Faiz tartışması üzerine... (IV)

Faiz tartışması üzerine yazdığımız son yazıda, 'Paranın icat edilmesinden bu yana tüm toplumların çürümesinde ve parçalanmasında en önemli rolü oynayan 'faizcilik' ya da 'tefecilik' hiçbir zaman engellenememiştir' demiş...

Hz. Muhammed'in, 'Veda Hutbesi'nde 'Cahiliye faizi (borçtan elde edilen faiz) kaldırılmıştır' sözlerini nakletmiş...

Ardından, İslam uygarlığında faiz yasağının 'etrafından dolanmak' için geliştirilen yöntemlerden örnekler vermiştik.

***

Para, üretilen tüm mal ve hizmetlerin ödeme aracı olduğu sürece faiz önlenemez; çünkü ticaretin girdiği her yerde para eşitsiz dağılmış, bunun sonucunda 'kredi' yani faizle ödünç para verme adeti ortaya çıkmıştır...

Günümüzde egemen olan küresel tekelci kapitalizm koşullarında ise mali sermaye, yani kredi olarak sermaye, üretken sermaye üzerinde hegemonyasını kurmuştur...

Öyle ki, 'modern çağlar'da sermayenin egemenliği ile birlikte faizi tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan 'komünist' ülkeler bile küresel mali sistemden tamamen kopamadıkları için onunla uzlaşmış ve sonunda bu sistemin bir parçası haline gelmişlerdir.

***

'Sosyalist rejimler'in çöktüğü 1980'li yıllardan itibaren gelişen 'siyasal İslamcı' akımlar içinde de 'faiz' meselesi tartışma konusu olmuştur...

Bu tartışmada İslamcı ekonomistler, bir yandan 'Nas' olarak gördükleri faiz karşıtlığını benimser görünmüşler, diğer yandan günümüzün 'küresel/liberal' ekonomik sisteminin temel dayanağı olan faizi, 'katılım payı', 'kar ortaklığı' vb. isimler altında kabul edilir hale getirmeye çalışmışlardır...

Aynı dönemde Arap ülkelerinin petrol satışından elde ettikleri 'petro-dolarlar' küresel mali sistemin önemli bir unsuru haline gelmiş, bunun sonucunda küresel mali sistemin bir parçası olmasına karşın'faizsiz' çalıştığını iddia eden devasa bir sektör ortaya çıkmıştır.

***

1974 yılında İslami Kalkınma Bankası'nın kurulmasını takiben hızla çoğalan İslami bankalar bu sistemin en önemli ayağını oluşturmaktadır...

Merkez Bankası Meclisi eski Üyesi Prof. Dr. Necdet Şensoy, geçtiğimiz yıl yaptığı bir açıklamada, 'İslam bankalarının küresel hacminin 2024 yılında 2 trilyon 175 milyar dolara, küresel toplam İslami finansal varlıkların ise 3 trilyon 400 milyar dolara ulaşması bekleniyor.' demişti...

Bu konuda hazırlanan bir rapor da, Türkiye´de İslami bankacılığın pazar payının 2023´te yüzde 15´e ulaşacağı ve sistemde 180 milyar dolarlık bir sermayenin dolaşacağı tespitini yapmıştır.

***

Ne var ki, 'İslami finans kurumları' adını kullanan bu yapıların küresel kapitalist sistemin bir parçası olduğunu gören ve bu oluşuma karşı çıkan 'İslamcı iktisatçılar' da vardır. Bu iktisatçılar, günümüzün modern kapitalist dünyasında faizin dışlandığı bir ekonomik yapının ancak ulusal devletin ekonomiye tam egemen olması ilkesini savunan 'ulusal sosyalizm' ilkesine dayanılarak kurulabileceğini savunmaktadır....

'İslam İktisadı Araştırma Merkezi' bünyesinde yer alan 'islamiktisadi.net' adlı sitede 1 Haziran 2018 tarihinde 'Faiz ve Kapitalizm' başlığı altında yayınlanan M. A. Mannan imzalı makale bu tür görüşlerin bir örneğidir... Aynı zamanda Bangladeş Planlama Bakanı olan iktisatçı Muhammad Abdul Mannan tarafından yazılan söz konusu makale, 'Toplumda, kapitalistlerin büyümesinden sorumlu olan faizdir. Sosyalist ekonomide faiz sorunu yoktur. Çünkü bütün tasarruflar, gelirler, işçilere dağıtılmadan önce, devletin yaptığı kollektif tasarruflardan oluşur' saptamasıyla başlamakta ve şöyle devam etmektedir:

'Plansız kapitalist ekonomide, sermayenin, kişi, ortaklık veya devlet elinde toplanması için tasarruflara, faizin etkisiyle, akışkanlık verilir. (...) Bu üretim prosesinde kapitalist sınıf öylesine güçlendi ki, hayatın her alanında egemen oldu. İnsanı, bencil, kendini beğenen bir varlığa dönüştürerek toplum yaşamını bozdu. (...) İslami ekonomik yapıda, ekonominin büyük bir bölümü devlet tarafından planlanacak ve tasarrufların büyük çoğunluğu, özellikle halkın refahı için, devletin elinde olacaktır. Kapitalin payı normal karlarla saptanacaktır. Yapmacık kapitalist sınıfını ortadan kaldırmanın yolu budur.'

(Devam edecek)