Ahmet Baran, çocukluğundan bu yana müzikle iç içe bir hayatın içinde. Hayatına müzikle yön veren Ahmet Baran ile müzikle olan hikayesini konuştuk.

• Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Ahmet Baran kimdir?

Gönlümü kanunun tellerine bağlayıp, bu zamana kadar farklı coğrafyalarda gerçekleştirdiğim bini aşkın konserle ülkemizin ve musiki sanatımızın tanıtımına büyük bir şevkle hizmet etmeye çalışan bir kardeşiniz, dostunuz, komşunuzum. Çocuk yaşlarımdan beri kanunumla birlikte çok keyifli bir yolculuğumuz var. Onun sayesinde 5 kıtada müziğimle var olma imkanı bulup, dünya etrafında iki tur atacak kadar yeni yerler keşfettim. Farklı kültürlerden binlerce kalp, komşu biriktirme şansı buldum. Kısacası kanunuma, işime, müziğe ve üretmeye aşığım.

• Her şeyin en başına döndüğümüzde böyle bir kariyer seçmenizin sebebi neydi? Bugünkü başarılarınızı hayal edebiliyor muydunuz?

Ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben hep daha az kullanılanı seçtim. Bu hayatımdaki tüm farkı yarattı. Kendim için dünyamın içinde yeni bir dünya yarattım. Kanunum ve sevdiklerim ise cennetimi oluşturan temel taşım. Tükenmeyen arzularla dolu müziğim. Müziğin peşinde durmadan koşuyor olmama sebep, gizemselliğini çözme çabasının verdiği hazla birlikte, hiçbir zaman çözemeyeceğimi tahmin ettiğim ama bir o kadar da beni benden alan tutku… Enstrümanımla tanıştığım ilk gün onunla paylaşacaklarımın sonu olmadığını hissetmiştim ve bugün olanlar, yarın olacaklar çok uzun vadeli bir planlamanın ve adanmışlığın ürünü diyebilirim.

'KANUNU PİYANO VE GİTAR GİBİ ÇALMAYI SEÇTİM'

• Küçük bir yaşta müzik ile tanışıyorsunuz ve popüler olan enstrümanları seçmiyorsunuz. Neden gitar değil de kanun sazını seçtiniz?

Onunla olan bağımı anlatmak için, biraz da sizleri de özendirebilmek adına alışıla gelmişin dışında kelimeler seçiyorum. Kanun, Tanrının bana verdiği bir çift kanat. içimde yer alan... içinde yer almak istediğim... içinde yer alamazsam içimde kalacak olan... beni kabul etmese de kızamayacağım... hayat boyu kabulüm... 'Ben yanındayım mızrapları takıp bana içini dökebilirsin' diyen yoldaşım. Kalbimin haykırışının yankılandığı sihirli bir müzik kutusu. Aslında gitar ya da piyano yerine kanunu seçmedim. Kanunu piyano ve gitar gibi çalmayı seçtim.

'SEVMEYİ BİLMEYEN DÜKKÂN AÇMASIN'

• Peki, kanun sizden ne bekliyor sizce?

Samimiyet beklediğine yemin edebilirim ama ispatlayamam. Tabi ki her ilişkide olduğu gibi katıksız bir aşk ve düzenli ilgi beklediğini de eklememe gerek yok sanırım. Usta bir aşık, partnerinin ruhunu iyi tanıyan, onunla diyaloğu doğru kuran değil midir? Zaten gözlemliyoruz arada bir aşk evliliği yoksa doğan çocuklar da ticari oluyor;) Aşka çağıran müzikler peşindeyseniz sevgi ile kucaklayıp, aşk ile dokunacaksınız. İşte böyle bir bağ kurup teslimiyeti yakaladığınızda 'Dursun bu musıki semavi içinde saz…' O, katıksız bir ruh, hırstan uzak samimi bir diyalog ister. Sevmeyi bilmeyen dükkan açmasın.

• Biraz da albümlerine dönecek olursak, 'Kanun Namına', 'İki Kelime', 'Evde Kalmış Şarkılar', 'Karışık Kaset' isimlerini verdiğiniz dört albüme sahipsiniz. Nedir bu yeni teknik? Albümlerinizde kimlerle çalışıyorsunuz, neler anlatıyorsunuz?

