Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), 4. Yargı Paketi'nde kabul edilen maddeler arasında olan cinsel istismar suçunda 'somut delil' aranması maddesine karşı açıklama yaptı. Somut delil şartının cinsel istismar suçlarında tutuklamayı neredeyse imkansız hale getireceğine dikkat çeken EŞİK açıklaması, 'Cinsel suçlarda mevcudiyeti çok zor olan görüntü kaydı, ses kaydı gibi delillerin aranması ile bu suçlarda cezasızlığın önü tamamen açılıyor' dedi. EŞİK, 'Herkesi, çocuk istismarcılarına affın önlenmesi için Meclis kapanana dek konuyu takip etmeye çağırıyoruz' dedi.

Açıklamada şöyle denildi:

'4. Yargı Paketi'nde yer alan, tecavüz ve çocukların cinsel istismarı suçlarında tutuklama için somut delil aranması kriteri getiren madde, 7 Temmuz'da TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Bu suçlarda tutuklama şartları arasında zaten 'kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut olgular' aranıyordu. Bu bahane ile cinsel suçlarda tutuklama ve mahkûmiyet kararı neredeyse sadece istisnai olarak veriliyordu. Şimdi de somut delil şartının altı kalın bir biçimde çizilerek, bu suçlarda tutuklama neredeyse imkansız hale getiriliyor. Bu düzenleme ile Yargıtay'ın mağdurun beyanının (belli kriterlerin varlığı halinde) hükme esas alınması konusundaki içtihatları da yok edilmek isteniyor. Cinsel suçlarda mevcudiyeti çok zor olan görüntü kaydı, ses kaydı gibi delillerin aranması ile bu suçlarda cezasızlığın önü tamamen açılıyor.'

'ÇOCUK İSTİSMARININ AFFI OLMAZ'

'Somut delil şartı ile, cinsel suçlarda tutuklama ya da mahkûmiyet yoluyla cezaevlerine girmek imkansız hale getirilirken; bir yandan da bunlar için af çıkartılarak cezaevleri boşaltılmak istenmektedir.' Denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:

' 4. Yargı Paketi Adalet Komisyonu'nda tartışılırken, AKP'li vekiller, TCK 103'teki çocukların cinsel istismarı suçundan cezaevlerinde bulunanların affı ile ilgili bir maddenin de pakete eklenmesini istemişti. Çocuk cinsel istismarı ve tecavüzün evlilik yoluyla aklanması anlamına gelen bu girişim muhalefet vekilleri tarafından engellenmişti. İktidarın yıllardır bu af taslakları ile dolaştığını, 2016 ve 2020'de bu affı çıkarmaya çalıştığını biliyoruz. Herkesi,çocuk istismarcılarına affın önlenmesi için Meclis kapanana dek konuyu takip etmeye çağırıyoruz.'

'İSTİSMAR İNSANLIK SUÇUDUR'

Öte yandan, Eğitim Sen Genel Merkezi de, 4. Yargı Paketinde 'katalog suçlar' kapsamına alınan tecavüz, işkence ve çocuğa cinsel istismardan tutuklamada 'somut delil' aranması koşulu getirilmesine tepki gösterdi. Eğitim Sen'in konuya dair yaptığı açıklamada 'İstismar insanlık suçudur, yasalarla meşrulaştırmanıza izin vermeyeceğiz!' denildi.

Eğitim Sen Genel Merkezinin konuya dair yayınladığı açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

