Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB) düzenlenen 'Türkiye'nin En Hızlı Büyüyen 100 Şirketi' programına katıldı. Burada konuşan Yılmaz, "2023'te hazırladığımız Orta Vadeli Program'da bu yıl sonu itibarıyla 1,3 trilyon dolarlık bir ekonomi, 15 bin dolar kişi başına gelir ve tek haneli işsizlik öngörmüştük. Bugün geldiğimiz noktada, 2025 sonu itibarıyla tahminlerimizse bu yıl sonuna geldiğimizde, Türkiye ekonomisi 1,5 trilyon doları aşan bir hacme ulaşacak. Kişi başına gelirimiz 17 bin doların üstünde olacak ve ilk defa tarihimizde yüksek gelirli ülkeler ligine adım atmış olacağız. AK Parti hükümetlerinin başladığı 2002 yılında Türkiye Cumhuriyeti, alt-orta gelir liginde olan bir ekonomiye sahipti. Geçen 22 yıllık süreçte, kalıcı bir şekilde üst-orta gelire ulaştık ve şimdi de yeni bir eşiğe gelmiş durumdayız. Bu son derece kıymetli. Bu sadece rakamlarda bir değişim anlamına gelmiyor. Türkiye'nin her anlamda yeni bir döneme; demokratik standartlardan kurumsal kapasiteye, alt yapıdan insan kaynaklarına farklı bir döneme girdiğine işaret ediyor" dedi.
'KARARLI BİR POLİTİKAYI HAYATA GEÇİRİYORUZ'
Yılmaz, en önemli sorunlarının enflasyon olduğunu kaydederek, "Biz de programlarımızda bunu önceliklendirmiş durumdayız. Enflasyonu düşürmek için koordineli, çok boyutlu, kararlı bir politikayı hayata geçiriyoruz. Sadece para politikalarıyla değil, maliye politikaları ve dönüşümlerle bütünleştirdiğimiz bir programı hayata geçiriyoruz. Ciddi mesafeler aldığımızı ifade etmek isterim. 2023 yılında yıllık enflasyon oranımız yüzde 65 olmuş. Geçen yıl, bu yüzde 44'e düştü. Bugün itibarıyla 42,5 puanlık bir iyileşme sağlamış durumdayız. Hedefimiz, yıl sonunda yüzde 30'un altında bir enflasyon oranı; gelecek sene yüzde 20'nin altında bir enflasyon oranı; 2027'de ise tek haneli enflasyona yeniden ülkemizi kavuşturmak. Büyüme performansımızı kesintisiz bir şekilde sürdürüyoruz. 2023'te dünya ekonomisi yüzde 3 civarında büyürken biz 3,3 büyümüşüz. Bu yılın ilk yarısında yüzde 3,6 bir büyüme performansımız var. 15 yıldır yıllık bazda kesintisiz bir şekilde büyüyoruz. Türkiye, küresel türbülanslara rağmen çok önemli gelişme seyri içeresinde" diye konuştu. Yılmaz, bu yılın ilk 8 ayında ihracatın 178 milyar dolara ulaştığını, bu yılın sonunda 274 milyara yakın bir ihracat rakamını yakalayacaklarını tahmin ettiklerini kaydetti. İhracatta teknoloji içeriğinin yükseldiğini, 2025’in ilk 8 ayında yüksek teknoloji ihracatının yüzde 17, orta-yüksek teknoloji ihracatının ise yüzde 10 oranında artış gösterdiğini belirtti.
'TÜRK LİRASINA GÜVEN ARTMIŞTIR'
Finansal istikrar cephesinde de ilerlemeler kaydettiklerini belirten Yılmaz, "Kararlı politikalarımızla Türk lirasına güven güçlenmiş, Merkez Bankası brüt rezervleri 2023 yılı Mayıs ayında 98,5 milyar dolar seviyesinden 12 Eylül 2025 itibarıyla 177,9 milyar dolara yükselmiştir. Bununla birlikte küresel risklerin etkisiyle 379 baz puana kadar çıkan CDS risk primimiz, 19 Eylül itibarıyla 240 baz puan seviyesine gerilemiştir. Bu süreçte Türk lirasına olan güven artmış; kurdaki oynaklık sınırlanmış, yabancı para mevduat talebi dengelenmiş ve 29 Ağustos 2025 itibarıyla Kur Korumalı Mevduat uygulaması kademeli şekilde sonlandırılmıştır. Bugün KKM 8,4 milyar dolar seviyesine kadar gerilemiş durumda" dedi.
'DEPREM HARCAMALARIMIZ AZ BUZ DEĞİL'
Yılmaz, mali disiplinini de aynı kararlılıkla sürdürdüklerini, depremin yüküne rağmen 2024’te bütçe açığını yüzde 4,7 seviyesinde tuttuklarını, bunun 1,7'sinin deprem harcamalarından kaynaklandığını ve bunun dışında bütçe açığının milli gelire oranının da yüzde 3 civarında olduğunu ifade ederek, "2025'te bu açığın milli gelire oranının yüzde 3,6 olmasını tahmin ediyoruz. Deprem harcamalarını düştüğünüzde bu 2,8'e geriliyor. Deprem harcamalarımız az buz değil; 3,6 trilyon lira. Bunun dolar karşılığı 90 milyar dolar. Bu ekstra harcamayı Türkiye, güçlü ekonomisiyle, bütçesiyle sağlıyor" diye konuştu.
