•Öncelikle sizi kendi ağzınızdan tanıyabilir miyiz? Vakıf Başkanlığına geliş sürecini anlatır mısınız?

1957 Yılında Samsun İli Havza İlçesi Şeyhsafi Köyünde doğdum. Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesini 1980 yılında bitirerek Ziraat Yüksek Mühendisi unvanını aldım. 2 Yıl Tokat Ziraat Meslek Lisesi'nde öğretmenlik ve bölüm başkanlığı; 13 Yıl Eskişehir Çifteler ve Mahmudiye ilçeleriyle, Amasya Merzifon ilçesinde İlçe Tarım Müdürü; 7 Yıl Samsun, Ardahan, Karabük ve tekrar Samsun illerinde İl Tarım Müdürü olarak görev yaptıktan sonra, 2003-2011 Yıllarında Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü (TEDGEM) görevini yürüttüm. 2016-2018 Yıllarında Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) görevini yürüttüm. Halen Tarım ve Orman Bakanlığında Mühendis olarak görev yapmaktayım. Tarımsal Kalkınma Vakfı (TAK-VA); 1986 Yılında Ziraat, Orman, Su Ürünleri, Çevre Mühendisleri ile Veteriner Hekim ve Biyologlar tarafından kurulmuştur. 2200 Kayıtlı üyesi bulunmaktadır. 2015 Yılında yapılan Genel Kurulda seçildiğim TAK-VA Genel Başkanlığı görevini halen yürütmekteyim.

'ALT YAPI VE EĞİTİM SORUNLARI VAR'

•Ziraat Yüksek Mühendisi olarak Tarımın önemi ve Türkiye'deki tarımsal üretimdeki iniş çıkışları tarihsel olarak nasıl yorumlarsınız?

Ülkemizde tarım sektörü en önemli ve stratejik sektördür. İstihdam içinde tarımın payı yüzde 22'dir. Bu sektörde çalışanlar tarımdaki büyümeye rağmen büyümeden yeterince pay alamamaktadır. Tarımdaki nüfusun geliri, ülke ortalamasının üçte birini ancak bulmaktadır. Yapısal sorunları bulunan tarımda, potansiyelimizin tamamının kullanıldığını söyleyemeyiz. Geçmiş yıllarla kıyaslandığında gerek bitkisel üretimde, gerekse hayvansal üretimde verim ve kalitede, teknolojinin kullanılması ve işleme ve depolama şartlarının artması gibi birçok konuda önemli ilerlemelerin olduğu bir gerçektir. Ancak önemli ürünlerde neredeyse dışa bağımlı hale geliyoruz.

Bugün ve özellikle gelecekte bütün dünyada gıda, savaşlara konu olacak kadar önemlidir. Her geçen gün insanımız toprağı kaderine terk edip şehirlere göç ediyor. Ülkemizde Tarım sektörünün başta alt yapı ve eğitim olmak üzere birçok sorunları bulunmaktadır. Sorunlar azaltıldıkça refah seviyesi ve üretim kalitesi de o oranda artacaktır.

'HAL YASASI YETERLİ DEĞİL'

Bazı çiftçilerimizin 'girdi fiyatlarının yüksek olmasına karşın, ürünlerin satış fiyatlarının düşük olması' söylemlerine katılıyor musunuz? Tarım ürünlerinde üretici-tüketici fiyatları arasındaki makas nasıl kapanır?

Tarımsal ürün fiyatları son zamanlarda dövizdeki dalgalanmaların etkisiyle fiyatı artan girdiler, özellikle seralarda olumsuz hava koşullarından dolayı üretimin yetersiz duruma gelmesinden dolayı mevsimsel artışlara uğramıştır. Girdi fiyatlarının normal seviyeye inmesi için gereken tedbirlerin yanında tarımsal üretimin desteklenmesi ile üreticilerin üretimde tutulmaları ve yeterince üretimde bulunmaları sağlanmalıdır. Üreticiden tüketiciye ulaşana kadar tarımsal ürünlerin fiyatı üzerinde önemli artışlar yapılarak çoğu zaman ürünlerin fiyatları 4-5 kat artmaktadır. Tarladan markete fiyat artışlarının önüne geçilmesinde sadece Hal Yasası'nın değiştirilmesi yeterli olmayacaktır. Çiftçinin sorunları çözülmeden, tarladan markete olan zincir azaltılmadan, aradaki süreç düzenlenmeden fiyatların makul düzeylere inmesi mümkün görülmemektedir. Üreticimiz ürününü değerine satmak, emeğinin karşılığını almak istemektedir. Tüketicimiz de makul fiyatlarla ürün tüketebilmelidir. Üstelik çiftçimiz üretirken planlama eksikliği de yaşamaktadır. Fiyata göre ekeceği ürüne karar vermekte, bu da üretimin bir yıl fazla bir yıl da eksik olmasına neden olmaktadır. Üretim fazla olduğunda fiyat düşmekte, çiftçimiz zarar etmekte, az olduğunda da fiyat artsa da üretim azlığından dolayı çiftçimiz yine yeterli geliri elde edememektedir. Her iki durumda da çiftçi zarar etmektedir. İstikrarlı bir fiyat olmaması nedeniyle aynı şekilde tüketici de mağdur olmaktadır. Çiftçimiz ekonomik olarak örgütlenmeden, örgütler fonksiyonel bir şekilde piyasada yer almadan bu sorunun çözülmesi mümkün değildir. Aynı zamanda çiftçi örgütleri soğuk hava deposu, paketleme, ürün işleme gibi entegre tesislere de sahip olmalıdır. Üretici ve tüketici arasındaki makasın azaltılması ancak güçlü üretici birliklerinin ve örgütlü tüketicilerin varlığının yanı sıra etkin bir denetim mekanizması ile mümkündür.