Enstrümanımı kucakladığımdan beri çok katmanlı müziklere duyduğum ilginin ışığında, özünde Türk Sanat Müziği enstrümanı olan kanunun ulaştığı sınırları genişleterek yeniden çizme gayretine giriştim. Kanun gelenekte iki işaret parmağımıza yüzükler yardımıyla taktığımız mızraplarla çalınıyor. Tanıdığım diğer enstrümanlar ışığında diğer 8 parmağı da icranın içine dahil ederek bir piyanist bir arpist gibi zaman zaman perküsyonist gibi kendi çaldığıma eşlik edebileceğim bir teknik üzerine çalıştım hep. Mızrabın suni tonundan uzakta, samimi dokunuşlarla sadece sesi değil hissi de yükseltmeyi hayal ettim. Beynin iki lobunu da kullanma yetisini kanunilere, birden çok enstrümanın ses zenginliğini de kanuna kazandıran farklı teknikler üzerinde çalıştım. Böylece Metalica'dan Chopin'e, Love Story'den Forrest Gump'ın film müziğine şarkı olmaktan öteye geçerek yaşamlarımızın ayrılmaz birer parçası olan unutulmaz eserleri, müzikaliteden ödün vermeden daha önce tadılmamış kimi zaman akustik kimi zaman elektronik yeni lezzetlere dönüştürmeyi amaçladım. Albümlerimde bu çabanın yansımalarını duyabilirsiniz. Arayışların ve girilmemiş yolların müziği diye de adlandırabiliriz.

• Albünüzde muhteşem bir buluşma yaşanıyor. Dinlerken bir yolculuk yapıyor gibi hissettim, belki de bu nedenle albümü en çok gece yolculuğuna yakıştırdım. Bu yolculukta Chopin'den Yalçın Tura, Methalica, Franciz Lai, Göksel Baktagir, Turgay Erdener, Michel Camilo, Haydar Tatlıyay'a çıkmak oldukça keyifli. Sürprizlerle dolu bu albümü dinlerken, kanun ile her şeyin çalınabileceğini düşündüm. Dinleyici, 'Kanun Namına' albümünüzü nasıl karşıladı? Geri dönüşleri nasıl oldu?

Çalışmalara 2013 yılında başlamıştım ama albümü içe sindirme çabası süreyi biraz uzattı. Çünkü sesleri kaydedip sabitlediğinizde, artık onlar boynunuzun borcu oluyor. Bu titizliğe müzik sektörünün içinde bulunduğu kaos ortamı da eklenince dinleyicilerimizi biraz beklettik. Bu albümün en önemli katkısı kendi üzerimde prodüktörlüğü öğrenmem oldu. Türkiye'deki müzik yapımcılarına kendimi anlatmakta zorluklar çekince Amerika'da şirket kurup yayınlama fikri doğdu. Sağ olsun dostlarımız çok umudumuzu kıran konuşmalar yaptı ama yine de cesaret her zaman olduğu gibi beynimi ele geçirmeyi başardı. Bu albüm satmaz. Seni mazlum yapalım diyenlerin aksine ciddi bütçeli pop starların prodüksiyonlarıyla çok satan listelerinde yarıştı. Albüme olan bu ilgiyi biriktirdiğim kalplerin olumlu bir reaksiyonu olarak değerlendiriyorum. Bu zamana kadar farklı coğrafyalarda müziğin birleştirici etkisini iliklerime kadar hissettim. Enstrümantal müzik sözlerin duyguları anlatmak için o kadar da gerekli olmadığını bilen müzikseverlerin tercih ettiği bir yapı ve sözün egemen olduğu ülkemiz piyasasında şansı çok değil. Ben ısrarla zaman içerisinde hak ettiği yeri bulacağına inanan ve bunun için her yolu deneyen müzisyenlerdenim. Yaptığım işlerde yaşanılan zamanın heyecanı ve yeniliklerini göz ardı etmeden teknolojinin sunduğu tüm imkanları kullanarak sazımla, sözümle, tarzımla günceli yakalama gayretindeyim. Bunun için profesyonel bir ekiple çalışıyorum ve tüm hünerlerini sergilemeleri adına yaratıcılıklarını sürekli zorluyorum. Türkiye şartlarında lafından nefret ediyorum. Dünya piyasasında hatta Mars'ta nasıl işler çıkıyorsa takip etmeye çalışıyorum. Çünkü hazine değerindeki müziğimizin yok olmaması gençlerimizin elinde. Onları hiçe saymak yerine beğenileri ve eğilimleri doğrultusunda hareket ediyorum. Albümün kapağı, fotoğrafları, içeriği, web sitesi ve tüm dinamik yapı bu doğrultuda hazırlandı. Umarım bu ilgi büyüyerek devam eder. Bizlere ezberletilmeye çalışılan yollar dışında alternatiflerin üretilebileceği fikri müzisyenlere hakim olmaya başlar ve yeni arayışlara yönelen cesur yüreklerin sayısı artar.

