Türkiye geneli tüm il ve ilçelerde faaliyet gösteren 28 bin 100 özel halk otobüsünü ve 68 bin kayıtlı esnafı temsil eden Tüm Özel Halk Otobüsleri Birliği (TÖHOB) Genel Başkanı Ercan Soydaş ile sektörün sorunlarını konuştuk. Özel halk otobüs esnafının artan maliyetlere direnme gücünün gittikçe kırıldığını belirten Soydaş, özellikle indirimli ya da ücretsiz yolcu taşımacılığının kanunla yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurgulayarak, bu kartların vatandaşın gelir durumuna göre verilmesini savundu. Soydaş, bu konuda yaşadıkları çelişkileri şöyle anlattı: “Ankara’nın lüks mahallesinde 3-4 milyon dolar değerinde bir evin sahibini biz ücretsiz taşırken, oraya temizlik ya da tamir için giden hizmetliden taşıma ücreti alıyoruz. Devletimiz sosyal yardım yaparken nasıl gelir tespiti yapıyorsa, ücretsiz taşımada da aynı tespitin yapılmasını istiyoruz.” Özel halk otobüs sektörünün diğer sorunlarına da değinen TÖHOB Genel Başkanı Ercan Soydaş, sorularımıza samimi yanıtlar verdi.

Bu güne kadar ABB ile ilişkileriniz nasıldı? Bu bağlamda Mansur Yavaş’ın yönetimini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) yönetimi ve Belediye Başkanı Mansur bey ile geçtiğimiz süreçte genel anlamda ilişkilerimizde bir problem yaşamadık. Ülke olarak zor durumlardan geçtik. Pandemi, deprem, sel felaketi derken enflasyonist ortam bizi çok yordu. ABB yönetimi ile özellikle Pandemi döneminde koordineli şekilde çalıştık. Bu dönemde kendilerinden destek aldık. Şu anda da biniş başına destek ödemesi yapılıyor.  Yeterli mi, değil. İlerleyen günlerde bu desteklerin iyileştirilmesini bekliyoruz.

“ESNAFIMIZ ZARAR ETMEMEK İÇİN ÇABA HARCIYOR”

Geçtiğimiz yılın Eylül ayında 22 grubu kapsayan ücretsiz biniş kartı sahiplerini taşımama kararı almanızın gerekçeleri neydi? Bu eyleme “protesto” diyebilir miyiz?

Bizim taşımama kararı almak gibi bir yetkimiz yok. Ulaşımda kanunla düzenlenmiş haklar var. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı bize ücretsiz taşıma ile ilgili gelir desteği ödüyor. Biz bu desteğin yetersiz olduğunu dile getirdik. Çünkü ücretsiz biniş sayıları ve maliyetleri o kadar arttı ki Ankara’da bir otobüse ücretsiz biniş maliyetleri 110 bin TL’ye kadar dayandı. Devletin bize ödediği para 4 bin 500 TL. Yani bu aradaki rakamın sadece esnafın üzerine bırakılması doğru değildi. Biz bunu dile getirdik. Bakanlıkların verdiği destekler sadece 2 günlük ücretsiz taşımayı karşılıyor. Ayrıca her fırsatta ücretsiz ulaşım kartlarının verilişinde de adaletsizliklerin olduğunu söyledik. Esnafımız öyle bir noktaya geldi ki aylık kar elde etmek yerine zarar etmemeye dönük bir çaba içerisine girdik. Aylık geliri yüksek olan insanları ücretsiz taşıyıp, siz personelinize maaş ödeyemediğiniz noktaya gelirseniz ister istemez ciddi gerilimlere ortam hazırlamış oluyorsunuz. Bu süreç medyada zaten geniş yer buldu. Hatta bazı belediye başkanları, “biz yaşlılarımızı ücretsiz taşımaya devam edeceğiz” dedi. Biz sadece yaşlıları kastederek bu kararı almadık. Yaşlılarımız bizim de yaşlılarımız… Biz 22 kalem ücretsiz grupları kastederek konuştuk. Belediye otobüslerindeki ücretsiz taşımacılığın gideri belediye başkanının ya da bürokratların cebinden çıkmıyor. Ama bu maliyet doğrudan bizim esnafımızın cebinden çıkıyor. 40-50 yıldır bu sektöre emek vermiş arkadaşlarımız var. Madem bu kadar sıkıntılı bir durum varsa, bu sektör hiç hayata geçirilmeseydi. 1975’li yıllarda belediyelerin otobüs alacak bütçeleri kısıtlı olduğu için bu işi özele devretme yoluna gitmişlerdi. Sonraki süreçte “tamam size ihtiyacımız kalmadı” da denmemeli.