'SUYU TASARRUFLU KULLANMAYI ÖĞRENMELİYİZ'

Doğru sulama teknikleri, arazinin tekniğine uygun olarak işlenmesi, çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi konuları niçin önemlidir?

Su zengini bir ülke değiliz, suyu tasarruflu kullanmayı öğrenmeliyiz. Özellikle orta Anadolu gibi su kaynakları kıt olan bölgelerde su tüketimi az olan, kuraklığa dayanıklı bitkilerin yetiştirilmesine özen gösterilmelidir. Toplam su kullanımının yüzde 74'ünün tarımda tüketildiği düşünüldüğünde yüzde 60'a varan oranlarda su tasarrufu sağlayan basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırması gereklidir. Bakanlığın başlattığı basınçlı sulama proje destekleri artarak devam etmelidir. Geçmişten beri Tarım Bakanlıklarının esas görevi Yayım Hizmetleridir. Çiftçilik, köyde kalmak zorunda kalan insanların kader mesleği olmaktan çıkarılıp ekonomik anlamda bir meslek haline dönüşmeli, bunun için belirli eğitimlerden geçirilerek belgelendirilmesi gerekir. Eğitimli çiftçilere belirli ayrıcalıklar sağlanarak özendirilmelidir. YAYÇEP (Yaygın çiftçi eğitimi projesi) benzeri projelere ihtiyaç vardır.

TARIM KOOPERATİFLERİNİN SORUNLARI

Türkiye'de tarımsal örgütlerle ilgili bir eksiklik görüyor musunuz? Bu örgütlerin güçlenmesi adına ne gibi çalışmalar yürütülmelidir? Size göre Türkiye'de tarım kooperatiflerinin yetersiz veya elverişsiz olmasının sebepleri nelerdir?

Genel bazda incelediğimizde tarımsal kalkınma kooperatiflerinin sermaye, karlılık oranı açısından yetersiz olduğu görülmektedir. Kooperatiflerin çalışmalarında daha etkin ve verimli olabilmeleri için şunlar yapılmalıdır:

Kooperatif ortak ve yöneticileri kooperatifçilik konusunda daha çok bilinçlendirilmeli ve bilgilendirilmeli. Kooperatif yöneticileri ve ortakların aralarındaki iletişim daha etkin kılınmalı. Devlet, kooperatifçiliği destekleyecek politikalar uygulayarak, kooperatifleşmeyi daha çekici bir hale getirmeli. Kooperatiflerde çalışan personel kooperatifçilik alanı ile ilgili okullardan tercih edilmeli ve çalışan personel hizmet içi eğitime tabi tutulmalı. Ekonomik örgütlenmenin yetersizliği, tarımda üretim planlaması yapılamamasına, pazarlamada sorunlara, tüketicide fiyat ve üreticide gelir istikrarsızlığının oluşmasına neden olmaktadır. Üretim planlaması yapılmadığından üretici kendi bildiği şekilde üretim yapmakta, pazar sıkıntısı yaşamaktadır. Bu durum üreticiyi de olumsuz etkilemektedir. Üretici birlikleri, ekonomik kuruluşlar olarak piyasaya girmeli, ürün alıp satarak piyasayı düzenlemeli, üreticiye ucuz girdi temin etmeli, soğuk hava depoları, ürün işleme ve paketleme tesisleri kurmalı, ürüne katma değer kazandırmalıdır. Kısacası üretimin yapıldığı yerlere entegre tesisler kurarak paketli ve ambalajlı, fiyatları yerinde tespit edilen ürünleri Avrupa'da olduğu gibi, fiyatları değiştirmeyecek şekilde piyasaya arz etmeleri gerekir. Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde eskiden olduğu gibi çiftçi örgütlenmesinden sorumlu bir genel müdürlüğün kurularak, geçmişte uygulanan ve olumsuzlar olmakla birlikte çoğu başarılı örnekleri olan Ortaklar Mülkiyetinde Kooperatif Projelerine benzer projeler geliştirilerek Kooperatif ve Üretici Birlikleri Projeleri cazip şartlarda desteklenmelidir. Proje ve uygulamalarda gerekli revizyonlar yapılarak hataların asgari düzeye inmesi sağlanmalıdır.

