Türk Tabipleri Birliği (TTB) KOVID-19 İzleme Kurulu'nun hazırladığı KOVID-19 Pandemisi 4'üncü Ay Değerlendirme Raporu, kamuoyuna açıklandı. Basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB KOVID-19 İzleme Kurulu üyeleri Prof. Dr. Kayıhan Pala ve Prof. Dr. Özlem Azap katıldı. TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Adıyaman da Eylül ve Ekim aylarında pandeminin pik yapabileceğini, üzerine influenza/grip eklendiğinde Türkiye'de çok büyük sorun çıkabileceğini söyledi. Grip aşılarının genelde Eylül ayında getirtildiğini belirten Adıyaman, 'Bu aşıları bulmada sorun olabilir. Sağlık Bakanlığı'na çağrıda bulunuyorum, bu aşıların temini için bir an önce çalışma yapılması ve vatandaşlara ücretsiz olarak uygulanması gerekiyor' diye konuştu. Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB KOVID-19 İzleme Kurulu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında, bilim insanı ve kurul üyesi kimliklerinin gereği olarak yaptığı bir açıklama dolayısıyla Bursa Valiliği'nin talebi üzerine Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü tarafından 'halkı yanlış bilgilendirme ve paniğe yönlendirici' açıklamalar yaptığı iddiası ile soruşturma açıldığını hatırlattı. Adıyaman, 'Bu soruşturmayı açanlar/açtıranlar bilim insanının toplumsal sorumluluğunu yerine getirmesini engelleme, akademik özgürlüğü tanımama, örgütlü bilim insanına saldırma fiillerinde bulunma suçunu işlemiş oluyor. Bunu değerlendirecek hukukçuların olmadığı yerde insanların vicdanlarının olduğunu, olacağını biliyoruz' dedi.

'SAĞLIK RİSKİ ARTIYOR'

Ardından söz alan Prof. Dr. Özlem Azap, 4'üncü ay itibarıyla Türkiye'de ve dünyada pandemiye ilişkin gelişmelerin aktarıldığı raporda öne çıkanları aktardı. Raporda, dünya çapında yaklaşık 2 milyon sağlık çalışanının katıldığı internet bazlı bir araştırmanın ortaya koyduğu verilere göre, sağlık çalışanlarının KOVID 19'a yakalanma riskinin 12 kat fazla olduğuna dikkat çeken Azap, Sağlık Bakanlığı'nın Türkiye'de sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu duruma ilişkin 29 Nisan'dan bu yana yeni veri paylaşılmadığını söyledi.

'DOĞU'DA 12 KAT FAZLA'

Prof. Dr. Kayıhan Pala da, Türkiye'de salgının yayılma hızına ilişkin olarak bölgesel farkın açıklığına değindi ve salgının yayılma hızının Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, batı bölgelerine göre 12 kat fazla olduğunu belirtti. Pala, bu verinin, salgınla ilgili olarak sosyal sınıflar üzerinden bir değerlendirme yapma zorunluluğunu ortaya koyduğunu, ayrıca sığınmacılar ve göçmenlerle ilgili olarak Türkiye özelinde çalışma yapılmasına ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Pala, salgının yaratacağı olumsuzlukları ortadan kaldırmak için yurttaşa indirgenmiş sorumluluklar yerine, yurttaş, merkezi hükümet, yerel kurum ve kuruluşların birlikte çaba göstermesinin önemli olduğunu hatırlattı. Prof. Pala, DSÖ'nün yaptığı milyonlarca koruyucu ekipman yardımının nereye aktarıldığında dair bakanlıktan herhangi bir açıklama yapılmadığını, bu nedenle bilgi edinmeye çalıştıklarını, ancak başarılı olamadıklarını söyledi. Pala şöyle konuştu: 'Milyonlarca ekipmanın nereye dağıtıldığı çok önemli. Çünkü o tarihlerde meslektaşlarımızdan bize ve diğer kurumlara ulaşan yakınmalar, kişisel koruyucu ekipman gereksiminin tamamen karşılanamadığı yönündeydi. Şu anda TTB olarak, Almanya'nın sağladığı ekipmanların nerelerde kullanıldığına dair bilgiye sahip değiliz. Sağlık Bakanlığı bu ekipmanların kimlerce dağıtıldığını, kimlere dağıtıldığını şeffaf bir şekilde açıklamalı.'

'SAĞLIK ÇALIŞANLARI RİSK ALTINDA'

Raporda öne çıkan başlıklar şöyle: 'Bugün geride 4 ay, 120 gün bıraktık. 1 vakadan 2 yüz binlere, 1 kayıptan 5 binlere geldik, geçtik. Sağlık çalışanlarının KOVID19'la enfekte olma durumlarının yüksek risk kapsamında olduğu biliniyor. COVID-19 tanısı alan sağlık çalışanlarının sayısı ve ilgili diğer veriler 2 ayı aşan bir süredir, tüm ısrarımıza rağmen Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılmıyor. Sağlık çalışanları, salgının en başından beri büyük bir belirsizlik ve kaygı içindedir. Dünyadaki verilere bakıldığında, 2 milyon 135 bin 190 kişiyi kapsayan internet tabanlı başka bir prospektif araştırmada, sağlık çalışanlarının KOVID-19 testinin pozitif olma olasılığının normal topluma göre 12 kat fazla bulunmuştur. Dördüncü aya girerken sağlık çalışanları hala yaşamlarını kaybetmekte, şiddete uğramakta, rutin tarama gibi sağlıklarını ilgilendiren konularda sorunlarla yüzleşmektedir. Türkiye'de, 440 sağlık çalışanını içeren anketin sonuçlarına göre; beş çalışandan ikisi daha önce ağlamazken salgın döneminde haftada bir iki gün (yüzde 30) ya da her gün (yüzde 7) ağlamaya başladığını; üç çalışandan ikisi uyku düzeninin bozulduğunu; yüzde 70'i evdekilerle temasının azaldığını belirtmiştir. Hemen hemen tüm ülkelerde sağlık çalışanlarının hastalıkları ve ölümleri sosyal medyada yer bulurken ulusal istatistiklerde yeterince yer almamaktadır.'

