Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı tütün endüstrisine karşı online toplantı düzenlendi. Toplantıda Dağlı, tek mali desteği tütün endüstrisi olan bir vakfın Türkiye'de projelere fon sağlamaya başladığını bildirerek, vakfın projelerinin durdurulması gerektiğini duyurdu. Dağlı, şunları söyledi: 'Vakfın tek geliri büyük bir tütün firmasından geliyordu. Bu tütün devi vakfa 2018 yılından itibaren 12 yıl boyunca her yıl 80 milyon dolar ödemeye söz vermişti. Herkes tek gelirini tütün firmasından elde eden vakfın nasıl bağımsız olacağını ve tütünle mücadele edeceğini merak ediyordu. İki bağımsız inceleme sonrası vakfın bağımsız olamayacağı anlaşıldı. Vakfın amacı zarar azaltma, sigara yerine daha az zararlı ürünlerin kullanılmasını sağlamaktı. Bir süre sonra büyük tütün firmaları da sigara işini bitireceklerini ve yeni nesil ürünlere geçeceklerini açıkladılar. Tütün firması ile kamunun ve sivil toplumun ilişkisi bizim de kanunumuz olan Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi ile yasaklanmıştır. Araya konan vakıf bu gerçeği değiştirmez. Keza vakfın birkaç yıl önce İstanbul'da sağlık çalışanlarını da davet ettiği toplantı Valilik tarafından durdurulmuş ve dünyaya örnek olmuştur.' Dağlı, 'Vakıf gelirlerinin önemli kısmını değişik ülkelerde amacına uyan projelere yatırmaya başlamıştı. 2021 yılında 132 projeye 120 milyon dolar destek vermiştir. Ülkemizde de etkinliğini sürdüreceği anlaşılmaktadır. Halk sağlığı ile tütün endüstrisi çıkarları bağdşamaz. Projelerin durdurulmasını talep ediyoruz' dedi.

YENİ NESİL TÜTÜN ÜRÜNLERİ NASIL DÜZENLENMELİ?

Sağlığa Evet Derneği Üyesi Efza Evrengil, son 10 yıldır sigara piyasasının kan kaybettiğini belirtti. Evrengil, son 10 yıldır dünya sigara piyasasının yılda yüzde 2-3 oranında kan kaybettiğini ifade ederek, küresel tütün kullanım sıklığının 2000 yılında yüzde 33 iken, 2015'te yüzde 25'e düştüğünü söyledi. Evrengil, şunları söyledi: '2025'te yüzde 21'e gerileyeceği tahmin ediliyor. Tütün endüstrisinin, yani sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen ulusötesi sigara şirketlerinin, bu gidişata dur diyebilmek için temel stratejisi: yeni nesil tütün ve nikotin ürünleri. Günümüzde bu ürünlerin nasıl düzenleneceği konusunda kıyasıya bir mücadele yaşanıyor. Mücadelenin bir tarafında, ticari çıkarlarının peşinde tütün endüstrisi, diğer tarafında halk sağlığını savunan tütün kontrolü savunucuları var.' Son yıllarda, çeşitli yeni ürünlerin dünya piyasasında boy gösterdiğini aktardığını belirten Evrengil, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Türkiye'de de var bunlar. Tamamı yasadışı, kaçak. Arkasında kim var diye bakınca tütün endüstrisi çıkıyor. Daha birkaç yıl önce, küresel piyasada ağırlıklı olarak orta ölçekli işletmeler vardı. Ama, artık satın almalar ve ürün geliştirme çalışmalarıyla, ulusötesi şirketler piyasaya hakim hale geldi. Günümüzde en fazla ticarileştirilen kategoriler: e-sigara, ısıtılan tütün ürünü ve bunların hibrid türevleri. Bu üçü ve geleneksel sigara arasında, içeriği, kullanımı, bağımlılık yapıcılığı, birey ve toplum sağlığı üzerindeki etkileri bakımından aslında önemli bir fark yok. Bilimsel çalışmalar, bu ürünlerin olumsuz sağlık etkilerinin yanı sıra, toplumsal ölçekte tüketimi arttırıcı etkileri olduğunu gösteriyor.' Yeni düzenlenmelerin olması gerektiğini anlatan Evrengil, şöyle konuştu: 'Yasaklama ile kastımız çok net ve basit bir düzenlemedir. Diyoruz ki, tüm yeni tütün ve nikotin ürünlerinin, bütün aksamlarıyla birlikte, üretimi, iç ve dış ticareti, piyasaya arzı ve satışı yasaklansın, cezai yaptırımlar belirlensin. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi'nin taraflar konferansı da önde gelen uluslararası kurumlar da aynı şeyi savunuyor, ülkelere satış yasağı tavsiyesinde bulunuyorlar. Zaten, aklı başında olan hiçbir hükümet, hiçbir sağlık bakanlığı, piyasaya yeni tütün ürünü girişi istemez, buna izin vermez. Ürün çeşitliliğinin tüketimi arttırdığını bilir. Özellikle genç nüfusta tütün kullanımının önlenmesi gerektiğini bilir. Aromaları ürünlere hayır der. Piyasada alternatif ürünlerin olmasının dual kullanımı teşvik edeceğini bilir. Öyleyse, bu ürünlerin bir ülkenin piyasasına girişi ancak tütün endüstrisi müdahalesi ile olur. İşte, asıl sorunumuz bu müdahaledir. Tütün kontrolü ve tütün endüstrisi bir arada duramaz, bunlar birbirinin antitezidir.'

