Bundan tam kırk yıl önce, Başbakan Süleyman Demirel tarafından tam yetki ile ekonomi yönetiminin başına getirilen Turgut Özal tarafından 24 Ocak Kararları adıyla bilinen bir program açıklandı...
Bu program, kırk yıl sonra bile günümüz Türkiyesinde yaşanan sorunların anlaşılması açısından kilit bir önem taşımaktadır...
Çünkü 24 Ocak kararlarının arka planı ve uygulanması günümüzü de içeren çok geniş bir zaman dilimini kapsamaktadır.
***
O programı anlayabilmek için 1980 yılından on yıl kadar geriye gitmek gerekir...
1970'li yıllara gelinceye kadar Türkiye, Cumhuriyetin mirası olan 'karma ekonomi' adı verilen bir sistemle yönetiliyor ve 'ithal ikameci sanayileşme' uygulamasıyla ithalat açıkları sınırlanıyordu...
Bu politikaların tamamlayıcısı olarak, tarımsal destekleme politikalarıyla ülkenin tarımda kendine yeterlilik düzeyi yükseltilmeye çalışılıyordu.
***
1971 yılında yapılan 12 Mart askeri müdahalesiyle, bu politikanın temel taşları yerinden oynatıldı...
Müdahale sürecinde uygulanan ABD ve NATO güdümlü politikalar sonucunda cumhuriyetin geleneksel politikalarını savunan siyasi ve ekonomik kadrolar kıyıma uğratıldı... Böylece sahne, ABD'nin uzun zamandır talep ettiği 'liberalleşme' süreci için hazır hale getirildi...
1977 yılına gelindiğinde, 1970 yılında 1.8 milyar dolar olan dış borç 10 milyar dolara yükselmiş, borç sarmalı nedeniyle döviz kıtlığı ortaya çıkmış, Türk lirası dolar karşısında büyük bir değer kaybına uğramıştı.
O nedenle, 1 Mart 1978 yılında kurulan CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit başbakanlığındaki hükümet, büyük ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kaldı...
Tam da o günlerde büyük bir petrol krizi yaşandı... OPEC üyesi petrol üreten ülkeler tarafından petrol fiyatı yüzde 150 oranında artırıldı... Bu durum karşısında CHP Hükümeti 10 Haziran 1979 yılında Türk lirasını yüzde büyük oranda düşürmek zorunda kaldı...
Döviz kıtlığı, ithalat kısıtlamaları, ortaya çıkan kıtlıklar, siyasi çatışmaların yoğunlaşmasıyla birleşince TÜSİAD öncülüğünde başlatılan bir kampanya sonucu CHP hükümeti düşürüldü ve yerine Süleyman Demirel başkanlığında bir azınlık hükümeti kuruldu...
***
24 Ocak Kararları bu hükümetin ilk ve en önemli icraatıydı...
Kararların amacı, cumhuriyet hükümetlerinin o zamana kadar şu ya da bu şekilde uygulamış olduğu 'milli ekonomiyi geliştirme' politikalarını tersyüz etmek, onun yerine dışa bağımlılığı artıran 'neo-liberal' politikaları geçirmekti...
Bu amaçla;
-TL'nin değeri yüzde 32,7 oranında düşürüldü ve günlük kur uygulamasına geçildı.
- Devletin ekonomideki payının küçültülmesini ve Kamu İktisadi Teşekküllerinin (KİT'lerin) satılmasını amaçlayan uygulamalar hızlandırıldı.
-Tarım ürünlerine verilen destekler azaltıldı.
- Sübvansiyonlar büyük ölçüde kaldırıldı.
- Dış ticaretin serbestleştirilmesini, yabancı sermaye yatırımlarına yeni teşvikler getirilmesini, ithalatın teşvik edilmesini, kar transferlerine kolaylık sağlanmasını amaçlayan uygulamalar yapıldı.
***
Bunlar, o dönemde 'gelişmekte olan' ülkelerin uygulamaya çalıştığı 'korumacı' politikaların tasfiye edilmesini amaçlayan ABD tarafından hazırlanmış, Dünya Bankası ve IMF aracılığıyla uygulamaya konulmuş 'küresel' uygulamalardı...
Ne var ki, çalışan kitlelerin ekonomik haklarına büyük bir saldırı içerdiği için o günün şartlarında bu kararların hayata geçirilmesi hiç de kolay değildi...
Bunun için de bir çare olarak 12 Eylül'de gerçekleşecek olan askeri darbenin düğmesine basıldı. Nitekim, cunta'nın lideri Kenan Evren, darbeden sonra yaptığı açıklamada '12 Eylül olmasaydı 24 Ocak kararları uygulanamazdı' ifadesini kullandı.
***
O günden bugüne kadar uygulanan neo-liberal politikalar sonucunda Türkiye'nin dış borç stoku yaklaşık 434 milyar dolarla milli gelirin yüzde 59'una ulaşmış, gerçek işsizlik oranı yüzde 20'ye varmış, tarımda ithal edilmedik ürün kalmamıştır...
Bu tablonun yaratılması sürecinde '24 Ocak Kararları' adı verilen program bir milattır...
Ve ekonomiye o parogramın temelinde yatan anlayışlar egemen oldukça, ekonomik tablo her geçen gün biraz daha bozulmaya devam edecektir.