Arzu’yu Kamber’e vermeyen dünya…

Sanatçıların, özellikle de yazarların ve şairlerin çocukluklarında okudukları kitapları merak etmişimdir hep.

Söyleşi yapma olanağı bulduğum yazarlara bu soruyu sordum. Klasik sorularımdan birisiydi…

Bu soruyu sorarken, kendi çocukluğumda okuduğum kitapları da düşündüm hep…

Hangileri mi?

Daniel Defoe'nin 'Robenson Crusoe'si, Jules Verne'in 'Denizler Altında Yirmi Bin Fersah'ı…

Bizden… Bizim yazarlarımızdan ya da bize ait öykülerden mi?

'Dedem Korkut' hikayeleri, Kemalettin Tuğcu kitapları… Ve… Ferhad İle Şirin, Leyla İle Mecnun, Arzu İle Kamber, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Yusuf İle Züleyha.

***

İlk okunan kitaplar, ilk aşklar gibidir…

Unutulmazlar…

Sözü çoğul kullandım çünkü ilk okuduğum kitap diye tek bir kitap gelmiyor usuma.

Çocukluk yıllarımda okuduğum kitaplar sıralanıveriyor gözümün önünde…

Hangisini önce okumuştumu hangisini sonra, bilemiyorum.

Hepsini birden okumuşum sanki.

Öyle gibi de, yılın bu son yazısında belki geride kalan yılın güzelliklerinden, acılarından, doğurduğu umutlardan söz etmek varken, niye anımsadımsa ilk kitapları?

Bir türkü yüzünden…

Son günlerde dilime dolanan bir türkü.

Selda Bağcan'ın, sözleri de kendine ait olan bir türküsü:

'Yalan Dünya'.

Selda'nın türküsüne ad olarak seçtiği bu söz halk arasında ne çok kulanılır. Ne çok kullanırız… Özellikle de artık aramızda olmayan, bizlere anılarını bırakıp gitmiş insanları anarken… Dünyanın geçiciliğine bir vurgudur, dillerden dökülüveren 'Yalan dünya!' sözü.

Selda Bağcan'ın türküsünde ise dünyaya sitem var. Eleştiri var. 'Neden Arzu'nun Kamber'e verildiği bir dünya değilsin?' sorusu var.

***

'Mecnun Leyla'ya vurulmuş / Kerem Aslı'ya kul olmuş / Ferhat Şirin'le yoğrulmuş / Arzu'yu Kamber'e vereydin ya / Yalan, yalan, yalan dünya'.

Yalnızca yüzyıllardır dildendile anlatılagelen halk öykülerine göndermeler yok türküde. Barış özlemi de dile getiriliyor, adaletsizlikler de…

'Dağların var yüce yüce / Yaylaların koca koca / Yalan dünya uçtan uca / Sulh içinde olaydın ya / Yalan, yalan, yalan dünya'.

'Biraz umut vermedin ki / Zalimi yere sermedin ki / Haktan yana olmadın ki / Yüzünü garibe döneydin ya / Yalan, yalan, yalan dünya'.

***

Türkü eleştirinin, sitemin ötesinde bir sesleniş, bir çağrı…

'Arzu'yu Kamber'e ver, sulh içinde ol, yüzünü garibe dön!' çağrısı…

'Yalan dünya'ya seslenildiğine bakmayın! Bizlere, insanlara sesleniliyor gerçekte. Arzu'yla Kember'in buluştuğu, savaşların, öldürmelerin, katliamların olmadığı, adaletli bir yaşama düzeni kurulabilir. Kurabilirsiniz deniyor…

Bir başka türkümüzden yola çıkarak söylersem, madem ki 'bu dünya bir pencere / her gelen bakar gider', geçerken pencereden görülenler insana mutluluk veren, huzur veren, sevinçleri çoğaltan bir manzara olabilir. Olmalı!

Bu özlemle giriyoruz yeni yıla.

Türküler, şiirler, öyküler bu özlemi büyütüyor.

Bu özleme biraz daha yaklaştığımız bir yıl olsun 2020!