Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) her yıl düzenlediği gezici eğitim seminerlerinin 34”üncüsü, bu yıl 17-23 Eylül 2023 tarihleri arasında gerçekleştirildi. 6 Şubat Depremlerinin yaşandığı Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Kahramanmaraş illerinde gerçekleşen seminerlerin sonucunu kamuoyu ile paylaşan TTB Merkez Konzeyi ile TTB GES katılımcıları, Hatay'ın ve devamında Adıyaman'ın halen insana yaraşır yaşam olanaklarından uzak kentler olduğuna işaret ederek, “Afetler toplumun daha iyi bir biçimde yeniden oluşmasına fırsat verir. Bu fırsatı değerlendirebilmek için akılcı, bilimsel, demokratik ve etik bir yaklaşımla süreci yönetmek kaçınılmazdır" dedi.

TTB Genel Merkezi'nde yapılan açıklamayı TTB MK üyeleri Dr. Adalet Çıbık, Dr. Alican Bahadır, TTB GES Yürütücüsü Dr. Muzaffer Eskiocak ile GES katılımcıları Dr. Gül Usar Yıldız ve Dr. Sedat Yiğit kamuoyuna aktardılar.

Gezici Eğitim Seminerleri (GES)'nde elde edinilen, gözlemlenen ve öne çıkan bulgular şöyle:

• AFAD yeleklerinin kontrolsüz dağıtımının yağmacıları kamufle ettiği belirtilmiştir.

• Antakya'da halen güvenlik açısından gece özel araçla şehirde gezilemeyeceği söylenmiş.

• Depremzede kadınlar aydınlatmanın iyi olmaması sebebiyle tuvalet/banyo alanına giderken korktuklarını ifade etmişlerdir. Bu sebeple kadınlarda hijyen ve genito-üriner sağlık sorunları ortaya çıktığı ifade edilmiştir.

• Görüşmelerde, şehrin uygun olmayan zeminde kurulduğu, deprem sonrası şehir planlarında da aynı planlar ile ve inşaatlarda depreme dirençliliği sağlayacak teknik düzenlemeler yapılmadan yapılaşmanın başladığı ve yapı denetiminin özel şirketler tarafından yapılmaya devam ettiği ifade edilmiştir.

• 2027'ye kadar barınmanın konteyner kentlerde olmaya devam edeceği, çadır kentlerin sayısının çok az kalacağı belirtilmiştir. Çadır alanlarında barınanların tamamı Suriyeli sığınmacılardır.

• Yerinde ayrıştırma yapan yıkım şirketlerinin binayı yıkmaya geldiğinde içindeki her şey ile binaya el koyduğunun söylenmiştir.

• Deprem bölgesinde 9’uncu ayda beş yaş altı çocuklarda beslenme yetersizliği endişesi olmuştur. Bu sebep ile Antakya'da beslenme ve gıda güvencesi çalışması başlatılmıştır.

• Antakya dışındaki tüm illerde toplu taşımanın olduğu ve depremden sonra şehirlerde rehabilitasyon ve iyileştirmenin olduğu şeklindedir. Ancak Antakya'da belli saatlerde hastaneler hariç toplu taşımanın olmadığı gözlenmiştir.

• Depremin 9’uncu ayı olmasına rağmen Antakya'da aile hekimliği birimlerinin büyük kısmında internet bağlantısının yetersiz olması nedeniyle kayıtların poliklinik defterleri aracılığıyla tutulduğu belirtilmiştir.

• Aşılama ve üreme sağlığı hizmetleri için ilçe sağlık müdürlüğü ekipleriyle mobil araçlar ile hizmet verilmeye çalışılmıştır. Çadır kentlere ASM kurulup deprem sonrası ilk ayda aşı ve izlemlerin başladığı belirtilmiştir.

• Depremde Hatay'da sağlam kalan tek hastane olan Dörtyol Devlet Hastanesi'nin inşaat projesinin revizyonu sonucu eklenen sismik izolatörleri sayesinde yıkılmadığı öğrenilmiştir.