PİYASADA REKABETİ YOK ETTİLER

Evrengil, tütün endüstrisinin ürünlerini geliştirdiğini, rekabeti yok ettiğini, pazarlama ağı kurduğunu, belirterek, 'Endüstri bu işi, bir yandan kapalı kapılar ardında doğrudan yürütüyor, ama daha çok, ticari çıkarlarını temsil eden paravan kurumlar kullanıyor. Bunları ya kendi kuruyor, finanse ediyor, ya da ücrete bağlayarak kendi namına çalıştırıyor. İşte, biz bunun tam karşısındayız. Diyoruz ki, Türkiye'nin tütün tüketimi sorunlarının çözümü için yeni nesil tütün ürünler kontrendikedir. Onlara ihtiyaç hiç yok. İhtiyacımız olan; tütün endüstrisinin siyasi süreçten uzak tutan, etkili kapalı alan yasağı, etkili reklam yasağı, etkili bırakma hizmetleri gibi talep düşürücü ve arzı kontrol altına alan önlemlerin bir arada ve olması gerektiği gibi hayata geçmesidir' ifadelerinde bulundu. Sağlığa Evet Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Tanzer Gezer de, 'Dev tütün endüstrisinin varlığında, tütün endüstrisine rakip olarak ortaya çıkan bu ürünün piyasa ömrü çok kısa oluyor. Bununla birlikte bu tarihten itibaren 2000'li yılların başına kadar hem tütün şirketleri hem de bireysel mucitler tarafından 'nikotin solutucu cihazlar' ve 'tütün ısıtıcı cihazlar' için çok sayıda patent alındığını görüyoruz. Bunların hepsi uykuda tutuluyor çünkü tütün mamulleri kullanımı o dönemde son derece yaygın, kullanım giderek artıyor ve tüm sağlık uyarılarına rağmen herhangi bir yasaklayıcı - kısıtlayıcı yasa veya sözleşme mevcut değil.' Tütün endüstrisinin söylemlerini eleştiren Gezer, şu şekilde konuştu: 'Endüstrinin söylemleri bundan sonra çeşitlenmeye başlıyor. Dumansız ürünlerin kişileri pasif içicilikten koruduğu, nikotinin ve ısıtılmış tütünün insan sağlığına zararlı olduğuna dair yeterli kanıt bulunmadığı, nikotin seviyesinin azaltılması suretiyle nikotin bağımlılığı gelişmeyeceği - gelişirse bile bu bağımlılıkla mücadele etmenin kolay olduğu, 'yeni nesil' ürünlerin sigarayı bırakmakta iş gördüğü - sigara bırakmaya yardımcı olduğu, TKÇS'ye rağmen bazı ülkelerde 'tek tip' önlemlerle tütün bağımlılığının azalmadığı, tütün mamullerinden gelen vergilerden vazge- çilemediği, e-sigaraların TKÇS dışında hukuksallaştırılıp vergilendirilebileceği, endgame' stratejilerinin benimsenmesi gerektiği (e-sigaraların yasallaştırılması) gibi. Endüstri bu gibi söylemlerle yol alırken, 19 Eylül 2008'de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), e-sigarayı meşru bir sigara bırakma yardımcısı olarak görmediğini ilan ediyor ve endüstriden, DSÖ'nün e-sigaraları güvenli ve etkili bulduğu - önerdiğine dair söylemleri pazarlama malzemelerinden derhal kaldırmalarını talep ediyor.'

Editör: Haber Merkezi