Rusya ve İran karşıtı cepheyi güçlendirmenin birinci koşulu Suriye’de Esad hükümetini zayıflatmak ve Suriye’nin önemli bir bölümünü onun denetimi dışına çıkarmaktır...

Hal böyle olunca Suriye’de yaşanan olaylar Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir.

***

Sözünü ettiğimiz olayların başında İdlib'i kontrolü altında tutan HTŞ (Heyet Tahih-El Şam) terör örgütünün Halep'e yönelik askeri bir harekat başlatması gelmektedir...

Ajansların bildirdiğine göre bu harekatın başlamasının ardından El Kaide-IŞİD çizgisinin devamı olan terörist-dinci örgüt Halep'in batısında yer alan 32 köy ve askeri savunma noktası  kontrolünü ele geçirmiş ve Halep kent merkezinin 5 kilometre yakınına kadar gelmiştir...

Bu arada bölgedeki çatışmalardan kaçan yaklaşık 10 bin sivil, HTŞ’nin denetimindeki İdlib kırsalına geçmiştir.

***

İdlib, Hatay ilimize komşu Suriye toprakları üzerinde tamamen HTŞ örgütünün denetimi altında bulunan bir bölgedir. HTŞ on binin üzerinde bir silahlı güce sahiptir. Bölgenin bir bölümü Türkiye sınırlarına komşudur; kuzeyindeki Suriye’ye ait Afrin bölgesi ise TSK ve onunla birlikte hareket eden Suriye Milli Ordusu (SMO/ eski ÖSO) tarafından kontrol edilmektedir...

İdlib’i Suriye’nin denetimindeki Halepten ayıran kara parçası Türkiye ve Rusya’nın vardığı anlaşma sonucu silahtan arındırılmış şerit halinde bir toprak parçasıdır.  Bu “şerit”in kuzeyinde Türkiye ve SMO’nun kontrol ettiği Afrin bölgesi yer almaktadır. Bu bölgenin içine doğru girmiş olan bir diğer bölgede ABD tarafından korunan ve yönetilen YPG denetimi elinde tutmaktadır...

İdlib bölgesinde üç milyonun üzerinde nüfus barınmaktadır. Bu nüfusun hemen tamamı Suriye’deki rejime karşı savaşan terör örgütlerinin mensupları ve ailelerinden oluşmaktadır...

Kısacası bu bölge, nüfus bileşimi, konumu ve barındırdığı siyasi/askeri güçler göz önüne alındığında düğmesine basıldığı anda yalnız Suriye’de değil tüm Ortadoğu’da siyasal dengeleri değiştirebilecek özellikler taşımaktadır.

***

Bölgedeki HTŞ ve benzeri örgütlerin Suriye rejiminin ABD’nin başını çektiği koalisyon güçleri tarafından 2010 yılında başlatılan Arap Baharı operasyonları sırasında “yaratıldığı” ve Suriye rejiminin yıkılması amacıyla kullanıldığı bilinmektedir...

2016 yılında Trump başkanlık için kampanya yürütürken dönemin ABD Başkanı Barack Obama ve başkanlık yarışındaki rakibi Hillary Clinton’ı “IŞİD’in kurucuları” olmakla itham etmiş ve şunları söylemişti: “Başkan Obama’yı ve Clinton’ı IŞİD’in kurucuları olarak nitelendiriyorum. Onlar örgütün kuruculardır. Hillary Clinton’a, ki eğer bir spor takımındaysanız bilirsiniz, en değerli oyuncu unvanı vardır. (Hillary Clinton) Sen en değerli oyuncu ödülünü alacaksın. IŞİD sana en değerli oyuncu ödülü verecek.”...

Sanırız, Trump da şu günlerde (açıkça söylemese de) Obama’nın kurduğu örgütün Biden tarafından harekete geçirildiğini düşünmektedir.

***

Tabii ki Suriye gibi küresel güçlerden en küçük terör örgütlerine kadar herkesin rol aldığı bir sahnede İsrail ve Ukrayna’nın yanı sıra PKK/PYD de yerini alacaktır...

Hatırlanacağı üzere, ABD tarafından PKK/PYD’nin bölgeye yerleştirilmesi sırasında Kobani bölgesinde IŞİD’le çatışmalar çıkmış, PYD güçleri zor duruma düşünce ABD uçakları devreye girerek PYD’yi kurtarmıştı. Ardından petrol kuyuları örgütün denetimine verilmiş, esir alınan IŞİD’liler PYD denetimindeki kamplara kapatılmışlardı. Ancak ne hikmetse, bir süre sonra bu kamplardan salınanlar yeniden terör sahnesinde yerlerini almışlardı. Bunların arasında Taksim’de bomba patlatan teröristler de vardı. Bunların YPG’li mi yoksa IŞİD’li mi oldukları (her ikisiyle de “iltisaklı” oldukları için) uzun süre belirlenememişti!

***

HTŞ saldırısının tam da İsrail’in saldırılarının Lübnan’da kırıldığı günlerde başlatılmış olması elbette tesadüf değildir...

 Gazze savaşının başından bu yana Suriye’nin güneyine hava saldırıları düzenleyen İsrail, Lübnan’da ateşkes imzalamak zorunda kalınca bu kez Suriye’nin kuzeyinde HTŞ’nin düğmesine basmıştır!..

Ukrayna’nın da İdlib bölgesindeki militanlara uzun süredir eğitim verdiği Rusya’ya karşı terör eylemlerinde kullanılan Çeçenler başta olmak üzere buralardan terörist derlediği bilinmektedir. 23 Ocak 2023’te Euronews haber bülteninde yer alan bir haberde İdlib'de Nusra Cephesi ile ittifak yapan İslamcı bir gruba liderlik eden Abdul Hakim el-Şişani’nin Ukrayna'ya geçerek burada savaşan Çeçenler arasında yer aldığı bildirilmişti. Bu yılın Mart ayında Moskova’da bir konser salonuna düzenlenen bombalı saldırıda kullanılan Çeçen teröristler de Ukrayna’ya geçmeye çalışırken yakalanmışlardı. Teröristlerin Şişani ve ekibiyle bağlantılı oldukları öne sürülmüştü.

(Devam edecek)