Kendi kuşağının parlak temsilcilerinden biri olarak sanatsal açıdan öne çıkan özgün çalışmalar yapmakta olan Ressam ve Yüksek Mühendis Josh Wentz yaptığı çalışmalarla dikkat çekiyor. Duygu ve düşüncelerini renklerle yansıtan Ressam ve Yüksek Mühendis Josh Wentz, “Sanatın, insanın yalnız yapacağı bir şey olmadığı kanaatindeyim. Bundan dolayı bu serüvene başladığımda benimle birlikte sanat yapacak, resim öğrenecek insanları bulmak istedim ve bunu birlikte yapabileceğimiz bir ortam olsa ne güzel olur diye düşündüm. ‘Mozaik’ ismi aslında teknik olarak değil, kavramsal olarak aklımıza geldi. Sanat, birbirinden farklı ya da uzak olan insanları bir araya getirebilecek en kuvvetli güçlerinden biridir” diye ifade ediyor.

• Eğitiminiz ve kısa bir özgeçmişinizle başlayalım isterseniz. Ressam Josh Wentz kimdir? Bize kendinizi anlatır mısınız?

1978 yılında ABD’nin Detroit şehrinde bir kilise önderinin oğlu olarak dünyaya geldim ve üniversite eğitimimin ilk dönemini University of Illinois’da yüksek mühendislik okuyarak tamamladım. Kişisel hayatıma gelince evliyim ve 4 çocuk babasıyım, eşim İngilizce edebiyat öğretmeni ve Ankara’da özel uluslararası okulda çalışıyor. Dört çocuğumdan üçü Ankara doğumlu, Amerika’dan daha çok Türkiye’ye alışıklar ve aslında Türkiye’de devamlı kalmamızın sebepleri arasında çocuklarımın mutluluğunun önemli olduğunu söyleyebilirim.

• Sizin resimle olan hikâyeniz nedir, bu serüven nasıl başladı?

Hayatım boyunca günlük yaşamın stresinden uzaklaşmak için televizyondan daha ziyade yaratıcılık isteyen meşgalelere yönelmiştim: fotoğrafçılık, gitar, piyano gibi enstrümanları öğrenmek, bahçe işleriyle uğraşmak gibi şeyler. Pandemiden iki üç yıl önce eşim bana bir suluboya takımı hediye etti. Resim yapmaya başlayınca hem çok dinlendirici, hem de ruhsal hayatımı dışarıya vurabilecek nitelikte, faydalı bir uğraş olduğunu anladım. Çevremdeki insanlar yaptığım resimlere ilgi göstermeye başlayınca bu yeteneği daha çok geliştirmem gerektiğini düşündüm.

“İNSANLIK BANA İLHAM VERİYOR”

Çizimlerinizde size ilham veren, motive eden öğeler var mı? Özellikle bir şeylerden esinlendiğiniz olur mu yoksa daha çok hayalinizde canlandırdığınız şekilde mi kâğıda dökersiniz çizgilerinizi?

Her şeyden önce insan ve insanlık bana ilham veriyor. Gördüğüm ya da bir şekilde hayatı paylaştığım insanların hikayelerini, iç dünyalarını anlayıp kağıda ya da tuvale dökebilmek istiyorum. Sanırım insanların arasında karşılıklı anlayışın önemli olduğunu düşündüğüm için böyle oluyor. Çalışırken hem çevremdekilere canlı canlı bakarak hızlı eskizlerle başlıyorum, hem benim çektiğim fotoğraflardan bakarak, hem de bazen canlı modelden çizmeye başlıyorum. Daha imgesel ya da soyutsal olarak çalışmak istediğimde ise insan figürlerini anımsatan karalamalardan başlayabilirim.

• Çalışmalarınızda neleri kendinize ana tema olarak alıyorsunuz, nelerden esinleniyorsunuz?

Yukarıda belirttiğim gibi en çok portre ve figür ağırlıklı konulara yöneliyorum. Tema olarak okuduğum kitaplardan yaptığım alıntılardan esinleniyorum çoğu zaman. Bu günlerde Tanrı’nın Sureti konusu dikkatimi çekiyor. İnsanın Yaratan’ın suretinde yaratıldığını yazıyor; ben bunun ne anlama gelebileceğini, insanın hangi yönünün Yaratana benzeyip benzemediğini, resimlerimle incelemeye çalışıyorum. Biraz daha farklı bir çalışma olarak da hayat ağacı üzerinde kısa bir seri oluşturmayı düşünüyorum.

