O zamanki Başkan Kathryn D.Anderson'nun Amerikan Cerrai Örgütü'nün yayın organı olan 'Bulletin of The American College of Surgeons' adlı derginin 16 Aralık 2005 sayısında yayımlanan yazısını özetlemeyi sürdürüyorum:
'II. Dünya Savaşı'nda savaşların karakteri değişti. Uçaklar, petrolle çalışan ve seri atış yapan silahlar… Yara, ezilme ve… Yanıkları da gündeme soktu. Etkili ambulans sistemi, etkin hastane sistemleri, nitelikli cerrahlar, emir komuta zincirinin kurulması daha etkin uygulama olanakları yarattı. Havadan taşıma uygulandı. Penisilin üretilmeye başlandı.'
'Daha önceki savaşlarda karın cerrahisinin uygulanmaması sizleri şaşırtabilir. 2'nci Dünya savaşında rutindi. Kolostomi, kolon sütürü, yüzde 49 oranında yapılsa da amputasyonun son çare olarak görülmeye başlanması…'
'Cerrahide şok tedavisi, sıvı ve kan verilmesi, kan bankalarının kurulması…'
'Kore Savaşı helikopterle taşıma, daha üst düzeyde mobil askeri hastaneler askerlerin yaralandıktan 4-6 saat içerisinde tedavilerine olanak sağladı. Amputasyon hızı yüzde 13'e düştü. Resesütasyon için gerekli gerek sıvı ve kan miktarı, bunun yitirilen miktarla belirlenmediği anlaşılmıştı. Böbrek yetmezliğinde diyalizin uygulamaya sokulması, etkin yanık tedavisi…'
'1960'ta Vietnam savaşı savaşların onur ve şatafatının artık çok geri planda kaldığı savaşlar dönemini başlattı. Bu savaş askerlikte travma merkezlerinin açılmasını, şok akciğerinin, adult respiratuar distres sendromunun tanımı ve tedavisi, Ringer laktatın büyük miktarda kullanılmaya başlanması, büyük çaplı kataterlerin kullanılması… Yaralılara yüzde 85 oranında travmanın ilk 90 dakikasında müdahale edildi… Sadece artere değil, vene de müdahale amputasyon hızını çok düşürdü…'
'…ve 'tıbbın endüstrileşmesi…'
'Cinayet ve kişilerin kendilerini koruyamayacak hale gelecek biçimde sakatlanmalarının televizyon ve filmlerde olağanlaştırılması…'
'Artık hastalarımızla yüz yüze gelmeden, onlara dokunmadan sofistike tanılar koymamız ve güç kararlar vermemiz olanaklı… Hastalarımızı artık 'eller yukarı' durumda tedavi eden süper uzmanlaşmaya yöneldik. Birey olmaktan çıktılar, onları kendi üst uzmanlık dar çerçevemizden görmekteyiz.'
Özetlemeyi gelecek yazımızda tamamlayacağız.