Bu Hasret Bizim: Akbelen

Geçtiğimiz yıl pek çok yangına şahit olduk. Bir önceki yıl da ve bir önceki yıl da... Her biri gerçekleştiğinde ülkece bundan ne kadar hüzün duyduk ancak görünen o ki dersimizi alamadık.  Belli medya kuruluşları ve sosyal medya dışında pek de yer verilmeyen konu için gerek sivil toplum kuruluşları, gerek yerli köylüler gerekse gönüllüler uzun süredir canla başla mücadele ediyorlar. Bize düşen de siz sevgili okurlarımıza bu konuyu açıp onların sesi olabilmektir.

Akbelen Ormanı, dört yıl önce maden için istimlak alanı ilan edildi. İlan edildikten sonra maden aramaları için ağaçların kesilmesi gerekmekteydi. Ağaç kesimleri ise şuan halen devam etmektedir haliyle direniş de devam etmektedir.

Peki orman neden bu kadar önemli? Öncelikle maden aramaları yapılırken çevre köylerin yok olması an meselesidir. Bunun haricinde ormanlar kültürel mirastır. Bir ormanın orman olması için senelere ihtiyaç vardır. Bugün hepimiz küresel ısınma diye kendimizi paralıyoruz ancak ders almıyoruz. 46 derece sıcağı tecrübeleyen canım ülkem gölgesinde dinleneceği ağacı bir çırpıda gözden çıkarıveriyor. Uzmanlar “Türkiye çölleşiyor!” diye haykırırken sanki bu Türkiye başka bir Türkiye gibi davranmamız ne kadar acı bir gerçek.

Bakınız iklim krizleri kapıda. Mevsim normallerinin sürekli üzerindeyiz ve artık en hassas noktamız ülkemizi, dünyamızı düşünün gibi cümleler de kurmayacağım. Sadece evlatlarınızı düşünün. Onlara bu dünyayı bırakacaksınız. Beton yığınlarını, 10 yıl sonra normalleşen 50 derece sıcağı bırakacaksınız. Onlardan kuş cıvıltılarını çalacaksınız. İşte aslında bu yüzden çevre konularında halkımızın çok daha bilinçli olması gerekmektedir. Burası bizim evimiz. Usanmadan yazıp çizeceğime buradan söz veriyorum.

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

Ve bir orman gibi kardeşçesine,

Bu hasret bizim.