Türkiye'nin pek çok yerinde tarikat ve cemaat grupları tarafından inşa ettirilen külliyeler iyice görünür olmaya başladı. Bu külliyeleri yapan gruplar arasında Suriye, Irak ya da Afgan kökenli dini gruplar da bulunuyor. Nitekim Suriye merkezli Haznevi tarikatının, müftülüğün de onayı ile Gaziantep'te devasa bir külliye inşa ettirdiği bir süre önce sosyal medya aracılığı ile kamuoyuna yansımıştı.
Türkiye'deki tarikat ve cemaatlerin de AKP iktidarının teşvik ettiği dinselleşme politikaları çerçevesinde külliye yapımlarını hızlandırdıkları söylenebilir. İsmailağa cemaati örneğinde görüldüğü üzere bunlardan bir kısmı yurtdışına da yöneliyor.
İsmailağa cemaati geçen yıl Ekim ayında Afganistan'a bir ziyaret gerçekleştirdi ve bu ülkenin İçişleri, Dışişleri, Eğitim bakanlıkları nezdinde bir dizi temaslarda bulundu. Cemaate bağlı İnsana Değer Veren Dernekler Federasyonu'nun yaptığı duyuruya göre, cemaat, Kabil'de Seyyidül Murselin Medrese'sini açtı, Wardak şehrinde ise inşasına başlanacak olan yeni medresenin temelini attı. Cemaatin bir yetkilisi, 44 ülkede şer'i ilimlerde eğitim yapan yerler açtıklarını belirtiyor.
'Hacı hacıyı bulur Mekke'de/Derviş dervişi bulur tekkede' derler. İsmailağa cemaati de Taliban'ı buluyor. Çünkü, ton farkları olmakla birlikte İsmailağa cemaati, tıpkı Taliban gibi kız çocuklarının okutulmasına karşı, her ikisi de karma eğitimi reddediyor. Kadını da toplum içinde daha aşağı seviyelerde konumlandırıyorlar, çocuk evliliklerine onay veriyorlar. Taliban zihniyeti, Diyanet'e bile sirayet etmiş durumda. Çünkü, Diyanet'in görevlileri de kadınların belli bir mesafeden sonra tek başlarına seyahat etmelerinin dini hükümlere aykırılık teşkil ettiğini belirtmeye başladılar.
Bu karşılıklı temasların, işbirliği içinde yürütülen projelerin birtakım sonuçları olacak elbette ki… Nitekim, bazı ilahiyat hocaları Türkiye'de gözlemledikleri değişimi zaman zaman ifade ediyorlar. Örneğin Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Selefi anlayışların Türkiye'de tahmin edilenin ötesinde yayıldığını ifade ederken birkaç hafta önce Cumhuriyet gazetesinde kendisiyle röportaj yapılan Prof. Dr. İbrahim Maraş, çanların Türkiye için çaldığını söylüyor ve adeta uyarıyor.
'Artık Türkiye'deki dini grup ve tarikatların hemen hepsi mezhepçi ve selefi bir çizgiye geldiler, söylemleri radikalleşti. Ama görüntüde sufi olduklarını söylüyorlar. Başlarına geleceği bilmiyorlar. Sorsanız birçok tarikat IŞİD'e, Vehhabiliğe görüntüde karşı. Halbuki Türkiye'de şu an zaten tarikatçı, mezhepçi bir selefilik var. Giderek de radikalleşiyorlar, bunun farkında değiller. Özellikle de Suriye'den, Ortadoğu'dan gelen öyle tarikatlar var ki, yakında Türkiye'deki tarikatlarla kavgaya başlayacaklar. Otomatik olarak Afganistan'daki gibi bir dini zihniyet oluşacak (…) önümüzdeki yıllarda karşımıza Taliban tipli anlayışlar ortaya çıkacak. Mesela kadınların eğitimi konusunda Taliban'ın gerekçelerinin benzerleri son zamanlarda ülkemizde çok sık zikredilir oldu: Karma eğitime karşı çıkılması, kadınların her fakültede okumamaları gerektiği (…) vb. Akılsız İlahiyat projesi dediğim tam da bu işte. Bazı İlahiyatlarda kız erkek sınıfları ayrıldı ve hatta kantinlerin bile ayrılması konuşuldu.'
Türkiye'nin 1980 darbesinden sonra özellikle de AKP iktidarları döneminde geçirdiği değişim inanılır gibi değil. Artık, dini sohbetlerinde yeniden cariyeliğin konuşulduğu bir Türkiye var.