Muhalefetin sıkıntısı nereden geliyor?.. (III)

Son yazımızda, Kılıçdaroğlu’nun partisinin artık ‘Atatürk’ün partisi’ ile hiçbir alakası kalmadığını...

Yeni CHP’nin, günümüzde ABD’den daha ABD’ci hale gelmiş olan “neoliberal” Batılı sosyal demokrat partilerin kötü bir taklidi olduğunu...

“Ve bu gerçeğin artık hem CHP’ye oy veren kitleler hem de “cumhuriyetçi/demokrat medya” tarafından görülmesinin vaktinin geldiğini söylemiştik.

***

O satırları yazdığımızda CHP’de İmamoğlu’nun liderliğindeki muhalefet grubunun sözde kapalı toplantısı yeni sızdırılmış; CHP’nin en etkili isimlerinin bir kısmının o toplantıya katıldığı öğrenilince bir parti yetkilisinin ifadesine göre Kılıçdaroğlu’nun “nutku tutulmuş”tu...

Ancak takip eden günlerde hem Kılıçdaroğlu’nun nutku hem de CHP’deki Pandora kutusunun kapağı açıldı...

Ortaya saçılanlar ise bizim tespitlerimizi doğrulamakla kalmadı, çok ötesine geçti.

***

Önce Kılıçdaroğlu’nun açılan “nutkundan” başlayalım...

Sızma olayının ertesi günü Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında CHP’li belediye başkanları toplantısı yapıldı. Alışıldığı gibi bu toplantıya ilişkin bilgiler de anında dışarı “sızdı”!..

Bu bilgilere göre toplantıda İmamoğlu, “Değişim olmazsa yerel seçimlerde kaybetme riskimiz var” demiş, Kılıçdaroğlu da “CHP’yi bilen ve bagajı olmayan birini getirin hemen istifa edeyim” diye İmamoğlu’na meydan okumuştu.

***

Demek ki, Kılıçdaroğlu, partisinde başta İmamoğlu olmak üzere herkesin “bagajlı” olduğunu düşünüyor ve o partinin başında oturmaya devam ediyordu...

O partinin yöneticileri ve teşkilatı da de bu sözleri “sindirip” onun orada oturmasına izin veriyordu!

***

Ama mesele bu kadarla da kalmadı. Ertesi gün CHP Parti Meclisi görevden alınan il ve ilçe başkanlarının itirazlarını görüşmek üzere bir toplantı yaptı...

Bilindiği gibi “lider”, partisini “dikensiz gül bahçesi” haline getirmek için kendisi gibi düşünmeyen bazı il ve ilçe yöneticilerini görevden almış, bu yöneticiler de karara itiraz etmişlerdi. Görevden alınan başkanların göreve iadesi için 60 üyeli Parti Meclisi’nde üçte iki çoğunluğun alınan kararı reddetmesi gerekiyordu...

Oylama yapılan dört il ve ilçe başkanının görevden alma kararının iptali için 40 oy sağlanamadı ama oyların genel olarak yarı yarıya bölündüğü görüldü...

Böylece Kılıçdaroğlu bir toplantıdan daha yaralanmış ama koltuğunu korumuş olarak ayrılmayı başarmış oldu.

***

Bu durum hiç de şaşırtıcı değildi... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu tür darbelere ve bunların açtığı yaralara karşı oldukça idmanlıydı!..

Daha önce girdiği seçimlerde yaklaşık on bir yenilgi almasına rağmen koltuğunu kimseye kaptırmamıştı...

Parti Meclisi toplantısından sonra istifa çağrılarıyla ilgili bir soruya da "10 cephede yara almış bir komutan savaşa devam eder mi? Evet, eder. Etmelidir de" diye yanıt verdi!

***

Ancak bu kadar yenilgi ve yaralanmanın ardından o komutandan bir de taarruz gelmeliydi!..

Öyle de oldu... Ertesi gün CHP’nin medyadan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem, CHP’nin en önemli destekçilerinden biri olan Halk TV ile imzalanmış tüm protokollerin tek taraflı olarak iptal edildiğini, hazırlanan projelerin iptal edildiğini duyurdu. Taarruz öylesine kapsamlıydı ki, o gün Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde CHP’li belediye başkanının da katılımıyla yapılacak bir program bile alelacele iptal edilmişti...

“On cephede on yara almış komutan” sonunda taarruza geçmesine geçmişti ama gelin görün ki yediği darbeler sonucu olsa gerek taarruzu kendi destek birliklerine yöneltmişti!

(Devam edecek)