CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantıya ilişkin konuşan Öztrak, 5 Temmuz 1993'te Erzincan'ın Kemaliye ilçesi Başbağlar köyünde terör örgütü PKK tarafından katledilen 33 vatandaşı rahmetle andı.

Öztrak daha sonra şunları söyledi: 'Erdoğan Şahsım Hükümeti, Temmuz'da, 'Ekonomi şahlanacak' demişti. Ama şahlanan; evlerimize gönderdikleri faturalar, çarşı, pazardaki etiketler ve enflasyon oldu. Erdoğan şahsım hükümeti, zam oldu, zulüm oldu, milletimizin üzerine yağdı. Temmuz ayına girerken, önce yüzde 15 elektrik zammıyla çarpıldık. Sonra doğalgaz fiyatlarına yapılan, yüzde 12 ile yüzde 20'lik sözde 'güncellemeyle' yandık. Yetmedi üzerine LPG'ye gelen yüzde 8'lik fiyat artışıyla, ne yapacağımızı şaşırdık. Aileler perişan, esnaf perişan, çiftçi perişan, sanayici perişan. Sadece bu üç zammın, TÜİK'in makyajlı enflasyonuna doğrudan katkısı, bir puana yakın, 0,8 puan… Dolaylı etkileriyle birlikte katkı 1,5 puanı buluyor.'

Zamları eleştiren Öztrak şunları kaydetti: 'Enflasyon fırtınasında, turpun büyüğü heybede… Haziran'da üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki fark, 25 puanla, tüm zamanların rekorunu kırmış. Çekirdek enflasyon göstergeleri de, tüketici enflasyonunun üzerinde. Bütün bunlar enflasyonun önümüzdeki dönemde daha da azacağının işaretlerini veriyor. Enflasyon dünyanın en acımasız vergisidir. En çok da fakir, fukaranın satın alma gücünü, aç bir fare misali gizlice tüketir. Aslında Usta Şairimiz Can Yücel ne güzel diyor; 'Ekmeğe zam, tuza zam, doğru söyleyene dam.' Erdoğan Şahsım Hükümeti, Genel Başkanımız, doğruları söyledi, milletin hakkını, hukukunu savundu, zulme karşı sessiz kalmadı diye, damda 4 yıl yatırmakla tehdit ediyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisi'yiz. Tehdit ettiğin Genel Başkanımız 'Hak, hukuk, adalet' diyerek, Adalet Yürüyüşünü yapan, dünya demokrasi tarihine geçen kişidir. Biz demirden korksak trene binmeyiz. Bizler zulmü alkışlayan, zalimi seven olmayız, olamayız. Biz biliriz ki; 'Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır.' Zamma, zulme sessiz kalamayız.'

Öztrak, 'Emekli bayram ikramiyesini bekliyor. Hiç olmazsa bu sefer emekliyi enflasyona ezdirmeyin. 2 bin lira ikramiye verin de emekli de kurban kessin aileleriyle bayramda bir kap et yemeği yesin' dedi. Hükümetin elektriğe, doğal gaza ve LPG'ye zam yaptığını, ailelerin, esnafın, çiftçinin, sanayicinin perişan olduğunu belirten Öztrak, 'Sadece bu üç zammın, TÜİK'in makyajlı enflasyonuna doğrudan katkısı, 0,8 puan. Dolaylı etkileriyle birlikte katkı 1,5 puanı buluyor. Zamların zamanlamasındaki hinlik de dikkatimizden kaçmıyor. TÜİK'in makyajladığı enflasyona bir de zaman ayarı yaptılar' dedi.

Öztrak, zamların temmuz ayına kaydırıldığını ve 11 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisine yılın ikinci yarısında verilecek aylık zammın törpülendiğini ifade etti. 5,5 milyon memur ve memur emeklisinin ilk altı ay için alacağı enflasyon farkının düşürüldüğünü savunan Öztrak, 'Bu zamları, temmuz ayına öteleyerek her bir memurun aylık 70 lirasını her bir memur emeklisinin de aylık 49 lirasını kestiler. Yılın ikinci yarısında, sadece memur ve memur emeklisinin evine girecek toplam 2 milyar 63 milyon lira Erdoğan şahsım hükümeti tarafından ince işçilikle gasbedildi.' ifadelerinde bulundu. Bugün haziran enflasyonunun açıklandığını ifade eden Öztrak, 'TÜİK'in makyajlı rakamlarıyla, tüketici enflasyonu yüzde 1,94 oldu. Yılın ilk altı ayında, TÜİK'e göre enflasyon yüzde 8,45' dedi.