Gelir-gider arasındaki dengesizlik esnaf açısından diğer hangi dezavantajları doğuruyor? 

Kazanamadığınız zaman doğru yatırımları yapamıyorsunuz. Araçlarınızı yenileyemiyorsunuz. Yeni araç fiyatları 7 buçuk milyon TL gibi rakamlara ulaştı. Bu rakamlar için kredi çekemiyorsunuz. Çekseniz bile bu gelir performansı ile zaten ödeme şansınız yok. Bununla birlikte aracımın bakımını yaptırayım, yedek parçalarını değiştireyim dediğinizde yine bunu karşılayamıyorsunuz. Dolayısıyla biz her fırsatta bu kartları gelir durumuna göre verin diyoruz. Bu uygulama adaletli şekilde kanunla düzenlenmelidir. Ankara’nın lüks mahallesinde 3-4 milyon dolar değerinde bir evin sahibini biz ücretsiz taşırken, oraya temizlik ya da tamir için giden hizmetliden taşıma ücreti alıyoruz. Devletimiz sosyal yardım yaparken nasıl gelir tespiti yapıyorsa, ücretsiz taşımada da aynı tespitin yapılmasını istiyoruz. Bizim engelli vatandaşlarımızla, şehit-gazi yakınlarımızla ilgili hiçbir sorunumuz yok. Ama ücretsiz taşımacılıkla ilgili kartların alımı çok kolaylaştı. Günlük olarak işlerini rahatça görebilen, hatta özel sektör ya da devlet kurumlarında rahatça çalışabilen, engellilik derecesi düşük olan yolcuları da bizler ücretsiz taşımak zorunda bırakılıyoruz. Biz bu kartların dağıtılmasına da karşı değiliz, sadece yükümüzün hafifletilmesini istiyoruz. Vatandaşlarımız bizi kamu araçlarıyla kıyaslıyor ama biz özel sektörüz. Personellerimizin tek geçim kaynağı bu sektör. Bu ayrımın net şekilde yapılmasına dikkat çekmeye çalışıyoruz.

“BANKALAR UZUN VADEDE KREDİ VERMEKTEN ÇEKİNİYOR”

Kredi destekleri noktasında muaf olduğunuz hiçbir husus yok mu?

Tüm ticari araçlarla ilgili böyle bir beklenti var. ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) muafiyeti bizi çok ilgilendirmiyor. Biz esnaf kefalet kredileri kullanıyoruz. KDV (Katma Değer Vergisi) çok yüksek. Bir defaya mahsus KDV indirimi yapın dedik. Ya da esnafımızın yeni araçlarının yüzde 80’ini karşılayacak krediler verilsin istedik. Bu sayede araçlarımız yenilenir, otomotiv sektörü de hareketlenir. Bu taleplerimizi Cumhurbaşkanı Yardımcısı

Beypazarı'nda hacı adayları için seminer düzenlendi Beypazarı'nda hacı adayları için seminer düzenlendi

Cevdet Yılmaz’a ve ilgili bakanlarımıza ilettik. Bankalar bile esnafımızın geleceğini problemli görüyor ve uzun vadede kredi vermekten çekiniyor. Umarım beklentimiz karşılık bulur.

EGO Genel Müdürlüğünce 31 Mart 2024'e kadar özel halk otobüsü esnafına gelir desteği verilmesi kararlaştırılmıştı. Bu destek artan enflasyonu karşılıyor mu?

