Ergenekon davası ve açtığı yaralar!.. (II)

Bir önceki yazımızda Ergenekon davasının açtığı yaralara değinerek 'Peki, yaşanan tüm bu acıların sebebi neydi ve o yaralar sarıldı mı?' sorusunu sormuştuk...

Şimdilerde bazıları, bu soruyu küçümseyerek 'Canım işte olup bitmiş bir olay, yaşanan acılar da geçer' diyebilir...

Bu noktada bir özdeyişi hatırlatmakla yetineceğiz: 'Geçer ama birader, deler de geçer!'

***

O süreçte yaşanan kişisel trajediler, meselenin bir yanını oluşturuyor...

Bir de toplumda ve onun kurumlarında açılan yaralar var ki, onların kapanması daha da zor...

Üstelik bu yaralar hala kanamaya devam ediyor!

***

Bu süreci anlamak için Ergenekon davasını o dönemde açılan Balyoz, Odatv, suikast davaları gibi bir dizi dava ile birlikte ele almak gerekir...

Bu davalarla devasa bir algı operasyonu yapılmış...

Esas olarak da toplumun çeşitli kesimlerinde bağımsızlığı ve ulusal değerleri savunanlar hedef alınmıştır.

***

Bu davalara yol açan süreç, ABD'nin Irak'a müdahale girişimiyle başlamıştı...

Bu müdahaleye şu ya da bu şekilde karşı çıkanlar daha sonra sahte deliller ve yalancı tanıklarla o davaların mağdurları haline getirilmişlerdi...

Sürecin 'miladı' ise 'çuval olayı'ydı!

***

Davaların odak noktasına Türk Silahlı Kuvvetlerinin konmasının nedeni, o zamanki komuta kademesinin Irak'ın işgal edilerek parçalanması politikasına karşı çıkması, dolayısıyla 1 Mart 2003 tezkeresinin Meclis'ten geçmesi için baskı yapmayı reddetmesiydi...

ABD'nin öfkesinin bir diğer nedeni de bu olayın NATO'nun etkinliğini tartışmalı hale getirmesiydi...

Bu süreçte, o zamanlar dünyaya tartışmasız egemen olan ABD hegemonyasına karşı çıkan neredeyse tüm etkili aydın ve subaylar bir şekilde 'ucu açık' olarak yürütülen o davaların sanıkları haline getirilmişlerdi... Eğer süreç toplumsal direnç ve uluslararası koşullar nedeniyle kesintiye uğramamış olsaydı, muhakkak ki bu davalar başka davalarla birleştirilerek devam edip gidecekti.

***

Ergenekon davalarının arkasındaki görünen güç FETÖ'ydü... Ancak FETÖ'nün arkasında ABD desteği olmasaydı böyle bir güç yaratılamazdı...

Unutmayalım ki, Fethullah Gülen'in kendisi de öteden beri NATO ile bağlantılı bazı 'sivil' görünümlü organizasyonlar içinde yetiştirilmiş 'unsurlar'dan biriydi...

Bu unsurlar, daha sonra özellikle TSK ve yargı kurumlarına yerleştirilmiş ve toplumun çeşitli kesimlerindeki işbirlikçileriyle birlikte Ergenekon davası ve 15 Temmuz darbe girişiminde aktif ve belirleyici bir rol oynamışlardı.

***

15 Temmuz darbe girişiminden sonra TSK bünyesinde, yargıda, bazı 'sivil' organizasyonlarda yapılan operasyonlar, söz konusu 'sızma'nın ulaştığı ürkütücü boyutları açıkça ortaya koymaktadır...

Örneğin geçtiğimiz yılın mart ayında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca FETÖ'cü askerlerle ilgili hazırladığı iddianamede TSK'dan atılan FETÖ'cü personel sayısının 30 bin olduğu açıklanmış ve iddianamede, tespit edilemeyen 'kripto' unsurların yeni bir darbe için hazır beklediği belirtilmişti...

Operasyonların o günden bugüne sürdürülmesi bu saptamayı doğrulamaktadır.

***

Son olarak, söz konusu dönemde Başbakanlık görevinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Nisan 2019'da yaptığı bir açıklamada 'Şu anda cezaevlerinde 20 bin 226'sı hükümlü, 10 bin 333'ü tutuklu olmak üzere 30 bin 559 FETÖ'cü bulunuyor. Bugüne kadar Emniyet teşkilatımız içinden ihraç edilenlerin sayısı 31 bini aşmıştır. Ordu içinden ihraç edilenlerin sayısı 15 binin, yargı içinden ihraç edilenlerin sayısı da 4 binin üzerindedir' demiş ve 'FETÖ'yü kurumlarımızdan hala tam olarak temizleyemediğimizi düşünüyorum' ifadesini sözlerine eklemişti.

Tüm bu olgular, FETÖ'nün bir dönem ABD ve NATO şemsiyesinden yararlanarak yarattığı etkinin gücünü açıkça ortaya koymaktadır.

***

O etkinin kırılması, başka bir deyişle Ergenekon davasının kaderinin değişmesi ise ülkemizde yaşanan siyasal bazı gelişmelere, özellikle ABD'ye tek yanlı bağımlılığın sorgulanmasına bağlıdır.

Sonuçta şunu söyleyebiliriz:

Ergenekon yarası hala kanamaktadır... Ve o yara ancak ülkemiz emperyalizm gerçeğini sorgulayıp ulusal bağımsızlık yönünde ilerlediği takdirde kapanacaktır.