“Çikolatalardaki hileler sağlık açısından risk oluşturuyor” “Çikolatalardaki hileler sağlık açısından risk oluşturuyor”

“RESSAMLARIN YANISIRA YAZARLAR DA BENİ ETKİLİYOR”

• Çalışmalarınızı yaparken ne tür referanslar ya da hangi sanatçılar sizi etkiliyor?

Beğendiğim sanatçılar çok fazla. Bilinen isimler arasında Van Gogh, Cezanne, Egon Schiele, Marc Chagall; soyut çalışmalara doğru yolculuğa başlarken Paul Klee ve Joan Miro; desen ve çizimde Victor Ambrus; suluboya tekniğinde Charles Reid ve Aine Divine; günümüzün sanatçıları arasında Cian McLoughlin ya da Edward Knippers gibi dışavurumcu bir tarzla portre ve figür çalışanlar var. Bunları referans olarak kullanmıyorum ama tarz ve teknik olarak beni etkiliyorlar. Düşünce açısından yazarlardan da etkileniyorum; bunların arasında Yaşar Kemal, Chinua Achebe, Wendell Berry ve Toni Morrison var.

Aynı zamanda Mozaik Kültür Merkezi’nin de sahibisiniz. Galeri açma fikri nasıl oluştu?

Sanatın, insanın yalnız yapacağı bir şey olmadığı kanaatindeyim. Bundan dolayı bu serüvene başladığımda benimle birlikte sanat yapacak, resim öğrenecek insanları bulmak istedim ve bunu birlikte yapabileceğimiz bir ortam olsa ne güzel olur diye düşündüm. ‘Mozaik’ ismi aslında teknik olarak değil, kavramsal olarak aklımıza geldi. Sanat, birbirinden farklı ya da uzak olan insanları bir araya getirebilecek en kuvvetli güçlerinden biridir. Aynı biçimde mozaik yapılırken, birbirinden farklı olan taşlar bir araya geliyor. Taşlar birer renklerini yitirmeden bir araya gelip daha büyük, daha güzel bir resim oluşturuyorlar. Biz insanların da bir araya geldiğimizde aynı güce sahip olacağını düşünüyorum.

“DEPREMZEDELER İÇİN ÜCRETSİZ MOZAİK VE SANAT ETKİNLİKLERİ DÜZENLEDİK”

• Bize galerinin hikayesini anlatır mısınız?

Ekim 2021 ayında ilk karma sergimizi açtık. Galiba pandemiden yeni çıkmış olduğumuz için çok fazla sanat etkinliği olmamıştı epey zamandır, bundan dolayı güzel bir ilgi vardı, bu bize teşvik verdi ve karma sergilerle devam etmeye karar verdik. Ondan sonra ziyaretçilerin isteği üzerine hobi kursları başladı ve şimdi bunlar en önemli faaliyetimiz sayılır. Etkinliklerimizde baştan beri sanatın ruhsal açıdan iyileştirici gücünü ön plana çıkartan şeyleri tercih ettik. Bu bağlamda ‘Ruhsal Seyir Defteri’ programıyla insanların görsel yöntemlerle iç dünyalarını ortaya çıkarmalarına yardımcı olduk, depremzedeler için ücretsiz mozaik ve sanat etkinliklerini düzenledik ve Kardelen Derneğiyle işbirliği içerisinde özel gereksinimleri olan gençler için Makbule Kımızcı’nın sanat kursunu sağladık. Bunlarla birlikte desen ve suluboya hobi kurslarımız var ve her teknikle yapılan eserleri sergilemeye devam ediyoruz. Tabii ki mozaik kurslarımız da var, hatta en son sergimiz Sultan Kemikkıran’ın küratörlüğünde tamamen mozaik tekniğine odaklandı.

“SANATLA İLGİLENME FIRSATLARI HALKA VERİLMELİ”

• Türkiye’de sanata ve sanat galerilerine olan ilgiyi nasıl buluyorsunuz?

Sanata ilgi var ama daha fazla olmalı. Daha doğrusu, sanatla ilgilenme fırsatları halka verilmeli. Çünkü dünyanın bütün bölgeleri arasında Türkiye topraklarının çok zengin bir sanatsal ve kültürel geçmişi var ve Türkiye’nin halkları kesinlikle yaratıcıdır. Halk içinde yatan bu potansiyel uyandırılabilirse, şüphem yok ki Türkiye’de yapılan sanat eserler dünyanın dikkatini çeker.

• İlerleyen dönemlerdeki projeleriniz neler? Planlarınızdan ve hedeflerinizden biraz bahseder misiniz?

Önümüzdeki aylarda daha yaratıcı kurslarla sanatın iyileştirici ve yenileyici ruhani gücünü ihtiyaç duyan herkese ulaştırmaya devam etmek istiyoruz.

Kaynak: Makbule AKGÜL