Türkiye’nin siyasi tarihinde 1989 seçimlerinin ayrı bir yeri vardır. Yolsuzluklar, enflasyon ve zamlar nedeniyle ANAP iktidarına karşı biriken öfkenin sandıkta patladığı yıldır 1989… ANAP, kazanabilmek için seçim yasalarında kendi lehine olacak düzenlemelere bile gitmişti. Dolayısıyla 1989, bir genel seçim havasında geçti.

4 eğilimi birleştirme iddiasındaki ANAP da tıpkı AKP gibi seçmeni tehdit etmekteydi. Bir sandalyede eli kolu bağlanmış belediye başkanlarıyla seçmene, iktidar partisinin tercih edilmesi durumunda hizmet geleceği aksi takdirde cezalandırılacağı propaganda ediliyordu. Ancak ANAP’ın tehdit ve şantajlarına boyun eğilmedi ve SHP, tarihi bir zafer kazandı. Büyük şehirlerde metropol ilçelerin neredeyse tamamında belediye başkanlıklarını aldı. Genel Başkan Erdal İnönü, “5 yıl daha limon gibi sıkılmaya gücünüz var mı?” diye soruyordu ve süpürge ile de ANAP’ın süpürülüp atılacağını söylüyordu. Limon ve süpürge kampanyaları siyasi tarihimizin en etkili ve akılda kalan kampanyası da oldu.

Seçmen, limon gibi sıkılmaya rızalık göstermedi ve ANAP’ı yerel yönetimlerde süpürüp attı. İstisnalar dışında metropol ilçelerin tümünde SHP’li belediye başkanları iş başına geçti. Aynı rüzgar, 1991 seçimlerinde de DYP’den sonra SHP’yi ikinci parti yaptı.
Gelin görün ki, kazanılan bu başarıya bir süre sonra gölge düştü; rüşvet, yolsuzluk iddiaları aldı başını yürüdü, kentsel sorunların çözümünde yetersiz kalındı. Özellikle İSKİ’de patlayan skandal, büyük bir güven kaybına neden oldu. Aslında, İSKİ skandalı, AKP iktidarlarında en alt düzeydeki bir partizan kadronun yaptığı yolsuzluğun milyonda biri bile değildi ama sosyal demokrat taban için hazmedilemezdi. Bugün şehirler parsel parsel satıldı, kayırmacılığın, imar yolsuzluklarının hesabı dahi yapılamıyor ama dindarların kahir ekseriyeti en ufak bir rahatsızlık dahi duymuyor.  

Gecekondu mahallelerinde, yoksul işçi semtlerinde sınıf bilincini, toplumsal mücadeleyi örgütleyen sol, 12 Eylül döneminde ezildiği ve SHP’li belediyeler de bu semtlerde güçlü bir taban yaratamadığı için ortaya çıkan boşluğu siyasal İslamcılar doldurdu. “Adil düzen” söylemiyle ilk defa 1989 yılında 5 belediyeyi kazanan Refah Partisi, 1994 yılında Ankara ve İstanbul başta olmak üzere pek çok şehirde seçimi aldı. Ankara, çok küçük bir oy farkıyla kaybedildi; İstanbul’da merkez soldaki bölünme Recep Tayyip Erdoğan’ın işine yaradı.
1989 yılında elde ettiği başarıyı kalıcı hale getirememek, SHP’nin devamı niteliğindeki partilerde bir siyasi travmaya dönüştü. Son seçimde elde edilen başarı 1989 ruhunun dirilmesi gibiydi ama akla hemen 1994 yenilgisi geldi ve geçmişten ders çıkarılması gerektiği vurgulandı.  

Nitekim, CHP’de parti yönetimi bu travmayı dikkate almış göründüğünden, belediyelerin sıkı biçimde denetlenmesi gündemde. Yıllarca Eskişehir’i yöneten başarılı belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen’in başkanlığında yeni bir yapılanmaya gidilmesi beklenirken hafta sonunda da İktidar Yolunda CHP Belediyeciliği Çalıştayı yapıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP’ye bir avans verildiğinin ve kimi oyların da emanet olduğunun farkında. Şimdi Erdoğan ve AKP’ye yönelik tepki oylarını parti oylarına dönüştürmek, başarılı belediye uygulamalarıyla iktidara giden yolu açmak gerekiyor.
Küçük bir hata, CHP açısından ölümcül olabilir.