'KİŞİ BAŞINA GELİRİN 21 BİN DOLARA ÇIKMASINI HEDEFLİYORUZ'
İki hafta önce 2026-2028 dönemine ait Orta Vadeli Programı açıkladıklarını anımsatan Yılmaz, "Programın merkezine makroekonomik istikrarı ve enflasyonla mücadeleyi yerleştirirken; büyümeden ticarete, fiyat ve finansal istikrardan beşeri sermaye ve istihdama, yeşil ve dijital dönüşümden kamu maliyesi ile yatırım ortamına kadar uzanan geniş bir yelpazede öncelikli reform alanlarını tanımladık. Bu kapsamda 2028 yılı hedefimiz nettir; enflasyonu kalıcı şekilde tek haneye indireceğiz. Cari açığı yüzde 1 civarına indireceğiz. Önümüzdeki üç yılda ilave 2,5 milyon ilave istihdam oluşturacağız ve işsizlik oranını yüzde 8’in altına ilk defa düşürecek bir perspektifle hareket ediyoruz. 2028'e geldiğimizde mal ihracatımızı 300 milyar doların üzerine çıkacak, 75 milyar doları turizmden olmak üzere hizmet ihracatımız 150 milyar doları aşacak. Dış ticaretimizde 450-500 milyar dolar aralığında bir hacme ulaşmış olacağız. Milli gelirimizin 1,9 trilyona yaklaşmasını, kişi başına gelirimizin ise 21 bin dolar seviyelerine çıkmasını hedefliyoruz" açıklamasında bulundu.
'TÜRKİYE'Yİ NİTELİKLİ YATIRIMLAR İÇİN ELVERİŞLİ ORTAMA KAVUŞTURACAĞIZ'
Ayrıca sanayiyi yüksek teknolojiye dayalı ve yenilikçi bir yapıya dönüştüreceklerini dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti: "Ar-Ge ve inovasyon ekosistemini derinleştirerek; yapay zeka, yarı iletkenler, savunma sanayi, biyoteknoloji ve uzay teknolojileri gibi stratejik alanlarda özel sektör yatırımlarını güçlü şekilde destekleyeceğiz. Yeşil ve dijital dönüşümü kalkınma sürecimizin merkezine almış durumdayız. Düşük karbonlu üretim, döngüsel ekonomi ve yenilenebilir enerji yatırımlarıyla hem verimliliğimizi artıracak hem de cari dengemizde kalıcı iyileşme sağlayacağız. Organize sanayi bölgelerinden lojistik merkezlere, ulaştırma hatlarından enerji altyapısına kadar tüm üretim ve ticaret ekosistemini güçlendirecek, maliyetleri azaltarak rekabetçiliğe destek olacağız. Beşeri sermayemizi daha da güçlendirecek, mesleki ve teknik eğitimin kalitesini yükseltecek, gençlerimizi kritik teknoloji alanlarına yönlendireceğiz. Özetle, daha şeffaf ve öngörülebilir bir düzenleyici çerçevede, kolaylaşan iş süreçleriyle, rekabetçi yatırım fırsatlarıyla ve yeşil-dijital dönüşüm odaklı yatırımlarla Türkiye’yi nitelikli yatırımlar için çok daha elverişli bir ortama kavuşturacağız."
'ÜLKEMİZİ AVANTAJLI KONUMA YERLEŞTİRMEK İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ'
Yılmaz, "Bölgemizde tırmanan çatışmaların, küresel ekonomide yükselen korumacılığın ve devam eden belirsizliklerin iş dünyamızda oluşturduğu kaygıyı çok iyi biliyoruz. Ukrayna-Rusya savaşının yanı sıra; Gazze’deki soykırımla başlayan, İsrail’in Lübnan, Yemen, İran ve Suriye’ye yönelik saldırılarıyla derinleşen jeopolitik riskleri dikkatle analiz ediyoruz. Türk iş dünyasının adeta fırtınalı sularda rotasını korumaya çalıştığı bu dönemde, girişimcilerimizin uyum sağlama ve yeni koşullara hızla cevap verme konusunda ne kadar güçlü olduklarını bir kez daha görmüş olduk. İhracatçılarımızın farklı pazarlara açılarak, yeni iş birlikleri geliştirerek bu çalkantılı ortamı fırsata dönüştürdüklerine tanıklık ediyoruz. Biz de tüm bu tabloyu yakından izliyor, risklerin yanı sıra doğabilecek imkanları da değerlendiriyor, yeniden şekillenen küresel sistemde ülkemizi avantajlı bir konuma yerleştirmek için yoğun gayret gösteriyoruz" dedi. Cevdet Yılmaz'ın konuşmasının ardından en hızlı büyüyen 100 şirketin sahibine ödülleri takdim edildi.