Türk sporunun cesur yürekleri

Tam tamamına 43 yıldır Spor Teşkilatının içindeyim. Barış gazetesinde başlayan tanışıklığımız, Milliyet'e geçtikten sonra nurlar içinde uyusunlar meslek üstatlarım Devrim Sağıroğlu ve Erol Yaşar Türkalp'ın katkılarıyla üst düzeye çıktı. Hele Erol ağabeyle her akşam 17.00'den sonra Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün merkezi olan Ulus'taki binayı ziyaret etmemiz artık ritüele dönüşmüştü. Hala kulağımda çınlıyor 'Oğlum en iyi haber akşamları çıkar' sözleri…Gerçekten en iyi haberlerimizi hep o vakitlerde yazdık.

Tüm federasyonlar, Ulus'taki Atatürk heykelinin arkasındaki o dev binadaydı. Öyle şimdiki gibi ayrı binalar filan yoktu. Başkanı, yöneticileri, antrenörleri, hakemleri, masörleri, sporcuları hep orada bulurduk.

Kolay değil, bunca yıl minik sporculuk döneminde yakaladığımız sporcularla zamanı gelince Olimpiyatlara birlikte gittik. Sporculuktan sonra antrenörlüğü, spor yöneticiliğini seçenlerle de yolumuz yine hep aynı ortamlarda kesişti.

Şampiyon sporcularımız, federasyon başkanlığı görevine talip oldukları her dönemde, üstatlarım da ben de her zaman destekçileri olduk. Gerek Merkez Danışma Kurulu üyeliği gerekse Türkiye Spor Yazarları Derneğini temsilen genel delege olduğumuz süreçlerde oylarımız hep eski şampiyonlarımızın oldu.

Biliyorduk ki federasyonların kurtuluşu ancak içinden gelen sporcular tarafından yönetilmesiyle mümkün olur. Çok şükür ki şampiyonlarımız bizi hiçbir zaman mahcup etmediler. Hala da etmiyorlar… Çünkü onlar kelimenin tam anlamıyla Cesur Yürekler.

Tarih bize gösterdi ki hangi federasyon, içinden gelen biri tarafından yönetildiyse orada başarı var demektir. Çok gerilere gitmeye gerek yok… Bakın Suat Çelen'e Cimnastik onunla uçuşa geçti… Sadece Olimpiyat madalyasıyla değil. Sporcularımız Avrupa ve Dünya klasmanlarına en üstlere tırmandı. Metin Şahin ile Tekvando hiçbir olimpiyat oyunlarını boş geçmiyor, mutlaka madalya kazanıyor. Karate, dünya karmasına seçilmiş rahmetli Esat Delihasan'ın büyük çabalarıyla alındığı ilk Olimpiyatta 4 madalya birden kazandı. Gençliğe yönelerek geleceğe güvenle baktıran Judo, Sezer Huysuz'un başkanlığında en iyi alt yapıya sahip federasyonlardan biri oldu. Takım sporlarındaki gururumuz bizi iki kez olimpiyatlarda temsil eden A Milli Kadın Voleybol takımımızın başarıları, A Milli Erkek Voleybol takımımızın yükselen başarı çizgisi, alt yapıdaki Fabrika Voleybol modeliyle dikkat çeken Voleybol Federasyonun da başında bu branşta sporcu, antrenör ve yönetici olarak katkı veren Mehmet Akif Üstündağ var. Basketbolda başarı denince akla ilk gelen Turgay Demirel olur. Kimse gücenmesin ama bu branşa çağ atlatan, futbolun tahtını sallayan başarılar; erkeklerde hem Avrupa hem de Dünya Şampiyonalarında elde edilen ikinciliklerin yanı sıra Kadınlarda da Avrupa'da 2'cilik, 3'cülük ve 2012 Londra'da Olimpiyat 5'ciliği hep onun döneminde geldi. Şimdi de Türk basketbolunun tüm önemli başarılarında oynayarak katkı veren 269 kez milli formayı giymiş eski sporcu Hidayet Türkoğlu, bayrağı daha yukarılara taşımak için hizmet amacında.

Tabi ki sadece şampiyon sporcular değil yıllarca yönetici olarak katkı yapanlar da branşlarını hep iyiye götürdüler. Alın size en iyi örnek Abdullah Topaloğlu… Topaloğlu; Okçuluk federasyonunda TMOK Başkanı, IOC Yönetim Kurulu üyesi ve Dünya Okçuluk Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener'in yanında 17 yıl yöneticilik, sonra da son 15 yıl da başkanlık yaptığı Okçuluğa, 2020 Tokyo'da altın madalya kazandırarak zirve yaptırdı.

SON CESUR YÜREK: ŞEREF EROĞLU

Bu cesur yürekleri çoğaltmak mümkün ama darılmasınlar, hepsini bu sütunlara sığdıramayız. Ama asıl dikkat çekmek istediğim son bir 'Cesur Yürek' daha var. Bu yılki Olimpiyat ve Dünya şampiyonasında altın çıkaramayan, tüm branşların madalya lokomotifi Güreş Federasyonunun başına 'Güreşi güreşçiler yönetecek' sloganıyla yeni bir hikaye yazmaya gelen Şeref Eroğlu'dan söz etmek istiyorum.

Eroğlu; 30'un üzerinde Güreş Eğitim Merkezinde bulunan 1300 hazır genç güreşçiye rağmen eldeki bu cevheri bir sisteme oturtamadıkları, 'Miniği, yıldıza, yıldızı gence, genci de büyüğe' taşıyamadıklarından, devralınan güreşçi havuzunun çok aşağılarda bulunduğunu üzülerek belirtiyor.

Yeni bir jenerasyon yetiştirmek için kolları sıvadıklarını söyleyen Güreş Federasyonunun yeni başkanı, şu anda 18-19 yaşındaki gençlere, cesur yüreklere ihtiyaç duyduklarını belirtti. Şeref Eroğlu yeni bir hikaye yazmak istediklerinden A Milli takıma aldıkları bu gençlerle Paris 2024, 2028 Los Angeles ve 2032 Brisbane (Avustralya) olimpiyatlarına gideceklerini söyledi.

Çok yakından tanıdığım ve kardeşim kadar sevdiğim bu büyük şampiyona güvenim sonsuz… Onun da tıpkı yukarıda başarılarını satır başlarıyla anlatma çalıştığımız diğer cesur yürekli şampiyonlarımız, yöneticilerimiz gibi o da içinden geldiği Güreş camiasını, kendi tabiriyle 'Kulağı kırık yöneticileriyle' yeniden şaha kaldıracağına inanıyorum.