Öztrak, bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubuna göre ise 6 aylık enflasyonun yüzde 19,16 olduğunu, arada 2 kattan fazla fark bulunduğunu söyledi. TÜİK'e göre yıllık enflasyonun 2019 Mayıs ayından bu yana en yüksek seviyesine çıktığını dile getiren Öztrak, son bir yılda benzinli otomobil fiyatının yüzde 107, televizyon fiyatının yüzde 100, bulaşık makinesi fiyatının yüzde 74 zam gördüğünü belirtti. Kurban Bayramı'nın geldiğini hatırlatan Öztrak, küçükbaş kurbanlığın 1500 lira, büyük başta payın 2 bin lira olduğunu kaydetti. Öztrak, 'Emekli bayram ikramiyesini bekliyor. Hiç olmazsa bu sefer emekliyi enflasyona ezdirmeyin. 2 bin lira ikramiye verin de emekli de kurban kessin aileleriyle bayramda bir kap et yemeği yesin' dedi.

Haziranda üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki farkın 25 puanla tüm zamanların rekorunu kırdığını aktaran Öztrak, çekirdek enflasyon göstergelerinin de tüketici enflasyonun üzerinde olduğunu, bütün bunların enflasyonun daha da artacağının işaretlerini verdiğini ileri sürdü. Öztrak, 'Erdoğan şahsım hükümeti, Genel Başkanımız doğruları söyledi, milletin hakkını, hukukunu savundu, zulme karşı sessiz kalmadı diye damda 4 yıl yatırmakla tehdit ediyor. Biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz.'Hak, hukuk, adalet' diyerek, adalet yürüyüşünü yapan, dünya demokrasi tarihine geçen kişidir. Biz demirden korksak trene binmeyiz. Bizler zulmü alkışlayan, zalimi seven olmayız' diye konuştu.

Boğaziçi Üniversitesinde 'zulüm yapıldığını' öne süren Öztrak, bunu görmezden gelemeyeceklerini söyledi. Öztrak, 'Kayyum Rektör, 'Eylemler en fazla altı ay sürer' diyordu. Ama hem öğrenciler hem de Boğaziçili akademisyenler, üniversitelerine sahip çıkmaya devam ediyorlar' dedi.

MİLLETE ATILAN KAZIKLAR

Adıyamanlı tütün üreticisinin feryat ettiğini, sarmalık tütün üretenlerin hapis cezasıyla karşı karşıya kaldığını ifade eden Öztrak, 'Yapılması gereken bellidir. Tütün ticaretine ilişkin hapis cezasının yürürlük tarihinin en azından bir yıl süreyle ertelenmesi gerek. Üreticinin kooperatifleşmesi için gereken zamanın tanınması gerekiyor' diye konuştu. Türkiye'nin kanun devleti olmaktan uzaklaştığını ileri süren Öztrak, ülkede doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğunu, hırsızlar, dolandırıcılar, rüşvetçiler için Türkiye'den daha güvenli liman bulunmadığını iddia etti. Öztrak, 'Yurt dışında yakalanan ya da sıfırı tüketen her suçlu Türkiye'ye dönmek istiyor. Bu ülkede mali suçlar, suçtan sayılmıyor. Mali suçlular, suçludan sayılmıyor. Millete atılan kazıklar görmezden geliniyor' ifadesini kullandı.

