12 Eylül bitti mi?..

Toplum tarihinde öylesine acı olaylar ve dönemler vardır ki, toplumsal bellek bunları en kısa zamanda unutmak ister...

12 Eylül 1980 darbesi de böyle bir olaydır...

Türkiye tarihinde o darbeden sonra yaşananlar kadar acı ve iğrenç olaylar cumhuriyet tarihimizin ne öncesinde ne de sonrasında yaşanmıştır.

***

Ama unutmamalıyız...

Ne kadar acı olursa olsun, o olayları toplumsal belleğin derinliklerine gömmek yerine hatırlamalı...

Onları doğuran sebepleri anlamalı ve o dönemin yol açtığı yıkıntıyı onarmak için elimizden geleni yapmalıyız.

***

12 Eylül'ü yapanların öne sürdükleri en önemli gerekçe 'kardeş kavgasını önlemek'ti...

Ama daha sonra bizzat 'darbenin bir numarası' olan Kenan Evren,, darbenin koşullarının 'olgunlaşması' ve bu gerekçenin 'tutması' için darbe tarihini bir süre ertelediklerini söyledi...

Bu 'erteleme' süresi boyunca yapılan provokasyonlar ve tertipler nedeniyle önceki dönemlerden daha fazla kan aktı ve gerçekten de insanlar, 'Birileri gelsin de bizi bu durumdan kurtarsın' havasına girdi!

***

12 Eylül darbesi, aslında ABD'nin dünrya hegemonyasını güçlendirmek ve 'çizgiden çıkma' eğilimi gösteren ülkeleri 'hizaya getirmek' için 'soğuk savaş' dönemi boyunca yaptığı ya da yaptırdığı bir dizi darbeden biriydi...

Bu darbenin diğerlerinden farkı, yalnızca Türkiye'ye siyasi açıdan yeni bir şekil vermek gibi sınırlı bir amaç yerine dünyayı yeniden şekillendirmeyi amaçlayan 'küresel' bir planın parçası olmasıydı...

Bu küresel plan, her türlü gerici ve faşist akımın desteğiyle 'sosyalist' ülkelerin Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki ulusal ve demokratik direniş hareketlerini desteklemelerini kalıcı olarak önlemeyi, mümkünse o ülkeleri yıkmayı, ekonomi alanında neo-liberal düzeni hem Batı dünyasına hem de 'az gelişmiş' ülkelere empoze etmeyi ve 'yeni bir dünya düzeni' kurmayı amaçlıyordu.

***

Koşulların ve hedef alınan ülkelerin iç zaaflarının da etkisiyle bu plan amacına ulaştı...

O nedenledir ki, yalnızca 12 Eylül darbesini yapan ekip yerini yeni kurulan siyasi bir partiye bırakarak geri plana çekildiğinde değil, daha sonraki dönemlerde de '12 Eylül düzeni' işlemeye devam etti...

Günümüzde oluşan ekonomik ve siyasi yapı, o dönemde kurulan yapının bir uzantısıdır.

***

O dönemde kurulan yapılar artık tüm dünyada ekonomik ve siyasi krizlerle sarsılıyor...

Ülkemizde de bu sarsıntılar hissediliyor...

Ama geçmiş dönemde siyasal ve ekonomik yapılar öylesine tahrip edildi ki, alternatif yapı ve modeller kolay oluşturulamıyor.

***

Bu modellerin oluşturulması ve ABD'nin 'yeni dünya düzeni'nin yerini daha 'çoğulcu' ve demokratik düzenlere bırakması sürecinde en büyük görev, o darbelerden en fazla zarar gören demokratik ve sosyalist akımlara düşüyor...

Ne var ki, o akımlar, 12 Eylül'ün şiddet ve zorbalığının yanı sıra bir dönem model aldıkları 'sol' ve 'sosyalist' akımların dağılmış olmalarından da olumsuz bir şekilde etkilenmiş bulunuyor...

Bu dağılmaya aynı zamanda 'sol' akımların bir çoğunun 12 Eylül düzeninin ayrılmaz bir parçası olan neo-liberal akımlardan ve onun uzantısı olan 'mikro milliyetçilik' akımlarından etkilenmesi eşlik ediyor.

***

Bu durumun bazı 'anlaşılabilir' nedenleri var...

Ülkemizde 12 Eylül'ün askeri rejimi ve onun boğucu etkileri, küresel ölçekte sol ve sosyalist akımların yenilgisiyle birleştiğinde, o dönemde bu akımlara öncülük edip de sağ kalanların çoğu Avrupa ülkelerine sığındılar. Daha sonra da o ülkelerin 'demokrasilerinden' ve neo-liberalizmin parçası haline gelmiş 'sol', 'sosyal demokrat' ve 'yeşil' akımlarından etkilendiler... O 'demokratik' ülkelerin ABD'nin suç ortağı olduklarını ve ülkemizde esas olarak ayrılıkçı akımları destekleyerek cumhuriyetin devrimci ve demokratik mirasını yok etmeye çalıştıklarını göremediler ya da görmek istemediler... 12 Eylül darbecilerinin sözde 'cumhuriyeti koruma' iddiaları ve faşizmlerini 'Atatürkçülük' maskesini kullanarak meşrulaştırmaya çalışmaları da bu zaafları körükledi...

Ancak artık, hayat gerçekleri ortaya çıkarıyor ve 'yeni demokrasi akımı' tıpkı '68 hareketi' gibi cumhuriyetin devrimci ilkeleri ile sol düşüncenin evrensel ilkelerini birleştirerek ilerliyor. 12 Eylül'ü gerçekten bitirecek olan akım, bu akımdır.