'AKP'nin TBMM Başkanlığı'na sunduğu ve TBMM Adalet Komisyon'unda kabul edilen 27 maddelik Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nde, 'katalog suçlar' kapsamına alınan tecavüz, işkence ve çocuğa cinsel istismardan tutuklamada 'somut delil' aranması koşulu getirildi. Söz konusu yasanın çocuğa istismarda kuvvetli suç şüphesinin yerine 'somut delil' aranmasını da içeren 14 maddeden oluşan birinci bölümü 8 Temmuz 2021'de TBMM Genel kurulundan geçti. Cinsel suçlarda tutuklamaları ve mahkûmiyeti görüntü, ses kaydı vb. gibi somut delil şartına bağlayan 4. Yargı Paketi ile birlikte, faillerin ceza alması zorlaştırılmış oldu. 1 Temmuz'da İstanbul Sözleşmesinin feshi, çocuk yaşta evliliklerin 'aileyi koruma' adı altında meşrulaştırılmaya çalışıldığı ve cinsel suçlara affın tekrardan tartışılmaya açıldığı bu günlerde, böyle bir düzenleme ile her geçen gün daha da kötüleşen Türkiye'nin insan hakları karnesine bir zayıf daha eklendi. İHD İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu'nun 2018'de yayınladığı rapora göre, son 16 yılda 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. Cinsel suçların yüzde 46'sının çocuklara karşı işlendiği Türkiye, çocuğun cinsel istismarında dünya listesinde 3. sırada yer aldı. Bu korkunç tabloya pandemi koşulları da eklenince, çocukların okula erişememeleri, maruz kaldıkları cinsel istismar ve şiddetin fark edilmesini, destek alabilecekleri kurumlara ve aktörlere ulaşmalarını zorlaştırarak sorunu daha da derinleştirdi.'

'ANAYASAL SUÇ İŞLENİYOR'

Parlamento iradesinin yok sayılarak İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı alındığı hatırlatılan açıklamada şunlar kaydedildi:

'4. Yargı paketinde yapılan yeni düzenleme, delillerin karartılmasına yol açacak, kadın ve çocukların şiddet tehdidi altında yaşamasına, mağdurun şikayetçi olmasının ve etkin soruşturma yürütülmesinin zorlaşmasına sebep olacaktır. Zira,katolog suçlar kapsamına alınan çocuğa istismarda ve cinsel suçlarda somut delilin elde edilmesi her zaman mümkün olmazken, bu suçlar çoğunlukla mağdurun yalnız olduğu ve herhangi bir kayıt cihazının olmadığı ortamlarda işlenmektedir. Oysaki Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10. maddesine göre 'Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz' denilmiştir.

Yine Anayasa'nın 41. maddesi 'Devlet, çocukları her türlü istismara ve şiddete karşı koruyucu tedbirleri alır' hükmüyle devlete yükümlülük getirmiştir. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'da ise 'Koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil ve belge aranmaz. Önleyici tedbir kararı, geciktirilmeksizin verilir. Bu kararın verilmesi, bu kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokacak şekilde geciktirilemez' hükmü getirilmiştir. Mevcut yasaların uygulanmaması ve kadınların ve çocukların haklarını gasp eden, daraltan söz konusu yasal düzenlemeler ile devlet, yükümlülüklerini yerine getirmemekte, bunu sağlayanlar ise anayasal suç işlemektedir.'

'İSTİSMARI MEŞRULAŞTIRAN YASAL DÜZENLEMELER DERHAL GERİ ÇEKİLSİN'

'Mevcut durumda, kadın ve çocuğa karşı işlenen suçlar ile mücadelede adli makamların vermiş olduğu skandal kararlar ortadayken, söz konusu düzenleme ile cinsel suçlarla mücadele sekteye uğratılarak, sorun daha da derinleşmiş olacaktır.' Denilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

'Sendikamız, ilke amaç ve prensipleri gereği ayrımcı, cinsiyetçi ve baskıcı politikaların ve uygulayıcıların karşısında olacaktır. Çocuk istismarının erken evlilik adıyla meşrulaştırma girişimlerinin arttığı, kadına ve çocuğa karşı baskı, şiddet ve istismarın yoğun biçimde devam ettiği bir dönemde, kadınların ve çocukların haklarına yönelik her türlü müdahaleye karşı mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir. Şiddeti, tacizi, tecavüzü, istismarı meşrulaştıran yasal düzenlemeler derhal geri çekilmeli, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun hükümleri uygulanmalıdır. İstanbul Sözleşmesi'nden, haklarımızdan, yaşamlarımızdan vazgeçmeyeceğiz!'

Editör: Haber Merkezi