  • Bize Tarımsal Kalkınma Vakfı'nın (TAK-VA) yürütmüş olduğu faaliyetleri anlatır mısınız?

Vakfımızın başlıca görevleri şunlardır: Nüfusumuzun önemli bir kısmının uğraştığı tarım ve hayvancılık ile tüm Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren ve 7 milyon köylünün içinde yaşadığı ve geçimini temin ettiği can damarımız ormanlarımızın, balıkçılığımızın çevreye uyumlu halde bilimsel esaslara göre yapılması için yayın-tanıtım faaliyetlerinde bulunmak, bu amaçla göze ve kulağa hitap eden yayınlar yapmak ve yaptırmak.

Çevreye, ormancılığa ve Türk tarımına hizmet için ilgili bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar, vakıf ve dernekler ile işbirliği yaparak, konferans, kurs, açık oturum, sempozyum, çeşitli yarışmalar-geziler tertip etmek.

Türkiye'nin her köşesinde bulunan üyelerimizle, çevrenin, doğanın, ormanlarımızın ve topraklarımızın koruma ve kullanımı, çevreye zarar vermeden tarım ve ormancılık yapılması hususlarında ülkenin her yerinde halkımızın eğitilmesine ve verimli çalışmalarına yardımcı olmak. Ayrıca, Vakfa bağlı İktisadi İşletme ile iç ve dış kaynaklı projeler uygulanmaktadır.

'ÇİFTÇİNİN SATIN ALMA GÜCÜ ARTIRILMALI'

  • Geleceğe dönük tarım stratejisi adına tarımsal alanda yapılması gerekenler nelerdir?

Tarım kesimde çalışanların milli gelir içindeki payları ve çiftçinin satın alma gücü artırılmalı. Tarımdaki istihdamda kayıt dışılığın önlenmesi için tedbirler alınmalı. İntikali yapılmamış arazilerde intikal işlemleri tamamlanmalı. Mazot, gübre, yem, elektrik, tohum, ilaç gibi girdi maliyetleri makul düzeylere çekilmeli, Hayvancılık işletmelerinde kullanılan elektriğe tarımsal sulama abone grubu tarifesi uygulanmalı. Çiftçimizin düşük faizli kredi talebi karşılanmalı, tarımsal kredilerde kredi masrafları alınmamalı, sigorta mecburiyeti kaldırılmalı. Çiftçilerimize yeni finansman imkanları sağlanmalı, takibe düşmüş kredi borçları faizsiz ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalı. Üreticilerimize kullandıkları yem için fatura karşılığında belli bir miktar destek verilmeli veya yemi Tarım ve Kredi Kooperatifleri üretici örgütler kanalıyla uygun fiyattan temin edebilmelerine imkan sağlanmalı. Suyun, gübrenin, tarımsal ilaçların bilinçli kullanılması sağlanmalı. Küresel iklim değişikliği nedeni ile üretimlerde meydana gelen sıkıntılar ve üretimin tehdit altında olması nedeni ile gerekli önlemler şimdiden alınmalı. Tarım sigortalarında primler çiftçimizin ödeyebileceği seviyelere çekilmeli, sigorta kapsamı genişletilmeli. Piyasa fiyatlarının ithalatla regüle edilmesi, üreticinin üretimden uzaklaşmasını sağladığından, gerekli tedbirler alınmalı. Üretici ile Tüketici arasında gelişen fiyat dalgalanmalarına piyasa denetimi getirilmeli, müdahale kurumu etkin olmalı. Üretim planlaması yapılarak ihtiyaca göre üretim yapılmalı. Sözleşmeli üretim teşvik edilmeli. Tarımda kırsal kalkınma politikaları, Tarım politikaları ile entegre edilmeli, ürün ithalatı yerine üretim desenimize katma değer kazandıran, markalı üretimler yapılmalı. AR-GE Çalışmaları için verilen destekler artırılmalı. Hayvan sağlığında koruma tedbirleri ve hastalıklarla mücadele artırılmalı. Tarımdaki eksiklik ve hataların giderilmesi konusunda üniversitelerin ve STK'ların katkısı sağlanmalıdır. Üretilen ürünlere ambalajlama ve depolama işlemiyle katma değer kazandırılarak pazara sunulmalıdır. Bizim beslenmemiz için ihtiyaç olan gıda maddelerini fedakarca çalışarak soframıza getiren değerli çiftçilerimize bol ürün ve bereketli kazanç temenni ederim.

Editör: Haber Merkezi