Yankı Bağcıoğlu yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Dün Balıkesir de yaşanan yaşadığımız deprem, afetlere yönelik hazırlık durumumuzu sorgulamak için önemli birer uyarı niteliğindedir. Tüm ilgili kurumlar, olası felaketi önceden öngörerek hazır olmaya mecburdur. Geçmiş tüm depremlerde; yıkım yaşanmamasına rağmen altyapı yetersizliği nedeni ile haberleşmede sıkıntılar meydana gelmiştir.
Her alanda olduğu gibi afet yönetiminde ve müdahalede süratli ve kesintisiz iletişim olmazsa olmazdır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, kriz durumlarında GSM operatörleri üzerinden kesintisiz iletişimi sağlayacak tedbirleri almalıdır. Deprem sonrası ilk müdahale ve kritik saatlerde hayat kurtarmada en büyük görev şüphesiz Türk Silahlı Kuvvetleri’ne düşmektedir.
Bu konuyu tekrar hatırlatıyoruz; Türkiye’nin en organize ve imkan kabiliyeti en yüksek kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri, afetlere müdahalede etkin bir şekilde devrede olmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri, başarı ile icra ettiği harekat görevleri gibi savaş dışı bir faaliyet olan afetlerde de Türk milletine en büyük desteği sağlamaya muktedirdir.
Bu konunun siyaset üstü olduğunu vurgulayan Bağcıoglu bunun ülkemiz için bir güvenlik ve yaşam meselesi olduğunu belirtterek şunları söyledi: "Ancak var olan mevzuat ve uygulamalar, bu potansiyelin tam anlamıyla harekete geçirilmesine engel oluyor. Bu yüzden diyoruz ki, Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) mutlaka revize edilmelidir. TSK’nın ‘destek çözüm ortağı’ değil, doğrudan ‘esas çözüm ortağı’ olarak görevlendirilmesi, bir tercih değil, zorunluluktur.Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı temsilcileri, Afet ve Acil Durum Kurulu’nda artık ‘davetli misafir’ değil, daimi üyeler olmalıdır. Kurumların sahaya inmesini beklemek yerine, TSK’nın hazır gücünden ilk andan itibaren yararlanılmalıdır."