Koronavirüsün insanlık tarihini etkileyeceği ve 'koronadan sonra' hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yolundaki inanç yaygın...

Bu inançta belirli bir doğruluk payı da var...

Ancak hiçbir şey yoktan var olmayacağına göre, yaşanacak değişimlerin salgından önce ortaya çıkmış değişimlere dayanacağını, bazı değişim süreçlerinin hızlanacağını, bazı süreçlerin kayboluş hızının artacağını söylemek daha doğru.

***

Geleceğe yönelik bilimsel verilere dayalı tahminler artık fütüroloji (gelecekbilim) denilen bir yeni bir bilim dalı olma yolunda...

Koronavirüs salgını, fütürologların işlerini bir hayli yoğunlaştırdı...

Bundan sonrası için yapılan tahminlerin tümü, dünya ekonomisinin bugüne kadar yaşadığı en büyük krizin içinden geçmekte olduğu gerçeğinden hareket ediyor.

***

O zaman biz de o noktadan başlayalım ve bir tahmin yapalım:

Kriz, büyük çoğunluk için felaket, küçük güçlü azınlıklar için nimettir...

Demek ki, koronavirüs salgınından sonra dünyanın gelir dağılımı daha da bozulacak... Küçük ve orta işletmelerin yıkımı hızlanırken küresel tröst ve kartellerin güçleri artacak.

***

Peki, bu artış sonrasında 'küresel şirketler' korona salgını deneyinden ne gibi dersler çıkaracak ve ne tür önlemler alacak?..

Bize göre, alınacak derslerin ve önlemlerin başında 'insan işgücünün kırılganlığına karşı önlem' geliyor...

Koronavirüs salgını, büyük olsun küçük olsun hemen tüm işletmelerde bugüne kadar yalnızca ekonomik bir faktör olarak değerlendirilmiş olan insan işgücünün aynı zamanda 'kırılgan' olduğu gerçeğini de göz önüne almak zorunda kalacak.

***

Bu 'kırılganlık' meselesini daha iyi anlayabilmek için insan işgücünün 'kapitalizm çağı'ndaki serüvenine bir göz atmak gerekiyor...

Sanayi Devriminin başlangıç döneminde 'zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri olmayan modern çağ köleleri', zamanla bir yandan üretim bantlarına entegre olurken diğer yandan sendikalarda organize oldular ve bir çok hak elde ettiler...

Hatta içlerinden bir 'işçi aristokrasisi' bile çıkardılar!

***

Sanayi devriminin bazı aşamalardan geçerken işçilerin konumları ve durumları da değişti...

Sanayi Devriminin birinci aşamasında kömür ve buharla çalışan makineleri işleten işçiler, ikinci aşamada yerlerini elektrik donanımlı fabrikalarda çalışan 'mavi yakalı' işçilere bıraktı... Üçüncü aşama olan 'digitalizasyon dönemi', bilgisayarların iş süreçlerine dahil olmasıyla bir yandan 'mavi yakalı'/'beyaz yakalı' çalışan ayrımını geçersiz kılarken diğer yandan bir zamanlar Avrupa ve ABD kentlerinin görüntülerinin ayrılmaz bir parçası olan 'ağır sanayi işletmelerinin' hızla işgücünün daha ucuz olduğu 'üçüncü dünya ülkelerine' transfer edilmesini kolaylaştırdı...

Bu süreçte, üretim bantlarında çalışan işçiler yerlerini 'mekanik robotlara' bırakmaya başladı.

***

Koronavirüs salgınından önce sanayi devriminin dördüncü aşaması olacağı düşünülen yeni bir aşama başlamıştı. 'Endüstri 4.0 olarak tanımlanan bu aşamanın özelliği, üretim sürecinin merkezine yapay zekalı 'otonom robotlar'ı yerleştirmesiydi...

Bu otonom robotlar, mekanik robotlardan farklı olarak insan zihninin baş etmekte zonlanacağı büyüklükteki verileri 'artırılmış gerçeklik' (augmented reality) adı verilen sanal gerçeklik biçimlerine dönüştürüyor, daha sonra bunları 'ilave katmanlı üretim' (additive layer manufactoring) adı verilen bir üretim sürecinden geçiriiyor, sınırsız veri depolama imkanı sağlayan 'bulut' sistemlerinde depolanan bilgileri 'şeylerin interneti' (internet of things) aracılığıyla entegre ve simüle ediyorlar...

Kısacası, üretim süreci artık bırakın üretim bantlarında çalışan işçileri, bireysel karar verici kadroları bile işlevsiz hale getirecek bir özellik kazanma yolunda.

***

Tabii bu sistemleri kurmak öyle her babayiğidin harcı değil!..

Bunun için en ileri düzeyde bilgi ve teknolojinin yanı sıra dev sermaye yatırımları gerekiyor...

Bu güce ancak 'korona krizinden' daha güçlenmiş olarak çıkacak dev küresel şirketler sahip.

(Devam edecek)