Yazımızı yazarken Elazığ'daki depremin acı haberi geldi...
Tüm bölge halkına ve ulusumuza başsağlığı diliyoruz.
***
Bir önceki yazımızda, ABD'nin Kanal İstanbul'a Montrö'nün 'delinmesi' ve Karadeniz'e büyük tonajlı savaş gemilerinin rahatça çıkabilmesi açısından baktığını yazmış, bu durumda Rusya'nın projeye karşı çıkmasının beklenebileceğini, ancak durumun böyle görünmediğini sözlerimize eklemiştik...
Aynı yazıda, Rusya Yüksek Ekonomi Okulu Çevre Ekonomisi ve Çevre Politikası Enstitüsü Başkanı Aleksandr Bagin'in kanalın yapımının çevresel dengeleri bozabileceğine ilişkin düşüncelerinden de söz etmiştik...
Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Yakındoğu ve Ortadoğu Merkezi Başkanı Vladimir Fitin ise Kanal İstanbul projesinin hayata geçirilmesinin mali zorluklarını belirttikten sonra yeni kanalın İstanbul Boğazı'nı yoğunluktan kurtaracağını ve böylelikle daha geniş kapsamlı trafik sağlayacağını savunuyor.
***
Rusya'da kurulmuş olan Türkiye Araştırmaları Merkezi Başkanı Yuriy Mavaşev de Kanal İstanbul projesine olumlu bakanlar arasında...
Mavaşeve göre kanalın Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni delebileceği yönündeki endişeler yersiz. 'Montrö sadece İstanbul Boğazı'nı değil, Çanakkale Boğazı'nı, Marmara Denizi'ni ve Karadeniz'in tamamındaki ticari ve askeri gemilerin statüsünü belirliyor; dolayısıyla projenin Montrö'yü delebileceği iddiaları doğru değil' diyor...
Montrö Anlaşması'nın, 1936 yılında İngiltere'nin başrolde olduğu bir grup Batılı ülke tarafından hem Türkiye'ye hem de Rusya'ya zorla kabul ettirildiğini savunan Mavaşev, 'Putin bence Kanal İstanbul projesine destek vermeli. Eninde sonunda Rusya ile Türkiye anlaşarak Karadeniz ve Boğazlardaki statüyü belirleyecektir. Hatta Rusya'nın kanal projesi finansmanında yer almasının yatırım olacağını, jeopolitik kazanım getireceğini düşünüyorum.' ifadesini kullanıyor.
***
Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi Rusya'da Kanal İstanbul'a olumlu bakanlar, esas olarak Türkiye ile Rusya arasında son dönemde ilişkilerin gelişmesinden yola çıkıyor ve Türkiye'nin ipleri elinde bulundurduğu Montrö Anlaşması delinse bile Rusya ile Türkiye'nin anlaşarak belirleyeceği yeni statünün kendi çıkarlarına daha uygun olacağını düşünüyor...
Aslında bu yaklaşım, Sovyetler Birliği döneminde İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından Rusya'nın Montrö'nün gözden geçirilmesi ve yeni statünün Türkiye ve Sovyetler Birliği tarafından birlikte belirlenmesini talep ettiğini hatırlayanlar açısından hiç de yadırgatıcı değil...
ABD ve İngiltere'nin II. Dünya Savaşı'nda Moskova ile yaptığı müzakerelerin yayınlanan tutanakları, 19 Aralık 1945 tarihinde Stalin'in, İngiltere Dışişleri Bakanı Ernest Bevin ile yaptığı bir görüşmede Boğazlar'da üs talebini dile getirdiğini gösteriyor... Stalin'in ölümünden sonra Sovyet hükümeti 30 Mayıs 1953'te Ankara'ya, 'Sovyetler Birliği'nin Türkiye'ye karşı hiçbir toprak iddiasında olmadığını' beyan ediyor. Buna karşın, Rusya'nın boğazlar konusundaki taleplerinin Petro'nun çarlık dönemine kadar uzandığı bilinen bir gerçek.
***
Yapılan açıklamalar, Rusya'daki etkili bazı çevrelerin Kanal İstanbul yapılsa bile Türkiye ile Rusya arasındaki iyi ilişkiler sayesinde ABD'nin Karadeniz'e çıkma planlarının Türkiye tarafından engellenebileceği, buna karşılık Rusya'nın boğazları daha serbest bir şekilde kullanabileceği düşüncesine yatkın olduklarını gösteriyor...
Ancak, Rusya'dan bu şekilde düşünmeyen bir kesimin varlığını gösteren açıklamalar da geliyor... Rus haber portalı Utro.ru köşe yazarı Kseniya Andreyeva, 'Türkiye, Karadeniz'e erişim sağlayacak başka bir kanalın inşası için hazırlanıyor. Yeni kanal, Rusya için bir tehdit olacak çünkü gemilerin geçişi tamamen Ankara'nın iradesine ve muhtemelen ruh haline göre düzenlenecek' ifadesini kullanıyor...
Rusya yönetimi ise şimdilik bu konudaki sessizliğini koruyor... Anlaşılan, Putin, bekle-gör politikasından yana ve gelişmeleri izlemeyi tercih ediyor.
(Devam edecek)