Yeni bir yazarı tanımak…

Edebiyatın klasikler arasına girmiş romanlarını, öykü ve şiir kitaplarını okumak, dönüp dönüp okumak apayrı bir edebiyat şölenidir okumayı sevenler için…

Otuz yıl önce okuduğunuz, hatta filmini de seyrettiğiniz 'Anna Karanina'nın (Tolstoy'un romanı olduğunu söylemeye gerek var mı?) sayfalarını yeniden çevirmeye başladığınızda, artık 'yeni bir kitaptır' okuduğunuz. Çünkü, yaşam çok değişmiştir, siz değişmişsinizdir… Bilgi birikiminizle, duygusal dünyanızla 'başka bir insansınız'dır. Böyle olunca, kitabı algılamanızda, duyacağınız heyecanlarda, alacağınız hazlarda değişme olmuştur doğal olarak. Kitap da başka bir kitaba dönüşmüştür kendiliğinden…

Bununla birlikte, yazarı dünyasıyla, yazma biçemiyle, dünyaya bakışıyla, yarattığı duygusal atmosferle tanıyorsunuzdur. Her ne kadar kitap yeni bir kitaba dönüşmüşse de, tanıdık bir kalemin mürekkebinden dökülen sözcükler / tümcelerdir okuduğunuz…

Yeni, yepyeni bir yazarın ilk kitabını okumak öyle mi?

O kitabın sayfalarını çevirmek, hiç bilmediğiniz, sığlığını, derinliğini, dalgasını, rüzgarını tanımadığınız bir denizde kulaç atmaktır… Dalsanız kum mu vardır dipte, kayalar mı, yosun tarlası mı yoksa? Ancak dalınca öğreneceğiniz yeni bir bilgi olacaktır bu sizin için.

İşte bundan dolayıdır ki, yeni bir yazarın ilk kitabını okumak bambaşka bir heyecan selidir benim için.

***

Bu heyecanla okuduğum bir kitap 'Kırılgan Günlükler' (*).

Sevdiğim müzik gruplarından Düşgezginleri'nin solisti olarak önce sesiyle tanıdığım Esen Çelik'in romanı…

Sunuş niteliğindeki 'İçses' başlıklı kısa yazı, yeni bir yazarı tanıma heyecanımı biraz daha artırdı kitabı elime aldığımda:

'Uzunca bir süre sadece ilk cümleleri tekrarlayıp durdum zihnimde… Gerisi yoktu. Oturup yazmak ise aklımın ucundan bile geçmedi. Günler sonra, çok sıkıldığım, hazan ve hüzünle girift olduğum, karanlık ve yağmurlu bir eylül akşamında, ne olduğunu hala çözemediğim bir heyecanla, elime geçirdiğim boş bir deftere yazarken buldum kendimi, zihnimde yüzlerce kez tekrarlanan o ilk cümleleri… Ve gerisi geldi… Hem öyle bir geldi ki, kalemim yetişemiyordu hızına hikayenin…

Günlerce aralıksız yazdım. Yazarken Elif olduğumu hissettiğim, onunla ağladığım, mutlu olduğunda onun kadar sevindiğim ve tüm bunları yaparken de kendime inanamadığım garip bir hikaye KIRILGAN GÜNLÜKLER…'

Böyle diyor Esen Çelik.

Yazı şöyle bitiyor:

'Eksiklerim muhakkak olacaktır sabırsızlığımdan mütevellit, aldırmayın… Nasıl heyecanlıyım bilseniz…

Yazmak eşsiz bir özgürlük…'

***

Bu sunuş, yeni bir yazarı tanıma arzusunu iyice kışkırtıyor insanın…

Aşkın insanda yarattığı heyecanı, yaşama sevincini, aynı zamanda kırılganlıkları, hüznü roman kişisi Elif'in yaşadıkları üzerinden anlatmayı, sorgulamayı denemiş Esen Çelik. Günlük yöntemini seçmiş, kurduğu olayları anlatmak için…

İyi mi etmiş?

Gelecek yazıya bırakıyorum yanıtı…

________________________

Esen Çelik, 'Kırılgan Günlükler', Kanguru Yayınları, Basım: Ocak 2018, Ankara.