• Yurtdışı konserleriniz ve gördüğünüz ilgiden bahsetmek ister misiniz?

Yurt dışından aldığım tepkiler, konserlerime gösterilen ilgi, aldığım ödüller memnuniyet verici ama bu çok uzun soluklu bir süreç. Çok emek ve çaba var altında. Sanatımda dünya ölçeğinde üretmek ve kabul görmek, çizgi yakalamak adına çabam uzun süre devam edecek. Benim üzerime düşen sanatımla ülkemi her platformda temsil edebilmek için daha iyisini üretmek.

• Gerçekleştirdiğiniz konserler ve projelerle ulusal çapta ses getirdiğiniz, kadına yönelik şiddet, cinsel istismar, hak ihlalleri gibi toplumsal sorunlara parmak bastığınız Terennüm İyilik Koronuzdan bahseder misiniz?

Kendimi en çok işe yarar hissettiğim Türk müziğinde fark yaratmak, müzikle yaraları sarmak adına beş kişiyle yola çıktığımız ve pandemiden önce 200 kişi olduğumuz gönüllü bir yapı. Çalışmaya başladığımız ilk günden beri öncelikli hedefimin Türk Müziğine dinamizm kazandırıp gelecek nesilleri kültür hazinemizden en güncel şekliyle haberdar etmek olduğunu içe sindirip çalışmalara her yaştan çocuklarıyla iştirak eden koskoca bir musiki ailesi. Birlikte ağaç diktiğimiz, çöp topladığımız, köy köy okulları dolaştığımız, ayda iki kez büyüklerimizi ziyaret edip, engelli yavrularımızla müziği paylaştığımız sıcacık bir yuva. Tabi koroya bazı katılım şartlarımız var. Çok iyi bir müzisyen, terzi, noter, doktor olmak yerine iyi bir kalbe sahip olmak. Başkalarını etkilemek için değil, kendimizi ifade etmek için yaşamak ve alkış için değil bir amaç için çalışmak. Yaş aralığımız zaten yok müzikle uğraşanların ruhu hep genç. Hani derler ya İyilik anahtarı olmayan bir kelepçedir. Yapan ve yapılanı ömür boyu birbirine bağlar diye öyle bir bağımız oluştu yıllar içinde beni evlatları, kardeşleri, arkadaşları gibi sevdiler bu sevgiye bir de sosyal medyadaki komşularım eklenince büyük bir iyilik ordumuz oldu. Önce kentimize sonra ülkemize büyük resimde de dünyamız için müzikle iyilik üretmeye devam edeceğiz.

• Kovid 19 krizinden sonra sanat camiasını neler bekliyor? Siz bu süreci nasıl geçirdiniz ve geçiriyorsunuz?

Bu süreci hem insanlığın gelişimi hem de sanatsal anlamda pek çok kazanımla atlatacağımıza inanıyorum. Doğa bizi kendi diliyle uyarıyor ve hepimiz artık buna duyarsız kalamayacağımız bir noktaya geldiğimizi farkındayız. Sanatsal anlamda ise kendi adıma müthiş verimli bir üretim sürecinden geçtim. Kendi içime dönerek çok fazla kaliteli zaman geçirdiğimi ve projelerime odaklandığımı söyleyebilirim. Bu süreçte oluşan yenidünya gerçekleri, sanat ve sanal dünyayı hiç olmadığı kadar birbirine yaklaştırdı. Sürece hızlıca adapte olduğumu düşünüyorum. Sosyal mecralardaki tüm dinleyicilerimi komşularım olarak görüyorum ve onlarla sıcak ve samimi bir diyalog halindeyim. Mesela her sabah çaldığım farklı müziklerle sosyal medyadaki komşularımla günaydınlaşıyorum okuyucularımızı da beklerim.

'HEP BİR AVAZDAN ŞARKILAR SÖYLEYECEĞİZ'

• Son olarak üzerinde çalıştığınız yeni bir proje var mı?

