CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Hatay’da depremde hasar gören tarihi eserlerin restorasyon süreciyle ilgili yaptığı değerlendirmede, “Son günlerde, tarihi camilerimizin restorasyonuyla ilgili bir tartışma sürüyor. Selimiye Cami’nde yapılması planlanan restorasyonun kubbedeki özgün işlemeleri ve desenleri ortadan kaldıracağı, caminin tarihi dokusuna telafi edilemez bir zarar vereceği ortaya çıkınca restorasyon projesi iptal edildi. Fakat bu esnada, ülkemizin farklı bölgelerindeki pek çok caminin bu ve benzeri bir restorasyon sürecine maruz bırakıldığı; bunun sonucunda orijinal dokularını yitirdikleri ortaya çıktı” iddialarını dile getirdi.
Şimdi bu yanlış yenilerinin eklenmesinden endişe duyduğunu dile getiren Yıldırım Kara şöyle devam etti:
“Deprem sonucunda özellikle Antakya’daki tarihi yapıların da önemli bir bölümü ya kısmen ya da tamamen kaybedildi. Hatay Valiliğinin geçtiğimiz ay yayımlamış olduğu faaliyet raporuna göre, enkazı kaldırılan tescilli yapı sayısı 269’dur. En önemli kültür varlıklarımızdan birisi olan Habibi Neccar Cami’nin restorasyonu halen devam ediyor, bazı yapılar ise onarılıp hizmete alındı. Ancak bu esnada tüm kültürel ve tarihi varlıklarımızın korunabildiğini ne yazık ki söyleyemiyoruz. Özellikle eylül ayı ortalarında başlatılmış bir yıkım süreci olduğu; bu süreçte Antakya’daki tarihi Osmanlı evlerinin, Barudi Cafe ve Kavinn Otel gibi, kentimizin belleğini oluşturan pek çok yapının tamamen yıkıldığı anlaşılıyor.
Bu amaçla öncelikle tarihi yapıların yıkım operasyonlarının kültürel dokuyu göz ardı etmeyen biçimde yapılması; daha incelikli, zaman ve emek isteyen bir süreç olmakla birlikte bu yapıları koruyacak biçimde özgün materyallerin kullanıldığı restorasyonun tercih edilmesi gerekiyor. Enkaz ayrıştırma süreçleri kendi başına bir sorun kaynağıydı; tarihi yapılar söz konusu olduğunda da restorasyonda kullanılabilecek malzemenin ayrıştırılması gerekiyor ama buna da pek özen gösterilmediği kanaatindeyiz. Bunların yanı sıra potansiyel kültürel miras değerini haiz yapıların kamu tarafından tescillenmesi, bir yasal çerçeve sağlaması açısından da Koruma Amaçlı İmar Planı onaylanmadan geleneksel yapıların yıkımına başlanmaması önemlidir.”