zman Klinik Psikolog Merve İlikçi İygün anksiyete ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. Anksiyetenin geçmişten bugüne her yaşta bireyi ilgilendiren ruhsal bir durum olduğunu söyleyen İygün, şunları söyledi: 'Anksiyete olarak adlandırdığımız; kaygı duygusudur. Yaşam içinde anksiyete; bireyleri sık sık ziyaret eder. Ancak bazen anksiyete ile baş etmekte kişi güçlük çeker. Kaygı, 'Genellikle kötü bir şey olacakmış düşüncesiyle ortaya çıkan ve sebebi bilinmeyen gerginlik duygusu' şeklinde tanımlanmaktadır. Anksiyete içten gelen bir duygudur, bu duygu anlık veya kısa süreli olmaktan ziyade, içten veya dıştan gelecek herhangi bir tehlikeye ve tehlike beklentisine karşı oluşan süregelen bir tepkidir. Günlük hayatta çoğu birey olumsuz koşullara karşı kaygı hisseder. Fakat anksiyete bozukluğu diye adlandırdığımız durumda kişinin bu yoğun kaygıyı yaşaması için herhangi bir durum söz konusu olmadığında bile kişi bu hissi yaşamaya devam eder. Bu durum çoğu zaman bireylerin işlevselliğini bozmakla beraber bu duygunun nasıl yaşandığı kişiden kişiye ve kültürden kültüre farklılık göstermektedir.'

KİŞİLERARASI FARKLILIK GÖSTERİR

Anksiyetenin yaşanmasında kişiler arası farklılık gösterdiğini söyleyen Uzman Klinik Psikolog Merve İlikçi İygün, 'Peki vücudumuz bu durumla karşılaştığında nasıl tepkiler geliştiriyor?' sorusuna cevap vererek şöyle devam etti: 'Anksiyete yaşayan kişi, bu belirtileri fiziksel ve duygusal olmak üzere 2 farklı şekilde deneyimleyebiliyor. Birey yoğun bir şekilde endişe hissettiğinin farkındadır fakat yine de kendini kontrol edemez, sakinleştiremez. Birey eğer fiziksel belirtiler yaşıyorsa; uykusuzluk, titreme, mide bulantısı, baş ağrısı, kas gerginliği, hızlı nefes alıp verme gibi sorunlarla karşılaşır. Bunların yanı sıra kişi konsantre olmakta zorluk çeker, yoğun bir şekilde umutsuzluk yaşar. Diğer insanların sözleriyle zihnini aşırı meşgul eder, çabuk gerilir ve çevresinden kaçmak veya kopmak ister.'

EN BÜYÜK SORUN UYKU

İygün, anksiyete yaşayan insanların belki de en büyük sorunlarından birinin uyku problemi olduğunu belirterek, 'Kişi şiddetli kaygı yaşadığında, vücudumuzdaki savaş/kaç mekanizması devreye girer, kalp atışlarını hızlandırır, kas gerginliğini arttırır. Bu da otomatik olarak uykusuzluk yaratır. Kişi uykuya dalmakta güçlük çeker, gecenin herhangi bir diliminde uyandığında uykuya geri dönemez veya uykuyu sürdürmekte problem yaşar. Gece sağlıklı bir şekilde uykunun alınmaması kişiyi gün içerisinde daha kaygılı ve endişeli bir duruma sürükler. Kişi günlük hayattaki stres etkenlerine daha yoğun tepkiler verir ve önemsiz gözüken sıradan olaylarda bile duygularını daha yoğun bir şekilde yaşamaya başlar. Bu durum zamanla kısır bir döngü haline gelebilir ve kişinin günlük fonksiyonları ciddi bir şekilde olumsuz etkileyebilir.' diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi