Afganistan yalnızca Afganistan değildir... (II)

Önceki yazımızda son NATO Zirvesinde gündeme gelen Türkiye'nin Afganistan'daki Kabil Havalimanını koruma ve işletme görevini üstlenmesi görevinin risklerine dikkat çekmiş ve hem Afganistan'daki Taliban ve Kabil Hükümeti arasındaki savaşın gidişatının hem de Afganistan'ın jeopolitik konumunun içinde bulunduğumuz dönemde bu riskleri artırdığını söylemiştik...

Yine aynı yazımızda bu gidişatı önlemek amacıyla ABD Başkanı Biden tarafından hazırlanan dört aşamalı planın daha birinci aşamada çöktüğünü ve Taliban yönetiminin ABD'nin planladığı uluslararası konferans yerine doğrudan Rusya, Çin, Pakistan ve İran'la temasa geçerek 'ipleri eline aldığını' belirtmiştik...

Taliban, bu süreçte Türkiye'yi ABD ve NATO güçlerinin bir parçası olarak gördüğü için Kabil Hükümeti ile görüşmelerin Türkiye'de yapılmasını reddetmiş ve Türk askerlerinin de diğer NATO ülkelerinin askerleri ile birlikte ülkeden çekilmesi gerektiğini öne sürmüştür.

***

İşte bu koşullarda ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan, son NATO zirvesinde Erdoğan-Biden görüşmesinde Kabil Havalimanının Türkiye tarafından korunması konusunda uzlaşma sağlandığını açıklamıştır...

Anlaşmanın detayları konusunda görüşmelerin sürdüğü bir ortamda yapılan bu açıklama, söz konusu olanın bir uzlaşmadan çok bir emrivaki olduğunu düşündürmektedir...

Bu düşünceyi kuvvetlendiren gelişmelerin başında ABD ve NATO askerlerinin, Taliban ile bir barış anlaşmasına varılmadan Afganistan'dan çekilmeye başlaması gelmektedir... Planlı bir geri çekilmeden çok bir 'ricat'ı andıran bu durum nedeniyle ülkedeki iç savaş durmamış aksine şiddetlenmiş görünmektedir.

***

Afganistan, denizlerle irtibatı olmayan, tümüyle dağlarla kaplı bir ülkedir. İç savaş nedeniyle karayolları ulaşımı güvenli değildir. O nedenle. Afganistan'ın dış dünyayla bağının kurulabilmesi için tek kanal olan Kabil Havalimanının ele geçirilmesi Taliban'ın temel hedeflerinden biridir...

Kabil hükümetine bağlı silahlı güçlerin ABD ve NATO güçlerinin çekilmesinin ardından dağılma süreci içine girmesi, Kabil'deki havalimanını korumakla görevli Türk askeri gücünü bir süre sonra ister istemez Taliban güçlerinin hedefi haline getirecektir...

Büyük ihtimalle Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu durumun farkında olduğu için havalimanının korunması görevini Türkiye'nin tek başına değil Pakistan ve Macaristan askerleri ile birlikte yapmaları önerisini masaya getirmiştir...

Göründüğü kadarıyla Kabil Havalimanının korunması görevinin Pakistan'la birlikte yapılması önerisinin altında Pakistan'ın Taliban yönetimi ile iyi ilişkiler içinde bulunması ve Pakistan askerlerinin havalimanındaki varlığının Taliban ile Türk askeri gücü arasında bir çatışma ihtimalini azaltması yatmaktadır...

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Taliban gerçeğini kenara koymak mümkün değil. Bir diğer konu yine Afganistan'da biz Pakistan'ı da Macaristan'ı da yanımıza alma düşüncemizi kendilerine söyledik.' demiş...

Milli Savunma Bakanı Akar da, 'Bu konuda görüşmeler devam ediyor. Bu hususu diğer ülkelerle beraber nasıl yapabiliriz konusunu çalışıyoruz. Bu kapsamda ABD teknik heyeti de bugün Bakanlığımıza geldi. Görüşmelerimiz başladı, devam ediyor. Şu an için alınmış bir karar yok. Mevcut personelimizin dışında bölgeye giden personelimiz de bulunmamaktadır' açıklamasını yaparak görüşmelerin henüz sonuçlanmadığını vurgulamıştır.

***

Bu arada ABD basınında da Türkiye'nin Kabil Havalimanının korunması görevini üstlenmeden önce 'kabul edilmesi güç' bazı koşullar öne sürdüğü yolunda haberler yayınlanmaktadır...

Geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili görüşmelerin detaylarına ilişkin bir haber yayımlayan Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, görüşmeleri yakından takip eden kaynaklara dayandırdığı bir haberinde, Türkiye'nin Kabil Havalimanını koruma görevini kabul etme karşılığında ABD'nin de S-400 füze savunma sistemini elinde tutma ve kullanmasına olanak tanıyacak bir anlaşmayı kabul etmesi koşulunu öne sürdüğünü belirtmiştir...

Haberin devamında, gazete, Türkiye'nin öne sürdüğü koşulların kabul edilmemesi halinde havalimanından ve Afganistan'dan askerlerini çekme tehdidinde bulunduğunu ve bunun da ABD'nin çekilme planı açısından kilit bir önem taşıdığını yazmıştır.

(Devam edecek)