Son iki yıldır Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde bir 'senkron sorunu' yaşandığını görüyoruz...

Bu 'senkron sorunu' genellikle 'Kürt sorunu' ve bunun Suriye savaşına yansımaları şeklinde kendini dışa vuruyor...

Gerçekten de bu meselede ABD ve Türkiye'nin siyasal yaklaşımları neredeyse taban tabana zıt...Ancak, bu durum geçmişte de böyle olmasına karşın iki ülke arasındaki sorunlar bu günkü kadar bozuk olmamıştı.

***

Acaba bunun sebebi nedir?..

Bize göre siyasal sorunlar kadar göze çarpmasa da, iki ülke arasındaki sorunların artmasının altında yatan temel etkenlerden biri ekonomidir...

Daha doğrusu ABD'nin dünya ekonomisi üzerindeki egemenliğinin sarsılmasıdır.

***

Bu noktada yine bir süreden beri üzerinde durduğumuz 'ticaret savaşı' karşımıza çıkıyor...

İki ülke ilişkileri açısından bu meselenin önemini anlayabilmek için biraz geçmişe uzanmamız gerekiyor...

Bunu yaptığımızda ne zaman Türk-Amerikan ilişkilerin bozulsa, bunun altında ekonomik etkenlerin yattığını görebiliyoruz.

***

Örneğin iki ülke arasındaki ilişkilerin 'balayı dönemi' olarak nitelendirilebilecek Demokrat Parti iktidarının sona ermesinde bu etken önemli bir rol oynamıştır...

CIA'nın geçtiğimiz yıllarda gizliliği kaldırılan belgeleri arasında 27 Mayıs 1960'tan 25 gün önce yazılmış bir rapor da yer alıyor... Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanmış olan 'Türkiye'de Çin-Sovyet Bloku Faaliyetleri' başlıklı raporda Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki ekonomik bağların güçlenmesinin ABD açısından yarattığı tehlikeye dikkat çekiliyor ve şunlar söyleniyor:

'Hem hükümet partisi hem de muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi güçlü biçimde anti Komünist. Bununla birlikte ziyaretlerle ilgili olarak Türk yetkililer, SSCB ile bir kültürel ve sağlık anlaşması ve muhtemel bir ekonomik anlaşmanın sonuçlandırılmaya hazır olduklarını ifade ediyorlar'.

***

Demokrat Parti döneminde Başbakan menderes'in Türkiye'nin ekonomik sıkıntıları nedeniyle ABD'den yüklü bir kredi talebinde bulunduğu, bu talebin yalnızca çok küçük bir bölümünün karşılanması üzerine tepki göstererek Rusya'yı ziyaret etmeye karar verdiği biliniyor...

Rusya o dönemde ABD kampında yer alan ülkeleri en azından tarafsızlaştırabilmek için onların kalkınma çabalarına destek veriyor...

Hiç kuşkusuz, bu gelişmeler ABD tarafından hoş karşılanmıyor... 1970 yılında yayınlanan Doğan Avcıoğlu'nun ' Türkiye'nin Düzeni' adlı ünlü eserinde de CIA'in 27 Mayıs hazırlıklarında haberdar olduğu halde bu darbe teşebbüsünü Menderes hükümetine bildirilmediği belirtiliyor.

***

27 Mayıs askeri darbesinden sonra Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkiler bir süre askıya alınırken ABD ile ilişkiler hızla düzeliyor...

Ancak 1962 yılında ABD ile Sovyetler Birliği arasında yaşanan 'Küba krizi' sırasında Sovyetler Birliği'nin Küba'daki nükleer başlıklı füzeleri sökmesi karşılığında ABD'nin de Türkiye'deki ABD Jüpiter füzelerini tek yanlı bir kararla kaldırma kararı alması Türkiye'de bu ittifak konusunda kuşku yaratıyor...

Bu kuşkular 1964 yılında Türkiye'nin Kıbrıslı Rumlar'ın yaptığı katliamlar üzerine Kıbrıs'a müdahale kararı alması karşısında ABD Başkanı Johnson'un yazdığı 'tehdit mektubu'ndan sonra daha da güçleniyor...

Bu ortamda, 1965 yılında Türk-Sovyet ilişkileri yeniden sıcaklaşırken Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Andrey Gromiko Türkiye'ye resmi bir ziyaret yapıyor... Bu ziyarette ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi kararlaştırılıyor.

***

İsmet İnönü'nün AP'nin de katıldığı bir koalisyonun başbakanlığını yaptığı dönemde başlayan bu ilişkiler AP'nin tek başına iktidar olmasından ve Süleyman Demirel'in Başbakan koltuğuna oturmasından sonra da devam ediyor...

Gromiko'nun ardından 1966 yılında bu kez Sovyetler Birliği Başbakanı Kosigin Türkiye'yi ziyaret ediyor... Kosigin'in ziyareti sırasında yapılan görüşmeler esas olarak 'ekonomik işbirliği' konusunda yoğunlaşıyor... Kosigin Türkiye'den ayrılırken yaptığı açıklamada, 'Türkiye'nin iktisaden kalkınması için her türlü teknik ve iktisadi yardımı yapmaya ve tüm ihraç mallarını almaya hazır olduklarını' açıklıyor.

Bu ziyaretin ardından Türkiye'de Sovyet yardımı ile bir petrol rafinerisi, 200 bin ton kapasiteli bir alüminyum tesisi, bir demir çelik fabrikası, ayrıca cam, votka ve asit sülfürik fabrikaları yapılması kararlaştırılıyor ve bu kararlar zaman içinde hayata geçiriliyor.

***

Bu konuya devam edeceğiz.