Ağır tehlike

Tunalı Hilmi Caddesi'nde ilerlerken, caddeyi dolduran kalabalık arasında kendine yol bulmaya çalışan etli-butlu insanları görünce, çağın hastalığı obezitenin ne kadar yaygın bir hale geldiğini daha net bir biçimde anladım.

Oflaya-puflaya yanımdan geçenlerin her adım atışlarında, bedenlerinden taşan vücut yağlarının bir aşağı-bir yukarı sallanışları, bana sessiz sinema dönemine ait unutulmaz komedi filminin ana karakterlerinden şişman olan Lorel'i anımsattı.

Çoğu gençlerden oluşuyordu.

Küresel boyutta önemli bir sağlık sorunu olan obezitenin esiri olmuşlardı.

Dünya Sağlık Örgütü, obeziteyi, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlıyor.

Bu çerçevede obezite; besinlerle alınan kalorinin, harcanan kaloriden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul ediliyor.

Ankara'nın yanı sıra ülkenin diğer kentlerinde de giderek artan obezite sorunu, özellikle genç nüfusu tehdit ediyor.

Baktıkça gelip geçenlere eski günleri anımsadım.

Ortaokul günlerini, lise günlerini.

Dal gibiydik hepimiz.

Etli-butlu sayısı yok kadar azdı.

Top peşinde koşarak tüketirdik aldığımız kalorileri.

Yakan top, saklambaç, voleybol derken eriyip giderdi, zaten olmayan yağlar.

Hele o Kızılay'da bir aşağı bir yukarı volta atmalar ne iyi gelirdi mankenlerinki gibi bir deri bir kemik vücutlara.

Eh, top oynayacak alanlar, bisiklet turuna elverişli ortamlar, keyifli bir Kızılay turuna imkan tanıyan asfaltlar birer birer yok olunca sonuç böyle oluyor.

Buna bir de düzensiz beslenme ve bilgisayar başına mahkum olmuş hareketsiz bedenler eklenince, obezite denilen tehlike kapınızı çalıyor.

Araştırmalar, obezitede Türkiye'nin dünya dördüncüsü olduğunu gösteriyor.

Önlem gerekiyor.

Obezite hantallığıyla değil,

Çevik yaklaşımlarla…