• Dörtyol'a, ilk dört günün sonunda resmi görevlendirme yapılmadan birçok ekibin (yaklaşık 1500 personel) geldiği, gelenlerin kayıt altına alındığı, "Ben doktorum" diyen herkesin hastanede yer bulduğunu söylendi.

• Depremin 9’uncu ayında Antakya merkezde konteynerlar ile organize edilen sahra hastanesinin poliklinikleri ve konteynerlarında halen su yoktur. Muayene yaparken doktorlar ellerini yıkayamamakta, tuvaletler kullanılamamaktadır.

• Dörtyol Devlet Hastanesi dışında, ameliyatların halen yapılamadığı bildirilmiştir.

• Pek çok ilde moloz döküm alanlarının, doğal koruma alanları, tarım arazileri, zeytinlikler veya yaşam alanlarına çok yakın bölgelerde olduğu gözlemlenmiştir.

• Afet sonrası ortaya çıkan molozların nerede toplanacağı ve nasıl bertaraf edileceği afet öncesinde planlanması gereken önemli konulardan biridir. Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) incelendiğinde moloz döküm alanlarının nasıl seçileceğine ilişkin bilgiye rastlanmamıştır.

•  Antakya'da bir psikiyatri uzmanı ile görüşmemizde genel olarak insanlarda terk edilmişlik, gözden çıkarılmışlık düşünceleri mevcut olup başvuran her üç hastanın ikisinin intihar düşündüğü gözlenmiştir.

• TTB'nin sağladığı ya da TTB adına yollanan yardımların Adana Tabip Odası'nda toplanıp illere koordine bir şekilde iletildiği öğrenilmiştir. Ahfadın bu yardımlara el koymak istediği ancak uygun bürokrasi yürütülerek buna engel olunduğu söylenmiştir.

“HATAY EN DEZAVANTAJLI İL”

Raporun sonuç kısmında yer alan ifadeler şöyle:

• AFAD'ın "Afetlere dirençli toplum oluşturmak" misyonun risk azaltma ve müdahale öğelerinin, pilot il olarak çalışılan Kahramanmaraş dahil, GES kapsamındaki dört ilde gerçekleştirilmediği saptanmıştır.

• Eldeki kurtarma olanaklarının (işgücü ve makine parkı) zamanındalık ve etkililik bağlamlarında kullanılmamış olması, müdahaleye ilişkin misyonun gerçekleşmemiş olması, prematür onbinlerce ölüm ve yaralanmanın olası nedenlerinden biri olarak görünmektedir.

• Afete dönüşen Şubat 2023 depremlerinden sağ kurtulanların da, insana yaraşır bir yaşama henüz kavuşturulmadığı, sağlığın toplumsal belirleyicileri (barınma, beslenme, yeterli miktarda temiz suya erişim, eğitim, güvenlik, adalet/hakkaniyet, istihdam/gelir) ve sağlık hizmetlerine erişim sorunlarının sürdüğü saptanmıştır. Bu açıdan Hatay, insana yaraşır yaşam olanaklarına ve hizmetlere erişememe bağlamında en dezavantajlı konumda görünmektedir. Adıyaman, bu açıdan Hatay'ın takipçisi görünümündedir.

• Kış mevsimine girerken gerek barınma koşulları, gerek halen amaca uygun, organize bir biçimde sağlık hizmetleri ciddi bir halk sağlığı tehdidi oluşturmaktadır.

TTB'NİN ÖNERİLERİ

TTB, konu hakkındaki önerilerini ise şöyle sıraladı:

• Depremzedelerin başta, deprem yetimleri, yaşlılar, kadınlar, tek ebeveynli aileler olmak üzere, acil yaşamsal gereksinimleri karşılanmalı, sağlıklı oluşun ön koşulları sağlanmalıdır.

• İllerin risklerini azaltma planlarının yenilenmesi gerekir.

• İllerin müdahale planlarının yenilenmesi gerekir.

Kaynak: Dilek ŞAHİN