19 yılda 6 kez Varlık Barışı çıkarıldığını, bu düzenlemenin 6 ay daha uzatıldığını anlatan Öztrak, Türkiye'nin dünyanın en büyük kara para aklama makinesine çevrildiğini ileri sürdü. Öztrak, 'Çiftlik Bank tezgahının mucidi, binlerce kişiyi dolandıran Tosuncuk, yurt dışında paralar suyunu çekince Türkiye'ye döndü. Dönerken de Brezilya'dan Türkiye'ye uçak biletini bile Türk vergi mükelleflerine ödetti. Umarız en azından uçak parasını devlet kendisinden geri alabilir' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu toplantılara davet etmediği iddiasında bulunan Öztrak, şunları kaydetti: 'Neden? Beraber resim vermek istemiyormuş. İçişleri Bakanı, 'Ben dünyanın en kötü adamıyım değil mi' diyerek, basın mensuplarının önünde kendini acındırıyor. Erdoğan da anlaşılan, 'Küstüm, konuşmuyorum' diyerek, bu işten sıyrılırım zannediyor. Oysa ne demişti firari suç örgütünün başı, 'Biz hepimiz aileyiz, her suçta beraberiz.' Ortalığa dökülen tüm bu rezaletlerde müteselsilsen sorumluluk vardır. Öyle küserek, konuşmayarak bu işler temizlenmez.'

Öztrak, devletin hazinesinin çökertildiğini, 19 yılda 62 milyar dolarlık kamu varlığının satıldığını öne sürdü. Hafta sonu yeni bir özelleştirme kararı yayımladığını, Türkiye Elektrik İletim A.Ş'nin özelleştirme kapsamına alındığını belirten Öztrak, tüm dünyada doğal tekel kabul edilen elektrik iletim işini yapan TEİAŞ'ın satılacağını söyledi. Öztrak, daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü: 'Doğal tekel olan bir işletmenin devletten alınıp şahıslara verilmesinin yaratacağı, çok ciddi rekabet sorunları ve bunun sonunda millet için ciddi bir refah kaybı vardır. Bunu yapanlar bir değil birkaç kez düşünmelidir. Verdiğiniz özel sektör 'Ben istediğimi alamadım, şu olmadı, bu olmadı, ben bu iletim haklarını kapatıyorum' dese ülke felç olur. Bunu yaparsanız zaten arşa yükselmiş elektrik fiyatları daha da artar. Milletin cebindeki, evindeki yangın büyür. Bu yangını söndürecek Rekabet Kurumu, EPDK gibi kurumlar zaten siyasetin aracı olmuş durumda. Enerji üretim ve dağıtımını daha önce özelleştirildiler. Sonuçları ortada. Yatırım yok. Özellikle dağıtım şirketleri, kur farkından ciddi zararlar yazdılar. Şimdi bu zararları tüketiciye yansıtmaya çalışıyorlar. Elektriğe yapılan son yüzde 15'lik zam da bunun bir sonucu. Şimdi iletimi de versinler bakalım ne olacak.'

'AŞILAMADAKİ GECİKMELER'

Öztrak, ekonomide mülkiyetin el değişiminin hızlanmaya başladığını, şehir hastanelerini işleten grubun hisselerini Danimarkalılara devrettiğini, savunma sanayinde faaliyet gösteren BMC'nin sahiplik yapısının 'sessiz, sedasız' değiştirildiğini ifade etti. Faik Öztrak, Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir'in tweetini göstererek 'BMC ile Altay tankının üretimi projesi sözleşmesi imzalandı. İlk Altay tankı, 18 ay sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilecek.' açıklamasını 9 Kasım 2018'de yaptığını söyledi. Bu tarihin üstüne 18 ay eklendiğinde, 9 Mayıs 2020 olduğunu dile getiren Öztrak, 'Geçen yıl ordumuza teslim edilmesi gereken tanklar nerede?' sorusunu yöneltti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Altay Tankı 2023 başında orduya teslim edilecek' ifadesini kullandığını aktaran Öztrak, teslimatta gecikmenin 3 yılı bulduğunu kaydetti. Aşılamadaki gecikme olduğunu, sorumlunun ortada bulunmadığını savunan Öztrak, Türkiye'de dün itibarıyla, birinci doz aşı olan vatandaşların sayısının 35,6 milyon, iki doz aşı uygulanan vatandaşların sayısının ise sadece 15,6 milyon kişi olduğunu söyledi. Nüfusun ancak yüzde 19'una iki doz aşı yapılabildiğini, bunların önemli bir kısmının da Çin aşısı olduğunu ifade eden Öztrak, şunları kaydetti: 'Sağlık Bakanı işin başında, Çin aşısını güvenilir aşı ilan etti, Alman aşısını karaladı. 'Orta ve uzun vadede etkisi ne olur bilmiyoruz' dedi. Aşıda çeşitlenme yapmadı, Çin aşılarının tedarikinde sıkıntılar başlayınca BionTech aşısına yöneldik. Şansları yaver gitti. Bir Avrupa ülkesinin vazgeçtiği aşıları biz aldık. Şimdi iki Sinovac yaptırana bir de BionTech vuruyorlar. Yapılan doğru mu? Doğru. Erdoğan şahsım hükümeti salgının başında Çin aşısı için neden bu kadar ısrarcı olduğunu, neden yeterince aşıda kaynak çeşitlendirmesi yapmadığını, aşılamada 6 ayın neden kaybedildiğini millete açıklamak zorundadır.'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yurt dışında Kovid-19 aşılarının ücretli yapıldığına ilişkin açıklamaları olduğunu belirten Öztrak, 'Acaba Erdoğan şimdi de bu aşılardan para almaya mı hazırlanıyor? Milletten para mı alacak?' sorusunu yöneltti.