Yeni pek çok proje üzerinde eş zamanlı çalışıyorum. Bu sevimsiz sürecin son bulmasıyla birlikte farklı şehir ve ülkelerdeki komşularımla buluşacağım bir konser serisi planlıyoruz. Youtube üzerinden provalarımızı yapıp konserlerimizde hep bir avazdan şarkılar söyleyeceğiz. @baranahmet kullanıcı adıyla instagram ve Youtube başta olmak üzere tüm sosyal medya hesaplarımdan takip edebilirler. Ayrıca Tüm detaylara www.ahmetbaran.com dan ulaşabilirler.

'MÜZİK TÜM KİLİTLİ KAPILARI AÇMAYA İMKÂN TANIR'

• Ahmet Baran'ın müziği neye hizmet etmelidir?

Müzik elinize sunduğu pek çok anahtarla toplumsal tavrın oluşmasına, çarpıklıkların gün yüzüne çıkmasına, her tür haksızlığın eleştirilmesine engel olan tüm kilitli kapıları açmaya imkan tanır. Tarzları irdeleyip, zevkiniz geliştikçe elinize pek çok anahtar geçmeye başlar ama doğru anahtarı bulup kapıyı açtığınız anda gönüller arasında etkileşim başlar. Müzisyen adeta bir çilingir gibi işinin bütün inceliklerine hakim olup, kilidi kolayca açmasını bilen kişidir. Kilit açıldıktan sonra sanatın görevi; 'büyüleyerek aydınlatmak'tır. Müzik sanıldığı gibi sadece insanı mutlu etmek için yoktur. Toplumlara yön verebilir, kitlelere farkındalık kazandırabilir. Estetik birikim ve zevk kazandırmanın yanı sıra gerçeklerle yüzleştirme, düşündürme, sorgulatma ve hissettirme aracıdır. Tüm evreni kaplayan kocaman bir enerjidir ve tabi ki iyileştirici, birleştirici gücü yadsınamaz. Eğitimin güzel sanatlarla desteklenmesi, bireyin dünyayı tanıyıp değiştirebilmesi için şart. Çünkü ruha yalnızca sanat nüfus eder.

'MÜZİĞİ TÜM COĞRAFYALARDAN MUAF ĞÖRÜYORUM'

• Ahmet Baran müziği neye benzetir?

İlhamını doğadan alan bir müzisyen olarak müziği yaşamın hakikatini tüm şeffaflığıyla görmemizi sağlayan en etkili ışığa, dolayısıyla insanlığı aydınlatan güneşe benzetebilirim. Kimi zaman bembeyaz bulutlara, kimi zaman da gökyüzüne benzetmişimdir. Gökyüzü insanoğlunun evrenle yüz yüze kaldığı tek dolaysız gerçekliktir. Gündüzleri bu uçsuz bucaksız masmavi derinlik, evrenin sonsuzluğunu duyumsatır. Geceleri ise yıldızlarla donanmış bir gökyüzü, insana evrende yeryüzünün ve dolayısıyla kendisinin nasıl zerre kadar küçücük bir parçacık olduğunu apaçık gösterir. Benim müzikle döşenmiş gökyüzümde; derya deniz güzelliğin içinde ben yalnızca ona yetişmeye çalışan bir detayım. Bazen de bulutların ufka dokunduğu yere ulaşabilmeye çalışan, ne nihai hedefe ne de tam bir tatmin haline asla ulaşmak bilmeyen içimdeki haylaz çocuğa benzetiyorum. Tüm evreni saran devasa bir enerjiden bahsediyoruz. O yüzden müziği tüm coğrafyalardan muaf görüyorum. Tüm çaba tınılar gezegeninde küçük bir akış yakalayabilmek, o büyük enerjinin küçük bir parçası olabilmek için. Bunu hissetmeye başladığınızda varlığı ve yokluğu müzikle açıklayabilirsiniz. İnsan ruhuna dönecek olursak parçalanmış ruhlarımızı birleşmiş bir bütüne dönüştüren en etkili tutkala ya da ruhun en yalın, maskesiz dışavurumuna benzetebiliriz. Ama müzik asıl dengesini doğayla birleşince yakalar; Ne zaman ki hırçın doğayı sanatla dinginleştirmeyi öğrenir, canlılıkla buluşturmayı başarırsanız o zaman sanatçının macerası başlar. Yine yaşam kaynaklarından yola çıkacak olursak benim için bir toplumun köklerini besleyen bir şudur sanat. Ve kendime hep şunu söylerim: 'Daha çok üretmeliyim ki; Ne çiçeklerim solsun, ne de köklerim kurusun.'

Editör: Haber Merkezi