ABD ile Türkiye arasında yaşanan gerilimle ilgili son yazımızda, 'Türkiye, aslında ABD için hiçbir zaman 'stratejik bir müttefik' olmamıştır... Onun stratejik planları başkadır ve ne zaman Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda bir karar alsa ABD ile ilişkilerimizin bozulmasının sırrı burada yatmaktadır.' demiştik...
Yaşanan son S-400 tartışmasında da bu kural işledi...
Sorun, NATO'nun silah standartları ya da ABD'nin silah satışlarından çok Türkiye'nin hava sahasını ABD'nin kontrolü dışındaki bir ülkeden alınan silahlarla kontrol etmek istemesinden kaynaklandı.
***
Burada şu soru akla geliyor...
Örneğin Yunanistan geçmişte S-300 füzeleri aldığı halde ABD bunu neden o zaman neden mesele yapmadı da Türkiye S-400'leri alınca 'kıyameti kopardı'?..
Dahası, Yunanistan aldığı füzeleri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne naklettiğinde bile ABD neden sessiz kaldı?
***
'S-300 farklı, S-400 farklı' denilebilir; ama 'kazın ayağı' öyle değil... Rum Politis gazetesi, Yunanistan'ın GKRY'ye verdiği silah sistemlerinin mülkiyet hakkıyla ilgili anlaşmanın imzalanması sırasında yayınladığı bir haberde Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin, S-300'leri hem aktifleştirme, hem de modernize ederek, S-400 haline getirme kararı aldığını yazdı...
Yunanistan Savunma Bakanı Meymarakis de 15 Nisan 2019'da söz konusu anlaşmanın imza töreninde yaptığı konuşmada 'İlgili bütün tarafların mutabık kaldığı bir anlaşma bulundu ve bugün bu meseleye kesin bir son vermeyi, silah sistemlerini, mümkün olan en iyi şekilde bölge barışı ve istikrarı için değerlendirebilmek amacıyla, ülkelerimizin kuvvet yapılarına katmayı başarabildik.' ifadesini kullandı...
Bu arada ABD'nin bir başka 'güvenilir dostu' (!) Suudi Arabistan'ın da S-400 alımı için kuyruğa girdiğini hatırlatalım.
***
Yani, Yunanistan ve GKRY, 'ilgili bütün tarafların mutabakatıyla' bu silahlara sahip olunca 'bölge barışı ve istikrar' güçleniyor... Suudi Arabistan, Rusya ile S-400 pazarlığına oturunca mesele olmuyor...
Ama Türkiye bu sistemi satın almaya kalkınca tehditlerin bini bir paraya gidiyor ve arkasından yaptırımlar geliyor!..
Nedir bu 'çifte standart'ın nedeni?
***
Çok açık... İleride Kürt devleti projesi daha ileri noktalara varır da Türkiye buna fiili tepki gösterirse, ABD, hava sahamızın kontrolunu kendi elinde bulundurmak istiyor...
Başka bir deyişle Türkiye'nin ABD baskı ve müdahalesine karşı ileride kendi hava sahasını savunma kapasitesine sahip olmasını istemiyor...
'Stratejik müttefikimizin' niyetine bakar mısınız?
***
Hal böyle olunca 'güvenli bölge' görüşmelerinde bir türlü anlaşmaya varılamamış olmasının nedenini tahmin etmek güç değil...
O bölge, ABD'nin, 'kara gücü' olan PKK/PYD'yi ordulaştırdığı (ve ileride 'devletleştirmeyi' düşündüğü) bir bölge...
Onların 'güvenli bölge' anlayışı, Türkiye'nin güvenli bölge anlayışından çok farklı!
***
Tabii bu arada anlaşılması güç bir başka meseleye de değinmek lazım...
O da, yukarıdaki tablo ortadayken Türkiye'nin ABD ile 'güvenli' bir bölge oluşturma konusunda hala ısrar etmesi...
'Güvenli bölge'nin genişliği 5 kilometre değil de 35 kilometre olsa ne fark edecek?.. Neticede yine 'ABD'nin kara gücü'nün oluşturduğu bölgesel yönetimle komşu olmayacak mıyız?
***
Suriye'de sınırlarımıza komşu bölgelerde gerçekten güvenli bölge oluşturmanın akla ve mantığa uygun tek bir çözüm yolu var: Suriye Hükümeti ile oturup konuşmak ve geçmişte imzalanan Ankara Anlaşması'nı yürürlüğe koymak...
Eğer sorun gerçekten Türkiye sınırına komşu bölgelerde PKK/PYD odaklı bir bölgesel yönetim kurulmasına engel olmaksa, bu yöntem geçmişte Suriye'ye yapılan müdahale öncesinde uygulanmış ve Suriye bölgeyi PKK'den 'arındırmıştı'...
Bu yöntemin bir başka avantajı da 'güvenli bölge'nin Türkiye'ye getireceği ekonomik yük ve yaratacağı diplomatik sorunlardan uzak tutacak olması.
***
Sonuçta iş gelip bir noktaya dayanıyor...
Türkiye, Suriye konusunda işin başında bir hata yaptı...
'Yığınak'ta yapılan hata kolay kolay düzeltilemiyor.
***
Ancak, bir işin kolay olmaması imkansız olması anlamına gelmiyor...
Uluslar ve devletler arasında ne dostluk ne de düşmanlık kalıcı oluyor...
Ayrıca, 'Zararın neresinden dönülse kardır' diye çok akıllıca bir özdeyişimiz de var!