Bu destek ABB Başkanı Mansur beyin teklifiyle belediye meclisinden geçti. Ama destekler olması gereken rakamların altında kaldı. Ay sonunda arkadaşlarımıza gelen bu destek, akaryakıt borçlarını kapatmada yardımcı oluyor. Ama araç bakım giderleri, personel gideri, yan hizmet giderleri noktasında esnafımız kendi cebinden borçlanıyor. Şu anda tüm gelirler ve destekler sadece aşırı borçlanmayı engelliyor. Araçlarda ciddi hasarlar oluşursa esnafımız 3-4 ay geriye gidiyor. Kar eden esnaf sayımız yok denecek kadar az. Sıkıntılı bir sektörüz. Türkiye geneli böyle. Çözüm üretmeye çalışıyoruz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş hanım, “gelir desteğinde artış sağlansın, devamında da her yıl asgari ücret ve memur kat sayısına göre artış devam etsin” dedi. Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile birlikte çalışmalar sürüyor. Sanıyorum ki ilerleyen günlerde bizleri davet edecekler. Bununla birlikte bakanlığımıza akaryakıtta vergi avantajı sağlanması talebinde bulunduk. “Tamamen muaf tutmasanız bile oranlama ile indirim yapmalısınız” dedik. “Size böyle bir destek verildiği zaman tüm sektörler istiyor” karşılığını alınca, “ücretsiz hizmet yapan tek özel sektör biziz”cevabını verdik. Bu yöndeki beklentimiz hayata geçecek gibi görünmüyor. 

Röp (2)

KAMUOYUNUN ÖNÜNE ATILAN BİR SEKTÖRÜZ

Bir konuşmanızda taleplerinizin popülist siyasete alet edildiğinden yakınıyorsunuz. Bunu açar mısınız?

Dikkat ederseniz yerel seçimlerde, belediye başkan adayları her zaman ulaşım üzerinden vaatte bulunuyor. En kolay şekilde kamuoyunun önüne atılan bir sektörüz. Bir sektörle ilgili vaatte bulunurken bunun etkisini iyi analiz etmek gerekir. Yani ücretsiz ulaşım sözü verdiğinizde bunun altının dolu dolması gerekiyor. Biz adaylardan “ben ücretsiz ulaşım sağlayacağım ama özel halk otobüs esnafımızı da mağdur etmeyeceğim” cümlesini duymak istiyoruz. Bunun da alt yapısının nasıl oluşturulacağını, nasıl bir destek mekanizması sağlanacağını açıklamaları gerekir. Popülist siyasetten kastımız buydu. Yani bir sektörle alakalı hayati kararlar alınırken çok yönlü düşünülmeli. Türkiye genelinde ciddi sayıda aracımız var. Bu araçların hepsi bir kişiye ait değil. Ortaklarıyla, çalışanlarıyla ve bu kişilerin aileleri ile beraber büyük bir kitleden bahsediyoruz. Bunu dikkate almak zorundasınız. Seçim süresince gezdiğim illerde bu konuyu da özellikle adaylarımıza anlatıyorum. Belki sanayici iş insanı değiliz, fabrikalarımız yok ama biz de kendi çapımızda istihdam yaratan, direkt vergilerini ödeyen, tamircisinden akaryakıt sektörüne kadar yardımcı hizmetlere katkı sağlayan devasa bir sektörüz. Bu nedenle söylemlerimizin dikkate alınıp, taleplerimizin karşılanması gerekiyor. 

Belediye otobüsleri ile birlikte taşıma hattı konusunda nasıl bir koordinasyon sağlıyorsunuz? Hat paylaşımı ile ilgili sorunlarınız var mı?

Böyle bir sorunumuz yok. Zaten aynı ücret tarifeleriyle çalışıyoruz. Örneğin bir abonman sistemi ile belediye otobüslerine binen yolcular bizim otobüslerimizi de rahatlıkla kullanabiliyor. Bizim çalıştığımız hatların neredeyse hepsinde belediye otobüsleri de var. Ama minibüsçülerin hat talepleriyle ilgili bazen orta yolu bulamıyoruz. Mansur bey konuyla ilgili, “uzlaşın gelin, bütün taleplerinizi yerine getirelim” dedi.

Belediye, bir hat üzerinde kendi otobüsünü çektiği zaman özel sektöre katkı sağlamış olmuyor mu?

