CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Fethi Açıkel başkanlığındaki CHP Bilim Platformu 'Otoriterlik İklimi, Eziyet ve Sadizmi Artırıyor; Şiddet ve Zorbalık Kültürü Yerleşiyor' başlıklı yeni bir politika notu yayınladı. Politika Notunda; AKP iktidarı döneminde, Türkiye'de her alanda şiddet olaylarının yükseldiği, iktidarın kutuplaştırıcı ve hedef gösterici söylem ve politikalarının gündelik hayatın her alanına sirayet ettiği ve şiddeti tetiklediği, bunun artan sosyo ekonomik sorunlarla birleştiğinde ise genel bir şiddet ve sadizm kültürüne yol açtığı tespiti yapıldı. Politika Notunda, rejimin otoriterleşmesinin; ötekileştirme, hedef gösterme, hınç ve nefret duygularının artması gibi pratikleri beslediğine dikkat çekildi ve şiddetin artmasının farklı alanlardaki etkileri detaylı şekilde ele alındı. Toplumsal şiddetin artmasının adli olaylara yansımasının da incelendiği Politika Notunda, Bireysel Silahlanmanın artışı da rakamlarla ortaya konuldu ve bu konudaki sorunlar üzerinde duruldu. Politika Notunda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından kamuoyuna sunulan İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ndeki 'Etnik kimlik, yaşam tarzı ve inanç eksenli siyasetle toplumsal barışımız derin yara almıştır. 'Tek Kişilik Saray Hükümeti', iktidarını sürdürmek için kamplaşmayı, kutuplaşmayı ve ayrışmayı çözüm olarak sürdürmektedir.' maddesine de yer verildi. Politika Notunun 'CHP Ne Yapacak' bölümünde ise CHP iktidarında, Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında alçakgönüllü bir uygarlığın inşa edileceği ve güven ve hoşgörünün yeniden hakim kılınacağı ifade edildi. Politika notunda şu başlıklara yer verildi: 'CHP, Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında, kutuplaştırmayan, birleştiren, düşmanlığı değil, yurtta ve dünyada barışı esas alan, ülkemizi hak ettiği ilerleme ivmesine kavuşturacak, vatandaşlarına refah ve huzur içinde bir arada yaşamalarını sağlayacak yeni bir düzen tesis edecektir.' Politika notundan özet tespitler ve veriler şu şekilde: 'Türkiye'de tek adam rejimi dünyadaki pek çok otoriter rejimi gölgede bırakacak biçimde, yurttaşlara karşı ayrımcılığı ve ön yargıyı körüklemiş; ekonomik yağma, haksız kazanç ve rant devşirme, yönetim zihniyetini esir almıştır. Türkiye'de yerleşen çarpık tek adam rejiminin ve yağmacı iktisadi düzenin teşvik ettiği bu olumsuz hava, toplumdaki empati duygusunu adeta erozyona uğratmıştır. Bu yüzden toplumsal barış, güven ve huzur tehlikeye atılmış, vatandaşlarımız adeta birbirine yabancılaştırılmıştır. Türkiye, 41 OECD ülkesi arasında ayrımcılığın en yüksek olduğu ülke haline gelmiştir. 2020 Refah Endeksi'nde ayrımcılığa karşı yasal önlemlerin varlığı ve toplumsal hoşgörü açısından ise 167 ülke arasında son 10 yıl içinde 33 sıra gerileyerek 154'üncü sıraya yerleşmiştir.'

