Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Akhan, 'Girişimsel Onkolojide Multidisipliner Tedavi Yaklaşımı' başlıklı toplantıyla ilgili bilgiler de verdi. Akhan, bütün hastanelere ve hekimlere, onkoloji hastalarına yönelik 'tümör konseyleri' aracılığıyla tanı ve tedavi uygulanması çağrısı yapıldığını bildirdi. Toplantıya Tıbbi Onkoloji, Girişimsel Radyoloji, Nükleer Tıp, Radyasyon Onkolojisi, Gastroenteroloji, Hepatopankreatiko-biliyer Cerrahi, Toraks Cerrahisi ve Üroloji alanlarında Türkiye'nin önde gelen hekimleri katıldığını belirten Okan Akhan, kanser tanısında kullanılan görüntüleme yöntemlerinin çok geliştiğini ifade ederek, son 30-40 yıllık dönemde başta görüntüleme yöntemleri olmak üzere büyük gelişmeler yaşandığını hatırlatarak, kanserlerin çok etkili şekilde tanınabilir hale geldiğini ayrıca tedavinin de daha detaylı izlenebilir olduğunu söyledi.

YAŞANAN GELİŞMELER TEDAVİLERDEKİ BAŞARIYI DA ARTIRIYOR

Tıpta her dalda yaşanan gelişmelerle kanser tedavisindeki başarıyı arttırdığını söyleyen Prof. Dr. Akhan, şunları kaydetti: 'Girişimsel radyoloji kavramının gelişmesiyle artık hastalara cerrahi yapmadan etkili tedavi yapabiliyoruz ve kanser hastalarının sağkalımını uzatabiliyoruz. Biz girişimsel radyologlar başta karaciğerin birincil ve metastatik tümörleri ile akciğer, böbrek, kemik, meme ve böbrek üstü bezi tümörlerinin tedavisinde ameliyatsız tekniklerle tedavi uyguluyoruz. Ayrıca ameliyat edilemeyen pankreas ve prostat tümörlerinde de IRE (irreversible electroporation) tekniği ile etkili tedavi uygulamaktayız. Bunların yanı sıra Nükleer tıp ile birlikte ortak yaptığımız tedavi yöntemleri var. Farklı tedavi seçeneklerinin ortaya çıkmış olması aslında zorunlu olarak bizim bir arada, birlikte çalışmamızı gerektiriyor.' Hacettepe Üniversitesi'nde 20 yıldır kanser hastalarının tanı ve tedavilerini tartıştıkları 'tümör konseyleri' düzenlediklerini ve bu multidisipliner bilgilenmenin yararını gördüklerini ifade eden Akhan, 'Haftada bir gün yaptığımız tümör konseylerinin bir benzerini bütün Türkiye'de ve tüm ilgili dalların katılacağı bir multidisipliner toplantı ile sürdürmek istedik' diye konuştu. Tıbbi onkolojinin hastaların ana sahibi olduğunu belirten Prof. Dr. Akhan, girişimsel radyoloji, nükleer tıp, radyasyon onkolojisi, gastroenteroloji, Hepato-pankreatiko-biliyer Cerrahi toraks cerrahisi ve ürolojinin de katkısıyla süreçlerin yönetilmesinin önemine değindi. Prof. Dr. Akhan, 'Aynı hastaya, farklı seçenekleri nasıl kullanabiliriz sorusu esas soru ve onunla ilgili her oturumda 10'ar dakikalık konuşmalar düzenledik. Her oturumun sonunda bir tartışma süresi oldu ama daha da önemlisi, her oturumun sonunda 40- 50 dakikalık tümör konseyleri yaptık. Konuyu dünya bilgisi çerçevesinde yeniden ele alan ve konuşmasını bu çerçevede yapan meslektaşlarımız gerçek hastalar üzerinden aynı zamanda tümör panellerinde tartışmayı sürdürdüler. Bu toplantı, gerçek anlamda multidisipliner olarak programı düzenlenen Türkiye'de ilk toplantıdır.' şeklinde konuştu.

'MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM GEREKTİREN BİR ÇAĞDAYIZ'

Onkolojide tanı ve tedavi süreçlerinin tümör konseylerinin önemini vurgulayan Prof. Dr. Okan Akhan, 'Hastalar, bulunduğu hastanedeki konseylerde tartışılmadan tanı ve tedavi süreçlerine karar vermenin mümkün olmadığı bir çağdayız artık. Onkolojik tedavinin yapıldığı her hastanede, mutlaka bu konseylerin kurulması lazım. Ülkemizin çok sayıda üniversite hastanesinde ve eğitim hastanelerinde ve çok sayıda özel hastanede onkolojik hasta populasyonuna hizmet eden benzer konseyler var. Bu toplantının, bu konseylerin eksikliği olan üniversite veya onkolojik hasta tedavisi yapan merkezlerde, bu eksikliğin giderilmesinde ve konseylerin kaliteli, bilgiye dayalı yapılmasında bir rol oynayacağını düşünüyoruz. Çünkü her oturum sonrası yaptığımız hasta tartışmaları aynı zamanda dinleyicilere bir örnektir. Hasta nasıl ele alınmalı ve tartışılmalı ve bunu yaparken hangi bilgi ve hangi tecrübe ile meseleye yaklaşılmalı. Onun için bunu önemli buluyoruz ve daha da yaygınlaşacağını umut ediyoruz.' ifadalerinde bulundu. Hastanelerin tümör konseylerini kendi gündemlerine alması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Akhan, 'Esas itibari ile bunu, işimizin ayrılmaz bir parçası ve işimizi yapmakta bize yol gösteren bir kılavuz gibi anlamamız lazım. Kurumların da buna uygun bir organizasyona izin vermesi gerekir. Hekimler yoğun hasta baskısı altında çalışıyor. Buna vakit ayırmak üniversite hastanelerinde daha kolay, öğretim üyeleri buna hızla karar verebiliyor. Vaktimizi daha optimum kullanabiliyoruz ama devlet hastanelerinde bu işlerin daha zor' dedi.

Editör: Haber Merkezi