Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Anahtar Parti Genel Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu ile partisinin genel merkezinde bir araya geldi. Özel, ziyaretinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
“BİZİM DERDİMİZ; VATANDAŞIN YAKASINDAN DÜŞSÜN”
Bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Biz bu topraklarda yolcu değiliz, hancıyız, emri hak vuku buluncaya kadar da burada olacağız. Bize ömür biçenler oldu ama hepsi arkalarına bakmadan kaçtılar' şeklinde ifadelerini nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Özel,
“Sayın Erdoğan’ın ‘Yolcu değil, hancıyız’ sözünü de ‘Bize ömür biçenler oldu’ sözünü de bize dair değil de parti içine yönelik söylediğini hepimiz biliyoruz. Yoksa bizim işimiz, gücümüz; Erdoğan’ı yenmek, iktidarı değiştirmek, vatandaşın yüzünü güldürmek. Buna motiveyiz, bunda şaşılacak bir şey yok. Tabii ‘Hak baki olana kadar…’ Biz hak baki olana kadar elbette ki Allah sağlık versin, Sayın Erdoğan’ın yaşamasına kimsenin itirazı yok. Ama hak baki olana kadar asgari ücretlinin sürünmesine, Erdoğan’a hak baki olana kadar emeklinin perişanlık çekmesine, gençlerin umutsuzluk çekmesine, suçsuz siyasetçilerin hapiste tutulmasına itirazımız var. Sayın Erdoğan Allah ne kadar ömür verdiyse o ömrü en iyi şekilde, en sağlıklı şekilde, sevdikleriyle birlikte geçirsin. Bizim derdimiz; vatandaşın yakasından düşsün. Burada ‘Yolcu değil hancıyız’ meselesinde illa bize söylüyorsa, ayıptır söylemesi biz hanı yapanız, hanı inşa edenleriz. O yüzden biraz önce üzerine hassasiyet ifade edilen Lozan’a da hassasiyet göstermemiz, anayasaya hassasiyet göstermemiz, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, Misak-ı Milli sınırlarına, üniter yapıya hassasiyet göstermemiz, hancı ya da yolcu olduğumuzdan değil; hanı inşa edenler olduğumuzdandır” yanıtını verdi.
“YOKSULLUK KONUŞULMASIN İSTİYORLAR”
Özel, kurultay soruşturma hakkındaki soruya, “Çok teşekkür ederim, Sayın Genel Başkanın bu soruyu burada cevaplamak isteyeceğimizden çok memnun olmayacağını düşünüyorum ben. Çünkü bir başka siyasi partinin iç meselesi gibi konuları. Sadece şunu söyleyeyim. İlk günden beri aynı değerlendirmeyi yapıyorum. Soruşturma ve bu konuştuklarınız, bütünün tamamı sonuç odaklı, sonuç doğuracak bir mesele değil. Bu süreç odaklı bir mesele. Cumhuriyet Halk Partisi’ni tartışılır kılmak, bunu akşam televizyon programlarında, yoksulluk konuşulmasın, işsizlik konuşulmasın, dış politikadaki zafiyet konuşulmasın, Türki Cumhuriyetler’in Kuzey Kıbrıs’ı değil Güney Kıbrıs’ı tanıması konuşulmasın, Trump’ın Gazze’yi kumarhaneler merkezi yapmak bahanesiyle Avrupa’ya 100 yıl yetecek hidrokarbon yataklarına çökme planı konuşulmasın, Büyük Ortadoğu Projesi’nin 2.0 versiyonu Erdoğan’ın orada yeniden üstlendiği pozisyon konuşulmasın, Devlet Bey ile Erdoğan’ın geçmişte birbirlerine söylediği sözler ve onların Cumhuriyet Halk Partisi’ne DEM Parti üzerinden söylediği sözler dönüp hatırlanmasın diye, yeni bir gazetecilik ekolü ile bu meseleler konuşulsun isteyenlerin, sonuç odaklı değil süreç odaklı bir meselesidir bu. O yüzden ben diyeceğimi demiş olayım. Çok teşekkür ederiz” dedi.
“İZMİR HALKINA GREV KIRICI MI DİYECEKSİNİZ?”
İzmir’de devam eden grev hakkındaki soruya da cevap veren Özel, “Sonuçta sendikal örgütlenme bizim çok arkasında durduğumuz bir haktır. Bu hakka ve bu hakkın doğurduğu yasal, anayasal hakların kullanımına söyleyecek hiçbir sözümüz yoktur. Ancak siyaset de bu sendikal siyaset, mücadele de bizim yaptığımız siyaset de makule göre yapılır. Ortalamaya göre yapılır. Ortalama vicdan, ortalama akıl, ortalama beklentiler. Bundan uzaklaştıkça, makuliyetinizi kaybettikçe desteğinizi kaybetmeye başlarsınız. Ben kimseye nasıl hakkını savunacağını söyleyemem. Veya işine karışmam. Ama haklılık zeminini terk edip çok uçlara savrulduğunuzda, bu sefer toplumsal desteği kaybetmeye başlarsınız. Ben yıllarca hak savunuculuğu, yıllarca meslek örgütü yöneticiliği yaptım. Kendi tecrübelerimden hareketle, kamu vicdanında işçinin ve onun taleplerinin destek görmesi gerekirken, bu bu kadar eleştiriliyorsa o zaman bir dönüp bakmak lazım. ‘Biz bir yerde kantarın topuzunu kaçırdık mı?’ diye. Ya da ‘Geçmişte kantarın topuzu kaçtı, şimdi bunu daha da ilerilere götürmeye çalışalım mı?’ diye bir düşünmek lazım onu. Ama buradan kimse bizden greve çıkmış işçiye laf söylememizi falan beklemesin. Ama nasıl oranın hakları varsa, belediye yönetiminin de hakları vardır. Belediye Başkanı eldiveni eline geçirmiş çöp toplarken ‘Sen bu çöpü toplayamazsın, grev kırıcılığı yapamazsın.’ Başka işçi getirir, sendikasız bir işçi grubunu anlık ücretlendirir ve o çöpü toplatırsanız bu yasaya aykırıdır. Bunu yapamazsınız. Ama bugün çıktı, İzmir halkı kendi evinin önündeki çöpü aldı kaldırdı. İzmir halkına mı ‘grev kırıcı’ diyeceksiniz? O yüzden bu meseleler hassas. Cumhuriyet Halk Partisi örgütlenme özgürlüğünün teminatı, bu işi Türkiye’ye getirmiş tanıştırmış, savunmuş bir partidir. Nezaket ve kurallar, kanunlar çerçevesinde ilerleyeceğiz. Bir çözüm mutlaka bulunacaktır” dedi.