Geçtiğimiz günlerde Ekonomim'in Türkiye'deki gelir dağılımına dair hazırladığı rapor doğrultusunda eşitsizliğin geldiği son durumu birlikte inceleyelim. Öncelikle raporda ülkedeki yüzde birlik kesimin (%1) ülkedeki servetin yüzde kırkına (%40) sahip olması verisi gözümüze çarpıyor, bu oldukça yüksek bir oran. 

Sonrasında ise asıl önemli olan kısım geliyor: Halkın yüzde yetmiş birinin (%71) serveti 10.000 dolardan az. Yani mevcut ekonomik koşullarda halkın birikim yapması neredeyse imkansızlaşmış vaziyette. Birikimi doğrultusunda bir ev araba bile alamaz hale gelinmesinde en büyük etken piyasanın yeterince denetlenmemesidir. Görünmez eli göreniniz var mı? Sanıyorum ki görünmez el de enflasyonun olduğu yerden elini ayağını çekiyor.

Piyasa asla kendi halinde dengelenmiyor, fırsatçıları kayırdığımız bir hâl alıyor. Üstelik derinleşen sınıfsal farklar yaratıyor, toplumu tam ortasından sürekli bölüyoruz. Mülkiyet kavramı ile emek kavramı her şeyden önce yollarını sonsuza kadar ayırmış gibi duruyor. Özellikle de bizim ülkemizde. Bunların yanı sıra ahlakî çöküşten, ekonominin yarattığı depresyondan kaynaklanan çeşitli bağımlılıklardan bahsetmeme gerek bile yoktur sanırım.

Piyasanın denetlenmemesi ve vergilerdirme sisteminin yanlış olması toplumu her açıdan etkiler, bu çürümeye bir dur demek oldukça önem arz etmektedir.