Otobüs sayılarımız çok değişmediği için böyle bir katkı sağlanmış olmuyor. Bahsettiğiniz durumlarda arkadaşlarımız sefer sayılarını artırıyor. İhtiyaç olan bölgelerde belediye otobüslerinin aktif faaliyet gösteremeyeceği ya da yetersiz kalacağı anlaşıldığı zaman, arkadaşlarımız sefer sayılarını artırarak o bölgede hizmet vermeye devam ediyor. Zaten denetim standartları bizim otobüslerimizde de aynı şekilde uygulandığı için belediye otobüsü ya da özel halk otobüsünün hizmet etmesi noktasında bir sıkıntı yaşanmıyor. Bir bölgeye yeni metro hattı ya da alternatif taşıma sistemleri hizmet ettiği durumlarda o bölgede faaliyet gösteren otobüslerimizi alıp yine belediye ile istişarelerden sonra diğer yoğun olan bölgelere transfer sağlayabiliyoruz.

Medyada sıkça yer alan otobüs şoförlerine yönelik şiddette son durum nedir?

Tabi ki şiddet olaylarını her durumda engellemek için elimizden geleni yapıyoruz. Şiddet konusunda hem esnafımız açısından hem de yolcularımız açısından psikolojik durumları göz ardı etmememiz gerekiyor. Bazı şeyleri ya doğru anlatamadık ya da anlaşılamadık. Biz bu işi ticari yapıyoruz. Durakta duruyorsunuz, 30 tane yolcu alıyorsunuz, bunların 25’ini ücretsiz taşıyorsunuz. Buraya kadar sorun yok. Ama belli bir noktadan sonra, “Yakıtımı nasıl alacağım? Tamirimi nasıl yapacağım? Evimi nasıl geçindireceğim? sorularını sormaya başladığınızda sinirleriniz gerilebiliyor. Biz kimseden hak ettiğimizin üzerinde bir maddi destek beklemiyoruz. Tamamen reel rakamlar üzerinden konuşmalıyız. Zaten ülkemizin neredeyse tümünde elektronik ücret toplama sistemi var. Bütün girdiler bu sistemde mevcut. Rakamları da bu veriler doğrultusunda konuşmamız gerekiyor. Biz ilgili bakanlıklara; “Bizim söylediklerimizi de boş verin. Kaç kişinin ücretsiz bindiğini, kaç kişinin indirimli yolculuk yaptığınıbelediyelerden öğrenin, siz karar verin” diyoruz. Kamuoyuna da her fırsatta şunu soruyoruz: Siz ücretsiz hizmet yapar mısınız? Hiçbir özel sektöre bunu yaptıramazsınız. Bakanlıklarımız yaşlılarımızla, engellilerimizle ya da özel gereksinimliçocuklarımızda ilgili çok güzel sosyal projeler yapıyor, biz de mutlu oluyoruz. Ama tüm bu projeler yapılırken özel sektöre parası bire bir ödeniyor. Bizim günahımız ne? Bizim insanlara verilen haklar ile ilgili bir problemimiz yok, sadece esnafa verilemeyen haklarımızın peşindeyiz.

“KALICI FORMÜLLER HAYATA GEÇMELİ”

Seçimlerden sonra görevine yeni başlayacak olan ABB yönetiminden başka hangi konularda beklentileriniz var?

Yeni belediye başkanı kim olursa olsun bizim ilk beklentimiz, özel halk otobüslerinin sürekli olarak kamuoyunun gündemine gelmemesi. Biz kalıcı formüllerin hayata geçmesini istiyoruz. Yani belediyenin, esnafın ve vatandaşın mutlu olabileceği formüller üretilmeli, sektörümüz ayakta tutulmalıdır. Önceki dönemlerde biz bir yolcudan aldığımız ücret ile bir litre mazotumuzu karşılarken, şu anda 5 yolcudan bir litre mazotumuzu karşılayamıyoruz. Bu aradaki farkı; biniş başına makul ortalama rakam belirlenip, bunun esnafımıza ödenmesini istiyoruz. Bu uygulama Bursa’da hala devam ediyor. Ücretsiz, indirimli, aktarmalı, abonman yolcuları ayırt etmeksizin her binişte yolcu başına destek almayı bekliyoruz. Böyle bir uygulamada esnaf da vatandaş da belediye de asla mağdur olmayacaktır. Bu uygulamayı tüm Türkiye genelinden bekliyoruz. Ücret tarifelerini güncellemeyerek vatandaşın mağdur olmamasını düşünürken, bizlerin de vatandaş olduğunu unutmamanız gerekiyor.

Muhabir: Tolga ALCA