SORULARI YANITLADI

Öztrak, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 'İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in bazı açıklamaları oldu. İttifakın güçlendirileceğini, parti sayısının da 6-7'ye ulaştırılacağını söyledi. Millet İttifakı'nda böyle bir çalışma var mı?' sorusuna Öztrak, 'Millet İttifakı'nın ortakları belli ve Millet İttifakı'nın genişlemesi de ancak mevcut ortaklarının kararıyla olabilir.' yanıtını verdi. '200 siyasi parti ve kurumun bir araya gelmesi ile yapılan Demokrasi Konferansı'nın ilk toplantısında bir bildiri yayınlandı. Sizin bu bildiriye ve toplantıya ilişkin değerlendirmeniz nedir?' sorusu üzerine Öztrak, toplantıyı düzenleyenin sivil bir girişim olduğunu, CHP'nin orada resmi bir temsilcinin bulunmadığını, oradaki görüşlerin kendilerini bağlamadığını belirtti.

'HDP'li Gergerlioğlu Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararına rağmen hala tahliye edilmedi. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna Öztrak, 'Anayasa Mahkemesi kararlarının gereği bir an evvel yerine getirilmelidir yoksa hukuk devleti olmaktan çıkıyoruz.' cevabını verdi. 'TBMM Başkanı Mustafa Şentop İçişleri Bakanı'nın dile getirdiği Sedat Peker'den ayda 10 bin dolar alan siyasetçi ile ilgili CHP'nin yazdığı mektuba yanıt verdi. Özetle 'Meclis Başkanlığının hukuki sorumluluğu yok, konu yargının işi' dedi. Siz bu yanıtı nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna karşılık Öztrak, bu iddialar içinde ismi geçen siyasetçinin eski milletvekili olduğunu, eski milletvekillerinin itibarının da Meclisi bağladığını söyledi. TBMM iç tüzüğüne göre eski vekillerin Genel Kurula katılma dışında milletvekillerine tanınan bütün haklardan yararlandığını belirten Öztrak, şöyle konuştu:

'Dolayısıyla vekile 'eski' diyerek bu işin içinden sıyrılınmaz. Diyelim ki bu iş Meclisin işi değil o zaman bu işin hukuken sorumlusu bellidir. Türk mahkemeleri. Meclis Başkanı'nın en azından eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek kadar cesur olup eğer kendisini hukuken sorumlu görmüyorsa bu işten sorumlu olan savcıları göreve çağırması gerekir. Ama bu da yok ortada. Kaldı ki bu kadar pisliğin ortaya saçıldığı bir dönemde millet iradesinin tecelligahı olan, milletin tek güvendiği Meclisin Başkanı'nın 'Hukuki sorumlumuz yok' diyerek TBMM'yi bu işin dışına çıkarmaya kalkması Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını da zedeler, hukukuna da aykırıdır. Yeni anayasayla ne kadar zorlaştırılırsa zorlaştırılsın TBMM'nin yürütmeyi denetleme görevi de vardır.'

Editör: Haber Merkezi