Antalya Ticaret Borsası Toplantı Salonu’nda yapılan Çalıştay’da konuşan Antalya Valisi Hulusi Şahin, Fırat ve Dicle nehirlerinin yer aldığı hattın, insanoğlunun medeniyet serüveninin başlangıç noktası olduğunu belirtirken, “Güneşi, suyu ve iklimiyle çok farklı ve özel bir coğrafyaya sahibiz. Coğrafyamızda, coğrafi işaretlerin hedef kitlesi olan butik ve özel ürünler yetiştiriliyor. Sahip olduğumuz binlerce yıllık medeniyet birikimi ve kültür tasavvuru sayesinde bu ürünlerimizi işleyerek çok özel lezzetler, yani eşsiz bir gastronomi mirası ortaya çıkardık” dedi.
SİSTEMİN BAŞARISI ÜRETİCİ BİLİNCİNE BAĞLI
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır ise, coğrafi işaretlerin sadece yöresel ürünleri koruma altına alan bir tescil sistemi değil, aynı zamanda üretim zinciri boyunca işleyen bir yönetişim modeli olduğunu kaydeden Çandır, coğrafi işaretli ürünlerin korunması kadar sürdürülebilirliğinin de büyük önem taşıdığını vurguladı. Çandır, “Sürdürülebilirlik için mevzuatın güçlendirilmesi, paydaş katılımına dayalı bir yönetişim modelinin yerleşmesi ve tüketici farkındalığının artırılması gerekiyor. Coğrafi işaretlerin ekonomik, kültürel ve toplumsal fayda üretebilmesi, üreticiden kamuya, meslek örgütlerinden tüketiciye kadar tüm tarafların katılımıyla mümkün olacaktır” diye konuştu.
TÜRKİYE’NİN 1.781 COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜNÜ VAR
Türkiye’de coğrafi işaretli ürün sayısının bin 781’e, AB’de tescilli ürün sayısının ise 38’e ulaştığını ifade eden Çandır, bu alanda önemli yol alındığını edildiğini söyledi. Ticarileşmeyle ilgili TOBB ve ATB olarak yoğun çaba gösterdiklerini vurgulayan Çandır, “Türkiye’nin coğrafi işaretli ürünlerini buluşturduğumuz Yöresel Ürünler FUuarı YÖREX, 16 yıl önce yerelde başladı, bugün ulusal bir marka haline geldi. Bu yıl 19–21 Aralık tarihlerinde YÖREX’i Almanya Düsseldorf’a taşıyoruz” dedi.
COĞRAFİ İŞARETLİ ÜRÜNLER SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ANAHTARI
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık ise, dünyada hızla artan nüfusun nasıl besleneceğinin önemli bir sorun haline geldiğini belirtti. Gıda üretimi ve güvenliğinin her zamankinden daha fazla önem kazandığını vurgulayan Selışık, “Üreticilerin büyük çoğunluğu küçük üreticilerden oluşuyor. Bu üreticilerin güçlü bir şekilde üretime devam edebilmesi için desteklenmeleri gerekiyor” dedi. Dünyada 720 milyon insanın açlıkla mücadele ettiğini, beslenmedeki çeşitliliğin azaldığını ve obezitenin arttığını belirten Selışık, diğer yandan gıdanın üçte birinin israf edildiğine dikkat çekti.
GASTRONOMİDE ULUSLARARASI BİR DESTİNASYON YAPMAK İSTİYORUZ
YÜciTA Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu, Antalya’nın ilk kez kapsamlı bir coğrafi işaret envanterine sahip olduğunu belirterek, “Şu anda 150 başvuru bulunuyor. Bu konuda Sayın Valimiz Hulusi Şahin öncülük ediyor, kendisine teşekkür ediyorum” dedi. Antalya’nın sahip olduğu potansiyele rağmen bu zenginlikle örtüşen bir gastronomi kültürü oluşturamadığını kaydeden Tekelioğlu, “Amacımız, Antalya’yı uluslararası gastronomi sahnesinde güçlü bir destinasyon haline getirmek” ifadelerini kullandı.
TİCARİLEŞME VE KATMA DEĞER ÖNCELİĞİMİZ
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Ahmet Turan Gürkan, coğrafi işaretli ürünlerin yüzde 90’ının tarım ve gıda ile ilişkili olduğunu belirtti. Bu ürünlerin ticarileşmesi ve sürdürülebilir biçimde üretiminin sağlanması için yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi veren Gürkan, “Coğrafi işaretli ürünlerin üretimden pazarlamaya kadar her aşamasında sürdürülebilir bir modelin kurulması için çalışıyoruz” dedi.
TESCİLDEN ÖTE KATMA DEĞER ODAKLIYIZ
Türk Patent ve Marka Kurumu Daire Başkanı Hakan Kızıltepe, kurum olarak artık tescil sayısını artırmaktan ziyade tescilli ürünlerin ekonomik değerini yükseltmeye odaklandıklarını söyledi. Kızıltepe, “Amacımız sadece tescil sayısını artırmak değil; bu ürünlerin ticarileşmesini sağlayarak ülke ekonomisine katkı oluşturmak. Tescilin sürdürülebilirlik odağında gerçekleşmesi büyük önem taşıyor” dedi.