Son yazımızda 'Gelişmeler, Kılıçdaroğlu ve Akşener'in Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da farklı düşünceler taşıdıklarını ortaya koymaktadır' demiş...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yeniden aday olması konusunda, 'Muhalefet tarafında olan hukukçulardan bazıları da aday olabilir diyor ama neticede adaylığı konusunda bir soru işareti var' şeklindeki 'ihtiyatlı' ifadesine karşın...
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, 'Diyelim ki ses çıkardık nereye gidecek? Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK). O üyeleri atayan kim Erdoğan. Verdiği karara kim itiraz edecek? İtiraz edeceğin hiçbir yer yok. Anayasa Mahkemesi bile bakmıyor bu karara. (...) Dolayısıyla bizim Erdoğan'ın aday olup olmamasına kilitlenmek gibi bir düşüncemiz yok.' dediğini aktarmıştık.
***
Sayın Kılıçdaroğlu'nun sözleri bir gerçeğe işaret edebilir...
Ve sıradan bir vatandaş, bu tür bir durumla karşılaştığında çaresizliğe kapılarak Kılıçdaroğlu'nun ifadelerine benzer ifadeler kullanabilir...
Ancak bir siyasetçi, özellikle de ana muhalefet partisi lideri, yasal olmadığını düşündüğü bir uygulama karşısında çaresiz bir vatandaş gibi konuşmaya başlarsa ortada ciddi bir sorun var demektir!
***
Burada söz konusu olan Cumhurbaşkanı'nın Meclis'i fesih yetkisi ve yeniden aday olabilmesinin koşullarının var olup olmadığıdır...
Dolayısıyla Anayasa'nın ilgili maddelerinin uygulanıp uygulanmadığıdır...
Eğer ana muhalefet partisinin genel başkanı Anayasa'nın konuyla ilgili maddelerine uyulmadığını düşünüyorsa, bu konuda toplumu uyarmalı ve Anayasa'nın uygulanması için tüm yasal yolları sonuna kadar kullanmalıdır..
***
Hatırlanacağı üzere Kılıçdaroğlu'nun sözünü ettiğimiz açıklamasından kısa bir süre önce CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, 'Şimdi yeni bir mağduriyet üretmeye çalışıyorlar. Bizim için en iyi adayın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ifade etmek istiyorum' demişti...
Bu demeç, Kılıçdaroğlu'nun 'faydacı' yaklaşımının CHP içindeki yöneticilere de sirayet etmiş olduğunun bir göstergesidir...
Böylesi önemli bir konuda hukuksal durumu değerlendirmek yerine 'Karşıma kim çıkarsa iyidir' gibi bir anlayıştan hareket etmek doğru bir siyasal yaklaşım değildir. Kaldı ki, o yaklaşımın faydalı olup olmayacağı da şüphelidir!
***
CHP yetkililerinin bu kaderci ya da faydacı yaklaşımlarına karşın bu ülkenin saygın hukukçuları yaşanan gelişmelerle ilgili olarak ciddi uyarılar yapmakta ve yaşanabilecek vahim olaylara dikkat çekmektedir...
Örneğin eski Yargıtay Birinci Başkanı Sami Selçuk, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan makalesinde şunları söylemektedir:
'Yürürlükteki anayasanın cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili temel ilkeyi içeren ve apaçık olduğu için yorumu yasaklayan maddesi şöyledir: 'Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir' (m. 101/2). Bu durumu basına yorum ilkeleri ışığında açıkladığım halde kimileri karşı çıktılar ve cumhurbaşkanının TBMM'yi feshetme yetkisine dayanarak bu görüşü çürütmeye yeltendiler. (Bu yetkinin kullanılması için -EG) belirtilen olağanüstü durumlar şu anda ortada yok. Savaş ya da seferberlik gibi bir durum mu var? Yok.'
(Devam edecek)