AKP ELEŞTİRİSİ

AKP'nin eleştirildiği politika notunda şu ifadeler yer aldı: 'Saray rejimi, kendisinden görmediği herkesi ötekileştirmekte, kendisine eleştirenleri ise nankörlük ve ihanetle yaftalamakta, hatta onları hedef göstermeye ve itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. AKP'nin bu yaklaşımı yalnızca muhalif kesimleri değil, temel haklarını savunan sıradan vatandaşı bile hedef göstermekte ve cezalandırmaktadır. Bu bozuk düzen içerisinde Türkiye'de nefret ve şiddet suçları da körüklenmiştir. Türkiye'de yaşamın neredeyse her alanında eziyeti, nefreti ve cinneti yaygınlaşmıştır. Türkiye, 2020 yılında yayınlanan Refah Endeksi'nde şiddet içeren suçlar, iç çatışmalar, mülkiyet suçları, siyasi suçlar üzerinden açısından 167 ülke arasında en güvencesiz 147'nci ülke olmuştur. Ülkemiz adeta sivil darbe koşullarında yönetilmekte, yurttaşların can ve mal güvenliği korunmamaktadır. Baskıcı tek adam rejimin körüklediği güvensizlik ve hukuksuzluk yüzünden toplumda huzursuzluk günbegün artmaktadır. Şiddet, öfke, nefret kültürü yurttaşları ciddi psikolojik sorunlara, paranoyalara, korku ve endişelere sevk etmektedir.' Toplumda şiddetin arttığına dikkat çekilen politika notunda şöyle denildi: 'Evde, iş yerinde, trafikte, sokakta saldırı, dövme, hakaret, yaralama, öldürme haberleri gün geçtikçe çoğalmaktadır. Sokaklarda kaos, kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri, çocuklara yönelik istismar haberleri, hayvanlara yönelik eziyet vakaları ve nefret suçları her gün daha fazla artan şekilde kamuoyuna yansımaktadır. 2021 yılında yayınlanan Dünya Mutluluk Raporu da Türkiye'nin günbegün mutsuzluğa gömüldüğünü göstermektedir. 2019 yılında 156 ülke arasında 79'uncu sırada yer alan Türkiye, sadece 2 sene içinde 25 sıra gerileyerek 2021 yılında 104'üncü sıraya düşmüştür. TÜİK'in Yaşam Memnuniyet Araştırması'na göre ise 2020 yılında Türkiye'de yaşayan her iki yurttaştan biri kendisini mutsuz hissetmektedir. Yaratılan düşmanlık ve şiddet ortamı, vatandaşların mutsuzluğunu katlamaktadır. Toplumda yaygınlaşan ve adeta normalleşen hoşgörüsüzlük ve tahammülsüzlük, hukuksuzluğun yarattığı güvenlik endişesi ve umutsuzluk, vatandaşları bireysel silahlanmaya yönlendirmektedir. Böylece Türkiye'de bireysel silahlanma, giderek daha büyük bir toplumsal şiddet ögesi olmaya devam etmektedir.' 'Vatandaşlar tarafından silah bulundurma ruhsatı için 2019'da 13 bin 206 başvuru yapılırken 2020'de bu sayı yüzde 34 artarak 17 bin 751 olmuştur.'

İbarelerinin yer aldığı notta daha sonra şu noktalara dikkat çekildi: 'Yapılan bazı çalışmalarda; 2011 yılında 9 milyon olduğu düşünülen bireysel silah sayısının 2021 yılı itibarıyla yüzde 85'i ruhsatsız olmak üzere en az 25 milyona ulaştığı iddia edilmektedir. 2014 yılında basına yansıyan yaralama ve cinayete varan silahlı olayların sayısı 1.499 iken, 2021'de yüzde 73 artış artışla 2 bin 592 olmuştur. 2021 yılına gelindiğinde ilk 9 ayda 2 bin 592 bireysel silahlı şiddet olayı yaşanmıştır. 2021 yılında yaşanan bu olaylarda bin 470 kişi ölmüş, 2 bin 693 kişi de yaralanmıştır. Muhaliflere saldırıların yapıldığının hatırlatıldığı politika notunda şöyle denildi: 'Bizzat iktidar mensuplarınca hedef gösterilen muhalif siyasetçiler saldırıya uğramakta, sesleri kısılmaya ve siyasi faaliyetleri engellenmeye çalışılmaktadır. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, bir TBMM konuşmasında Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırının video görüntülerini göstermesi, muhalefete yönelen benzer saldırıların olağanlaştırılması ve kutuplaşma ikliminin planlı şekilde artırılması bakımından tehlikeli bir oyun planının parçası olarak kayda geçmiştir. Ulusal düzeyde tanınan ve köklü mesleki geçmişleri olan onlarca gazeteci ve pek çok ilimizde yerel gazeteciler, sokak ortasında saldırıya uğramış ve yaralanmıştır. Bu saldırıların, Cumhur İttifakı'nın rahatsız olduğu bazı haber ve yorumlar sonrasında gerçekleştirilmiş olması kamuoyunda dikkat çekmiş ve saldırıların tek merkezden işaretle yapıldığı yönünde düşüncelerin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Gazetecilere yapılan saldırıların çoğu, kamera görüntüleri ve görgü tanıklıkları olmasına rağmen cezasız kalmakta, failler bulunmamakta ya da serbest kalmaktadır. Gazetecilerin can güvenliğinin iktidar aracılığıyla tehdit edilmesi, yalnızca basın özgürlüğünün değil, halkın haber alma hakkının da ihlalidir.' Notta, 'AKP'nin siyasi hesapları, insani ihtiyaçların ve eğitimin önüne geçmektedir. Çoğu denetimsiz ve çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamak için uygun olmayan bu merdiven altı kurumlarda, genellikle ailelerinden uzakta okuyan çocuklar psikolojik ve fiziksel şiddet, eziyet ve cinsel istismar gibi kötü muamelelerle karşı karşıya kalmaktadır' denildi. Notta dijital şiddete de vurgu yapılarak, 'Türkiye'de her 5 kişiden 1'i dijital şiddete uğramaktadır. Şiddetin bu boyutu özellikle gençleri hedef almaktadır. 15-17 yaş arası her 5 gençten 1'i, 18-32 yaş arası her 3 gençten 1'i dijital şiddete maruz kaldığını belirtmiştir. En sık rastlanan dijital şiddet biçimleri hakaret ve küfür; yazılı ve sözlü taciz mesajları ve ısrarlı takiptir. Vatandaşlar en çok siyasi görüşleri nedeniyle dijital şiddete maruz kalmaktadır' açıklamaları yapıldı.

Editör: Haber Merkezi