Dünkü yazımızın sonunda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla "Ne yazık ki bu bayramın anlamını yalnız çocuklara değil büyüklere de anlatmak gerekiyor...Çünkü cumhuriyeti kuran atalarımızın bir zamanlar çok iyi öğrendikleri dersler artık unutulmuş bulunuyor" demiştik...
Neydi bu dersler?..
En başta ekonomik bağımsızlık olmadan ulusal egemenliğin olamayacağı!
***
Bu dersi bize veren bizzat İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'du...
Lozan görüşmeleri sırasında Türkiye Temsilcisi İsmet İnönü, İngilizlerin kapitülasyon anlamına gelen isteklerine ulusal egemenlik gerekçesiyle karşı çıkınca Lord Curzon, öfkelenerek, "Şimdi karşı çıktığınız bu taleplerin hepsini işte şu cebime koyuyorum. Yarın kredi istemek için karşıma geldiğiniz zaman bunları tek tek cebimden çıkarıp önünüze koyacağım" demişti...
Bu sözler Cumhuriyetin ilk yöneticileri tarafından hiç unutulmadı...
O dönemde dış borçlanmadan kaçınıldığı gibi Osmanlı döneminden intikal eden borçlar da son kuruşuna kadar ödendi.
***
Günümüzde Çin dünyanın ikinci büyük gücü olmuş ve ABD'nin en büyük alacaklısı haline gelmişse bunun sebebi onların da bir zamanlar bu dersi almış ve hiçbir zaman unutmamış olmalarıdır...
Hatırlayalım...
Çin, tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi 19. yüzyıla girerken dünyanın en büyük imparatorluklarından biriydi...
Büyük bir pazar olması dolayısıyla o da gelişmiş kapitalist ülkelerin ekonomik hedefleri arasına girmişti...
''Her bir Çinli bir parmak uzun giyerse Manchester dokuma fabrikalarına yüzyıllarca yetecek bir pazar bulunur'' sözü İngilizlerin atasözleri arasındaydı.
***
Ne var ki, O dönemde İngiltere'nin kendisi Çin için verimli bir pazara dönüşmüştü...
Çünkü çay alışkanlığı Avrupa'yı sarmıştı ve Çin en büyük çay üreticilerinden biriydi...
İngiltere günümüzde ABD'nin Çin karşısında düştüğü duruma benzer bir durumla karşılaşmıştı... Çin'den önemli ölçüde ithalat yapıyor, ancak bu ülke korumacı önlemler aldığı için verdiği dış ticaret açığını bir türlü kapatamıyordu.
***
İngiltere başlangıçta çeşitli baskılarla Çin'i korumacı önlemlerden vazgeçirmek ve sanayi mallarına avantaj sağlayacak serbest ticaret ilkelerini dayatmak istedi...
Ancak Çin bunu kabul etmedi...
Bunun üzerine başka bir yol bulundu.
***
İngilizler'in elinde Çin'e yakın sömürgeler vardı...
Buralar afyon yetiştirmeye uygun alanlardı...
Çin'de afyon, ağrı kesici özelliği dolayısıyla tanınıyor ve ilaç gibi kullanılıyordu...
İngilizler bundan yararlanarak bölgede afyon yetiştirilmesini organize ettiler ve bu afyonu Çin'e yasal ya da yasa dışı yollardan sevk ederek afyon alışkanlığını yaygınlaştırdılar.
***
Çin yönetimi bir süre sonra bu duruma tepki gösterdi ve Çin'e afyon sokulmasını yasakladı...
İngiltere, bunun üzerine "serbest ticaret" ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle Çin'e karşı savaş açtı...
1839 yılında başlayan ve üç yıl süren "Afyon savaşı" sonucunda Çin yenilgiye uğradı...
Savaş sonrasında imzalanan Nanking antlaşması ile Çin Hong Kong'u İngiltere'ye bırakmakla kalmadı; beş önemli liman kentini İngiliz mallarına açtı. İngiltere, bu limanlardan her türlü malı tüm denetim kendi elinde olmak üzere Çin'e sokmaya başladı...
Bunun üzerine diğer Avrupa ülkeleri de aynı hakları istedi ve elde ettiler.
***
Böylece dünyanın en büyük imparatorluklarından biri adım adım yarı sömürge haline geldi...
Bu nedenle Çin, 19. yüzyılı ''Onursuzluk Yüzyılı'' olarak adlandırdı ve bağımsızlığını tekrar kazandıktan sonra hiçbir zaman ABD'ye ya da Avrupalılara borçlanmadı...
ABD ve diğer Batılıların günümüzde Çin'in dış ticarette elde ettiği üstünlük nedeniyle yeni bir "afyon savaşı" arayışına girmelerinin sebebi budur.