Bir simit ortalama 70 gram; fiyatı ise şehirden şehre mekandan mekana değişiyor. 10 liraya da 15 liraya da satan var. Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın derler demesine ama bahse konu şey simit olunca iş değişiyor.
Çünkü simidin cirmi küçük ama cürmü hayli büyük. Bu yiyecek, bir el kadar tuttuğu yerin ötesinde bir anlam taşımaya başladı ve 22 yıllık siyasal İslamcı iktidarın uyguladığı ekonomi politiğin özetine dönüştü. Hayat pahalılığı, enflasyon, yoksulluk, açlık gibi derin konuların sembolü ve bir karşılaştırma aracı şimdi… Öyle zavallı bir durumdayız ve öyle diplere düştük ki, et ve süt alıp almamak ölçü değil, gönül rahatlığı ile simit yiyip yiyemediğin gösterge…
Bu kıyaslamayı da en çok 22 yıldır ülkeyi yöneten AKP’nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan yapardı. 1993 yılında yaptığı o ateşli konuşması meşhurdur.

 
“Üç tane çocuğunuz, hatun dört, siz beş. Bakın çay ve simidin dışında başka bir şey yemeyeceksiniz. Ay 30 gün. Ne yapar? Evin kirasını kim ödeyecek? Elektrik, su parasını kim ödeyecek? Çoluk çocuğun okul masrafını kim karşılayacak? Soruyorum sizlere; Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile layık görmüyor. Bunların peşinden nasıl gideceksiniz?”

5 kişilik aile üzerinden üç öğün sadece bir bardak çay içildiği ve bir simit yenildiği düşünülerek yapılan hesapta, aylık bedel 9 bin lira. Bu da asgari ücretin yarısı… Simidi de çayı da 10’ar lira üzerinden hesapladım ki, piyasa gerçekliğini tam ifade etmiyor. Çünkü simit de çay da artık 10 liranın üzerinde…
Kullanacağımız cetveli elimize veren Erdoğan olduğundan şimdi o cetveli eğip bükmeye çalışıyor ve seçim öncesinden başlamak üzere simitle ifade edilecek kahrolası yoksulluğun üzerini örtmek istiyor. Bunun için de iktidarın gücünü kullanarak olmadık yöntemlere başvuruyor.
Seçimden önce telkin ve baskı yoluyla piyasa baskılanarak seçmen tepkisini artıracak zamlar durduruldu. Örneğin Ankara’da 10 liradan satılan simidin 27 Ocak itibarıyla 15 liradan satılacağı açıklandı ama Pideciler ve Simitçiler Odası Başkanı Savaş Delibaş, Ticaret Bakanlığı’na çağrıldı. Gerisini Delibaş’tan dinleyelim:
“Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan beni makamına davet etti ve niçin zam yaptığımızı sordu. Fiyat artışlarını hatırlattım. Tarım Bakanlığı uzmanlarının çıkardığı maliyeti bakan yardımcısına gösterdim. Onların hesabına göre 12 lira 70 kuruş maliyet çıktı. Yani bizim belirlediğimiz maliyetten de yüksek. Zammı ertelememizi istedi. Hatta bizi üzen, kıran bazı ifadeleri de oldu. Ben de bunun üzerine açıklama yapacağımı söyledim."

Müdahale üzerine fiyat 10 liraya düşürüldü. Seçim bitti; meslek odası maliyetinin 13.2 liraya ulaştığını söylediği simidin fiyatını 15 liraya çıkardı. Zam uygulanamıyor çünkü iktidar bir gecede fiyatın artırılması için Ticaret Bakanlığı’ndan onay şartını getiren bir yönetmelik değişikliği gerçekleştirdi.
Ortaya tuhaf bir durum çıktı ve ilgili meslek odası Danıştay’da iptal davası açtı. Çünkü, Delibaş’ın çok önemli ve kritik bir sorusu var. Diğer bütün esnaf odalarının tarifelerinde Ticaret Bakanlığı onayı aranmaz iken simit için böyle bir şartın neden getirildiğini soruyor ve “mesleğimizi bloke altına almak kabul edilebilir bir durum değil” diyor. Yani, Anayasa’nın eşitlik ilkesinin çiğnendiğini ifade ediyor.

Delibaş’ın “neden sadece simit için Ticaret Bakanlığı onayı aranıyor” sorusunun cevabı çok derin.
Çünkü, simidin cirmi küçük ama cürmü büyük. AKP, simitle vurulduğunun farkında…