'SIKINTILI BİR SÜRECE GİRİLDİ'

Raporun devamında şunlara dikkat çekildi: 'Sağlık Bakanlığı 1 Temmuz 2020'de Türkiye'de ilk hastanın resmen tanı almasından 112 gün sonra, KOVID-19 olgularına ilişkin 'KOVID-19 Türkiye Durum Raporu'nu Türkçe ve İngilizce olarak yayınladı. Söz konusu rapor, ülkemizdeki KOVID-19 konusunda Türk Tabipleri Birliği tarafından uzun süredir talep edilen epidemiyolojik verilerin küçük bir bölümünü bünyesinde barındıran ilk durum raporudur. Türk Tabipleri Birliği söz konusu raporda yer alan veriler günlük sayılar bakımından analiz edildiğinde; son 7 ve 14 günde, 28 günlük ortalamaya kıyasla günlük ortalama tanı alan hasta ve hastaneye yatış sayısının arttığı, buna karşılık hastaneden taburcu olan ve iyileşen hasta sayısının azaldığının görüldüğünü; bu bağlamda son 7 ve 14 günde saptanan bu daha olumsuz durumun, salgının ülkemizde geldiği aşamada kontrole alınmasının aksine daha sıkıntılı bir sürece evrildiği gerçeğine işaret ettiğini kamuoyuna açıklamıştı.' Rapor'da Türkiye'deki ilk KOVID-19 vakasının görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden itibaren toplam 3 milyon 297 bin 509 test yapıldığı açıklanmıştır. Ancak test yapılan kişi sayısı ile test yapılan kişilerin özellikleri (Hasta, temaslı, tarama amaçlı vb.) halen belirsizdir. 1- 28 Haziran tarihleri arasındaki test sayısı 1 milyon 253 bin 88'dir ve gün başına ortalama 44 bin 753 test düşmektedir. Günlük ortalama test sayısı halen 50 binin altındadır. Pandeminin başlangıcından 1 Haziran'a kadar olan dönemde ise günlük ortalama test sayısı 25 binin altındadır. Rapora göre, Türkiye'de toplam 198 bin 284 laboratuvar onaylı KOVID-19 vakasının yüzde 53,2'si (105 bin 416 hasta) hastaneye yatırılarak tedavi edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesinde bu oran 26,7'dir. Ülkemizde hastaneye yatırılarak tedavi edilen KOVID-19 hasta oranı Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi ortalamasından daha yüksektir.

'VAKALARIN YÜZDE 46'SI ERKEKLERDEN OLUŞUYOR'

Raporda, ülkemizde bildirilen vakaların yüzde 48'i kadın, yüzde 52'si erkek olarak açıklanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesinde ise olguların yüzde 46'sını erkekler oluşturmaktadır. Ülkemizde olguların 14 bin 388'i 15 yaş ve altı çocuklar (yüzde 7,3), 27 bin 199'u ise 15-24 yaş arasındaki (yüzde 13,7) çocuklar ve gençlerdir. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesinde 15 yaşın altındaki olguların oranı yüzde 1, 15-24 yaş grubunda ise yüzde 5'tir. Ülkemizde olguların yaş ve cinsiyet dağılımı Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesinden farklıdır. Bu farklılığın nedenleri incelenmelidir. Doğrulanmış olgular içerisinde en düşük ölüm hızı yüzde 0,03 ile 15-24 yaş grubunda gerçekleşirken, en yüksek ölüm hızı yüzde 26,94 ile 80 yaş ve üzeri gruba aittir. İki yaşın altındaki olguların ölüm hızının (yüzde 0,28) 2-24 yaş grubundakilerden daha yüksek olması dikkat çekicidir.

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA TEST YAPILIYOR MU?

TTB'den yapılan açıklamada Sağlık Bakanlığı'na sorulan soruların yanıtsız kaldığı bildirildi • Mart ayından itibaren kaç sağlık çalışanı KOVID-19 geçirmiştir?

• Şu anda kaç sağlık çalışanı KOVID-19 nedeniyle hastanede yatmaktadır?

• Şu anda kaç sağlık çalışanı yoğun bakım ünitesinde yatmaktadır? Kaçı entübedir?

• Hangi meslek grubundan, kaç sağlık çalışanı KOVID-19 nedeniyle hayatını kaybetmiştir?

• Sağlık çalışanlarına PCR testi ile tarama yapılmakta mıdır?

• PCR testi negatif ama semptomları pozitif olan sağlık çalışanları çalıştırılmakta mıdır?

• Kişisel koruyucu malzemeler ihtiyacı karşılayabilecek düzeyde midir?

• Bu malzemelerin hastanelere dağıtılmasında yeterli organizasyon sağlanabilmekte midir?

• KOVID-19 meslek hastalığı olarak kabulüne yönelik çalışmalar başlatılmış mıdır?

• Sağlık çalışanlarının maddi kayıp kaygısı olmadan çalışabilmesi için alınan önlemler nelerdir?

• Sağlık çalışanlarında giderek artan olgu sayısı çalışma saatlerini yeniden planlamayı gerektirmekte midir?

Editör: Haber Merkezi