GENÇLERBİRLİĞİ ŞAŞIRTIYOR

Futbol oyunu bu…

Düşmesi de var, kalması da… Zaten bu durumu ne zaman içimize sindirebilirsek işte o zaman gerçek bir futbol anlayışına sahip olabiliriz.

Hani şu imrenerek seyrettiğimiz İngiliz örnekleri var ya… Taraftarlarının küme düşen futbolcuları ayakta alkışlayıp teselli ederek uğurlamaları.

Tabi ki asla gönlümüzden geçen şey bu değil ve olmasını da asla arzulamıyoruz.

Çünkü Gençlerbirliği Türk Futbol tarihine damgasını vurmuş bir ekip… Geçen 14 Mart'ta da 100.yaşına basmış gerçek bir Ankara değeri…

Öyle kolay kolay harcanılacak bir kulüp değil…

Evet şu Altay beraberliği, Eyüp deplasmanından gelen ekstra 3 puandan sonra tavan yapmış ümitlerin bir anda sıfırın altına düşmesini beraberinde getirdi ya… Ağzı olan konuşuyor.

Şimdi bu konuda da farklı görüşler ortaya atılabilir… Kimileri Eyüp maçı galibiyetinin bir anlamı kalmadı. Ne kadar kötü bir düşünce… Sanki kazanılmış ve puan cetveline eklenmiş o 3 puan, Altay beraberliğiyle silinmiş imajı yaratılmaya çalışılıyor.

Tamam 6 puanlık bir maçtı ve evinde oynuyorsun… Kazansan çok büyük bir avantaj yakalayacaksın… Aradaki puan farkını 1'e indireceksin üstelik Altay 37.haftayı da bay geçecek… Kaçan balık büyük olunca, herkesin eline böyle koz verirsin, elin ağzı çuval değil ki dikeceksin…

Ben her şeye rağmen tavrımı yeni teknik direktör Sinan Koloğlu'dan yana koyuyorum. Maçtan sonra ne dedi Koloğlu, 'Bir avantajı kaçırdık, yenseydik çok iyi olacaktı. Bu 1 puan belki de bizi ligde bırakacak.'

Fikstür dezavantajı var gibi gözüküyor… Ama herkes biliyor ki Gençler zoru sever… Pendik'i deplasmanda 1-0 yenerken, evinde en hayati maçlarıdan biri olan Denizlispor ile berabere kalıyor… ligin en dişli takımı Samsunspor'u hakemin yardımıyla elinden kaçırırken Keçiören'den 2-2'lik beraberlikle dönüyorsun… Adana ve Malatya'dan bir hafta arayla hükmen galibiyetlerle haneye 6 puan yazdırıyorsun… Yeni teknik direktörünle çıktığın ilk maç olan Eyüpspor'u mükemmel bir oyunla süper lige çıkma yoluna taş koyuyorsun, sonra dönüp evinde rahat bir nefes alabileceğin Altay'ı geçemiyorsun.

Yine Koloğlu'ndan bir alıntı daha yapayım… Altay maçının golsüz geçmesini buldukları 'Cılızdan biraz nitelikli' pozisyonlarına bağlıyordu.

Niye böyle oluyor diye araştırma yapmaya yönelirken, Engin Kocabıyık kardeşimin yönettiği 'Gençlerbirliği Haber Ajansı'nın çarpıcı bir analizi beni bu dertten kurtardı.

'Hayal kırıklığı forvetleri' başlıklı yazı gerçekleri bir bir sıralamış. Gençlerbirliği teknik heyetlerinin gol kısırlığına çözüm olarak kadrosuna kattıkları iki forvetin istatistiki bilgilerini vermiş…

'Jaime Ayovi, 8'i ilk 11 olmak üzere toplam 11 maçta 602 dakika (ort. 54 dk) sahada kaldı. Ekvadorlu futbolcu Pendikspor deplasmanında kendi kazandırdığı penaltıda golü bularak kırmızı-siyahlı ekipte tek golünü attı. Souleymane Doukara ise 3'ü ilk 11'de olmak üzere 8 maçta forma giydi ve toplamda sadece 326 dakika (ort. 41 dk) sahada kaldı. Gol atamayan, Samsunspor maçında bir de penaltı kaçıran Doukara, Manisa FK maçında Moha'nın attığı golde asist yaptı.'

Peki golleri kim atmış, kim katkı yapmış Başkent ekibinde… Mete Kaan Demir 4 gol 2 asistle başı çekerken, İlker Karakaş 3 gol 1 asist ve Uğur Akdemir ise 2 gol bir asistle onu takip ediyorlar.

Sadede geleyim… Kalan 7 haftada Gençlerbirliği; Ç.Rize, Erzurum ve Bandırma deplasmanına giderken, Bodrum ve Sakarya ile evinde oynayacak. Kağıt üzerinde iş oldukça zor gözüküyor ama attığımız başlığın da hakkını vererek yazıya nokta koyayım:

GENÇLERBİRLİĞİ ŞAŞIRTIYOR.