Sağlık Kurumları Yönetimi Uzmanı Vahit Öz, 'Düşünme kavramı ve eleştirel düşünme' üzerine bir sunum yaptı. Sunumda, Öz, 'Yeryüzünde insanoğlunun ürettiği her şeyin medeniyetin, kültürün düşünme sonucu varolduğunu belirterek, İnsan insan olduğunun bilincine vardığında insan olur. İnsan düşünme yeteneği ile var oluşunun anlamını ve nedenini kavrar, geleceğini inşa eder.' diye konuştu. Kararların insanın kaderi olduğunu ifada eden Öz, 'Üretirsek (bilim, sanat, kültür, teknoloji) bu topraklarda kalabiliriz. Öğrencilere bilgiden önce düşünmeyi öğretmek gerek. Düşünme önce bireylerde başlamalı daha sonra toplumca farkına varılıp benimsenmelidir. Düşünme yeteneğinin kullanılmaması da o becerinin yokluğu neticesini doğurur.' ifadelerinde bulundu. Düşünülmeden yaşanan hayatı tasvirleyen Öz, şunları söyledi: 'Fazla derine inmekten, düşünmekten kaçıp hayatın yüzeyinde kalmayı tercih ettiğimiz kendimizi akıntıya bıraktığımız, önümüze ne gelirse kabullendiğimiz ezbere hayat. İşimizi kadere bağlayıp kaderimde bu varmış dediğimiz bir hayat. Hayatı; doğum, mezuniyet, nikah, iş hayatı, torunlar ve ölüm gibi önemli günleri beklerken geçirilen süre olarak gördüğümüz hayat. Düşünmediğimizde hipnotize olmuş, alışkanlıklarımızın esiri olarak yaşadığımız bir hayat. Sorgulama zahmetine girmek yerine düşünmeden, çok daha rahat ve çekici gelen ezbere hayat. Bizim genellikle düşünme olarak adlandırdığımız faaliyetler, gündelik ihtiyaçları gidermede, problemi çözmede, hayal kurmak, geleceği planlamak için yaptığı faaliyetlerdir. Karnımı nasıl doyuracağım, kendime nasıl eş bulacağım, başarılı olmak için ne yapmalıyım, sevilen ve saygın biri nasıl olurum, kışın üşümemek için hangi önlemleri alacağım diye düşündüğümüzde yaptığımız şey bu türden bir düşünmedir.' Öz, asıl olması gerekenin düşünme 'merakla, şüphe etmeyle ve soru sormayla başlayan, edindiğimiz bilgiyi sorgulayan, ilişkilendiren ve akıl yürütmelerle sonuca ulaşma' yeni fikirler üretme olduğunu söyledi ve var olan bir bilginin tekrar edilmesinin düşünme olamadığını, veriden enformasyon, enformasyondan bilgi, bilgiden yeni bilgi elde etme işi yani zihinsel katma değer üretme işi olduğunun altını çizdi.

DÜŞÜNMEK VE DÜŞÜNCE

Düşünmek ve düşünce arasındaki farkı da anlatan Öz, 'Düşünme; bir eylemdir, süreçtir, düşünmede hareket vardır. Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri, kavramları inceleme, karşılaştırma ve aralarında ilişkiler kurarak başka düşünceler üretmektir. Düşünce, düşündüğümüz şey konuşulduğunda, yayımlandığında başka bilinçlere ulaştırıldığında düşünce halini alır. Düşünce düşünmenin sonucudur. Bizler öğrenmeyi bilmekten çok inanmak olarak algıladık. İnanmak; inanç sistemini peşinen kabul etmekle başlar, sisteme taraf olarak kabul edilir, nedenleri sorgulamaz(düşünme yapılmaz), sunulan sonuçları doğru kabul ederek algılarını ona uyarlar. Sonuçtan nedene gider. Bilmek; merak etmekle başlar, sorularla devam eder, tarafsız gözlemlerle nedenleri araştırır, düşünür, bulguları kabul eder, ulaştığı sonuca göre karara varır. Nedenden sonuca gider.' ifadelerinde bulundu.

Prof. Dr. Niyazi Kahveci' den alıntı yaparak toplumun düşünmediğinde ağır bedeller ödeyeceğini' aktaran Öz, 'Toplum düşünmeyi bilmemenin faturasını sudan sebeplerle çok basit nedenlerle ölerek ve huzursuz bir hayat yaşayarak öder. Kadın cinayetleri, intiharlar, yan baktın kavgaları, töre cinayetleri.' dedi. Öz, sunumunda Prof. Dr. Niyazi Kahveci' nin şu görüşlerine yer verdi: 'Asıl bilim, düşünme işlemiyle yapılabilmektedir. Tüm bilim dallarında düşünmenin nasıl yapıldığı öğretilmelidir ki bilim insanı yetişebilsin. Eğitim kurumlarımızda malesef düşünmenin nasıl yapılacağına dair bir ders yoktur. Felsefe tarihi okutulurken düşünmenin nasıl yapılacağı konusunda ders okutulmaz. Sonuç olarak bu sebeple bilim insanı yetiştiremiyoruz.'

Eleştirel düşünme konusunu anlatan Öz, şu ifadelerde bulundu: 'Eleştirel düşünme tartışmaya ve sınamaya önem verir. Tartışma bilimsel düşüncenin esasını oluşturur. Tartışmada bizlerin fikirlerinin, düşüncelerin tartışılmasıdır, kişilerin egolarının, nefislerinin, kendilerinin tartışılması değildir. Tartışma kültürünü ve anlamını bilmeyen toplumlarda tartışmayı kavga olarak algılanmakta ve uygulanmaktadır. Bütün bu söylenenler eleştirel düşünme ortamının, sürecinin gerçekleşmesi için olmazsa olmazıdır. Eleştirel düşünmeye hemen, sihirli bir değneğin değdiği gibi geçilmez. Bunu kendimiz önce kendi içimizde içselleştireceğiz, biz uygulayacağız daha sonra bunu çevremize öğretip eleştirel düşünme ortamı kuracağız. Bu ortamlar kurulduğunda insanlar düşünüp, sorgulayıp, olaylara, olup bitenlere eleştirel gözle baktıklarında bizde o zaman gerçek bilim, sanat, teknikte ilerlemiş olacağız.'

Editör: Haber Merkezi